Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2426.4
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64184.98$

HAK ? HUKUK

09 Kasım 2016, Çarşamba 07:28

 

Hak, hukuk ve adaletle ilgili birçok ayet ve hadis vardır. Müslümanların kulağına küpe olsun, adaletten sapmasınlar, her işlerini hukuk kuralları içinde yapsınlar düşüncesiyle, ec­dat bu ayetlerden birinin her Cuma hut­besinde son söz olarak okunmasını kural haline getirmiş­tir: “Şüphesiz Allah      ada­leti, iyi­liği ve akrabalara vermeyi (gözetmeyi) emreder. Çirkin ve kötü şeylerden, azgınlık­tan men eder. İyice dü­şünesiniz diye size (böyle)  öğüt verir.”([1])

 

Peygamber Efendimiz de bu hususta yüzlerce hadis-i şe­rif serdetmiş ve konunun hassasiyetine dikkat çekmiş­tir. Ay­rıca kendisi sık sık; “Bende hakkı olan varsa gelsinalsın, kıyamete kalmasın”([2]),  "Hak üstündür. Hak ve haklıdan daha üstün bir şey olamaz"([3]) buyurmuş, haksız­lığı yapan ki­şinin biricik kızı Fatıma bile olsa onu bile cezalandırmak­tan kaçınmayacağını bil­dirmiştir.

 

23 yaşlarındaki Hz. Muaz’ı Yemen’e vali gönderirken Efendimizin söz­leri de çok manidardır: “Mümin ancak Hak’kın esiri olur”

 

 “Haksızlıklara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe kat­lanmalıdırlar.”

                                                                                            Hz. Ali

“İnsan dünyada bir Hak’dan bir de haksız olmaktan korkmalıdır.”

                                                      A. Hamid Tarhan

“Hak'la meşgul olmazsan batıl seni istila eder.”

                                         İmam Şafi

Cehl ölmeli, zulüm ölmeli, Hak bulmalı kuvvet

Hakk’ın yüzü güldükçe gülümser beşeriyet

                                             Lâ edrî                                          

Felâh istersen oğul, sakın ayrılma Hak’tan,

Hakk’a muarız olma, sâdır olsa çocuktan.

                                              Lâ edrî

                                                                                                  

“Ey evlat; kurtuluş istiyorsan hiçbir yer ve zamanda haktan ayrılma, Hatta bu hak ve hakikat ummadığın bir kişi­den, bir çocuktan bile sadır olsa sakın onu reddetme.”

Çöküş dönemlerinde bile, Osmanlı adaletinin nasıl işledi­ğini II. Mahmud’un (1784-1839) adliye Nâzırı Mehmed Hakkı Paşa’nın, Silivri kadı­sının yaptığı bir hatayı, dünya adâlet literatürüne giren şu mektubuyla nasıl düzelttiğinde görebiliriz:

“Silivri nâibi. Şeriat hâini. i'lâmını gördüm. Kah­ka­hayla güldüm. Meâli hezeyân. Hükm-i hılâfi Kur’an. Mühr-i müeyyedimi basarım. Seni mahkeme kapısında asa­rım”([4])

 

Bir vaazda hocadan kadın haklarıyla ilgili bazı şeyler duyan kadın, eve gelmiş; “ben bundan sonra, yemek yap­mam, çamaşır yıkamam, şunu yapmam bunu yapmam... Çünkü İslâm’a göre ben bunları yapmak mecburiyetinde de­ğilmişim” der.  Evin beyi dinler ve çok olgun karşılar, “ta­mam hanım, canın sağ olsun, yapmazsan yapma, ben yapa­cak birini bulurum” der ve telefona sarılır; “Ayşe ha­nım, hani geçen sen bana evlenelim dedin de ben olmaz de­miştim, şimdi sen bana ikinci hanım olarak gelmeyi kabul ediyorsan, bende kabul ediyorum” deyince evdeki kadının gözleri fal taşı gibi açılıp müdahale etmiş; “yahu hatun buda İslâm’ın emri” deyince kadın; “bey sende hiç şaka­dan anlamıyorsun” demiş.

 

Dipnotlar:

1- Nahl Sûresi, 90.

2- Zebîdî, “Tecrîd-i Sarîh Terc”.Müterc.Kamil Miras, D.İ.B. Yay. c.7,  s.356.

3- Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, 753 (24257).

4- İ. Hâmi Dânişmend, a. g. e. c. 2, s. 339.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.