Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63832.866$

HAKLI MÜCADELEMİZ SÜRECEK (1)

04 Mart 2020, Çarşamba 08:48

              İnsanlığın topyekûn iflas noktasına geldiği akıl ve izanın kendini resetlediği bir ummanda, menfaatlerin insanlığın önüne geçtiği ve sürdürülebilir bir mekanik kavrama sığdırıldığı, angaje edildiği bir dünya da çok şükür varlığımızın, insan olmamızın ve inancımızın gereği biz kendi bölgemizde yaşanan ve bizi de derinden etkileyen olaylara karşı kayıtsız kalmadık kalamazdık da zaten.

             Dünyanın gözünü bölgemize diktiği ve bizim coğrafyamızın hiç rahat bırakılmadığı bu süreçte, etrafımız da yaşanan gelişmelerde hedef tamamen Türkiye olmuştur. Sömürgeci ve kapitalist batının çakalları ayrıldıkları bloklar ile kendi aralarında menfaat mücadelesini, önceliğini kendi tarafları olmak üzere halledip kalanlar üzerinde sözde insan hakları, demokrasi, hiç olmayan ve bâtıla dayalı adalet mekanizması yalan tezlerini kurgulayarak elde ettikleri teknik gücünde varlığı ile dünyayı parsellemeye ve kendileri dışında kimseye insanca, hakça, adil şartlarda bakmamaya ant içmişler ki; (zaten bunların söylemlerinde geçen hak hukuk adalet kavramları bizim içeriğini bildiğimiz ve sahip olduğumuz değerlere tamamen zıt anlayış içeren hokkabaz bir kültürün göz boyama cilveleri olup) bu kültürel baskı ve etkisine maruz kalanlar ister birey ister devletler nezdinde olsun, aldıkları afyon ve uyuşturucu ile insani vasıflardan uzaklaşarak dünyanın rahat ve huzurunu kaçırmışlar ve içinden çıkılmaz bir kaos ortamına sürüklemişlerdir.

            Türkiye’nin İslami bir kültürün en önemli ve en büyük temsilcisi ve misyon sahibi olması ona tarihi bir sorumluluk yüklediğinden bölgemizde ve dünyada meydana gelen gelişmeler hiçbir zaman tabir caizse bizi teğet geçmemiş her olay ve her problem bizi kendi içine mıknatıs gibi çekmiştir. Biz tarihin bize yüklediği sorumluluğumuzun vebalinden kaçacak değiliz. Her ne kadar batı tipi söylemlerle yıllardır avutulmaya ve kendi kabuğuna sıkıştırılmaya zorlanan bir Türkiye yüz yıldır bu sancılı dönemi her türlü badireleri yaşayarak atlatmaya çalışsa da, batının kurallarını belirlediği oyun çerçevesinde hep mağdur edilmiş, hep dışa bağımlı bırakılmak istenmiş, sözde sahip olduğu devletler bloğunda da verilen sözlerin hiç birisi yerine getirilmemiş ve adeta kendi kaderiyle baş başa bırakılmıştır.

             Ülkemizde yıllar yılı bu uygulana gelen ve iktidar sahibi olanlar Kemalist eğilimlerin ve baskın uygulamaların insan hakları ihlallerinin ve öz kaynakları sağa sola peşkeş çekip arpalık olarak kullanmalarının dışında ne yaptılar bu topraklarda. Eğer Kemalist zihniyet ülkenin gelişmesi, insan haklarının insanın merkeze alınarak uygulaması, öz kaynakların insan hakları ve kalkınma çerçevesinde kullanılması ve sahip olduğu kültürel değerlere sahip çıkılıp korunması, gelecek nesillere aktarılması ve ekonomik değerlerin akılcı yöntemlerle kullanılmasını insanca sağlamış olsaydı, bugün batıdan biz teknoloji dilenme yerine ihraç eden ve kendi işini kendi gören bir trendi yakalar, Rus’un Amerikan’ın Alman’ın sözüne değil, kendi göbeğimizi kendimiz keser, kendi kararımızla işimizi yürütür ve dünya siyasetini biz yönlendirirdik.

              Şükürler olsun ki; Ak Parti iktidarı ile ülkemiz belli bir kalkınma trendi yakaladı. Ülkenin bunca yıllık kangren haline gelen sorunlarını sihirli bir değnek ile çözmek mümkün değildir. Bugün kalkınmış emperyalist batı bile en güç ekonomik bunalımları yaşarken bizim ekonomik göstergelerin hiç umulmayan bir şekilde pozitif sularda yol alması, bunca yapılan ve üzerimizde oynanan ekonomik oyunlara, tüm spekülasyonlara ve doğrudan saldırılara maruz kalmasına rağmen diri bir şekilde devam etmesi, milyonlarca Suriyeli’ye ev sahipliği yapmamız ve onların tüm masraflarını karşılamamız üzerimizde negatif bir baskı gibi görünse de Allah’ın inayeti ve yardımıyla ve mazlumların dualarıyla yolumuzda ilerlemekteyiz.

             Etrafımıza salınan bir ateş çemberi ile sıkıştırılmak, susturulmak daha doğrusu bugüne kadar olduğu gibi uydu haline getirilmek ve istedikleri gibi yönetilmek istenen bir ülkeden söz sahibi olan ve bende varım diyen bir ülke konumuna gelmeyi başardığımızdan beri gerek içerdeki Kemalist muhalefet zihniyeti, gerekse onların akıl hocalığını yapan batılı devletler bundan pek hoşnut olmadılar ve içerdeki adamları vasıtasıyla yalan haber ve karalama, çamur atma yöntemleri ile içimizi birbirimize düşman etmeye uğraştılar ve halende olabildiğince uğraşmaktadırlar. Hâlbuki düşman içimizden tam kalbimizden bizi vurmaya ant içmiş ki gözü kör muhalifler sırf Sayın Cumhurbaşkanımıza olan düşmanlık tutumları ile gâvurun kılıcını çalmaktan geri durmamaktalar.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.