Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2417.1
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64138.69$

Haçlıların Zulümleri Katliamları Yağmaları

12 Şubat 2021, Cuma 09:06

Hz. Ömer döneminde, Ebu Ubeyde b. Cerrah komutasın­daki İslâm ordusu, M. 638 yılında Kudüs’ü 4 ay muhasara et­miş, şehir de şiddetle direnmiştir. Direnişin lideri durumundaki Patrik Sophronius İslâm ordusu kumandanına elçi gönderip, “şehri teslim ederim ama bir şartla, Halife Ömer’e teslim ede­rim” demiş. Kumandan bu durumu Hz. Ömer’e bildirmiş, O koskoca Ömer, yanına bir hizmetçi ve bir torba hurma alarak çölde Kudüs’ün yolunu tutmuştur. Üstelik yolda bir tek develeri ol­duğu için sıra ile bindikleri de yine tarihi gerçeklerdendir.

Halife Ömer Kudüs’e gelmiş, şehrin anahtarını almış, herkese her hu­susta eman (garanti) vermiş, kimseye zulüm ve katliam yapıl­mamış, tarihe adaleti ile nam-şan salan Hz. Ömer’in adil uygu­lamaları herkesi memnun etmiş, şehri gezmiş, patrikler, papazlar kendisine şehirle ilgili delillik yapmış, bilgi vermişler­dir. Niha­yet en büyük kiliseyi gezdikleri esnada namaz vakti girmiş ve Patrik Sophronius orada namaz kılmasını Hz. Ömer’den istemiş ama Ömer’in cevabı ne kadar manidar olmuş: “Ben burada namaz kılarsam, bu ilerde Müslümanlara delil olur ve burayı cami yapmaya kalkarlar. Hıristiyanları böyle bir mabetten mah­rum etmek istemem.”

Hz. Ömer’den 438 yıl sonra, gerçekte kutsal yerleri Müs­lümanlardan kurtarmak adı altında, hakikatte ise öç almak ve maddiyat elde etmek için yola çıkan Haçlıların Kudüs’ü Müs­lümanlardan nasıl aldıklarını, neler yaptıklarını, nasıl sadistçe ve canavarca davrandıklarını yine kendi yazarları ve bilim adamla­rından dinleyelim: Versailles Üniversitesi Prof. Georges Tate kendisi ile yapılan röportajda şöyle demiştir:

“Haçlı Seferlerine katılanlar için üç şey vardı. Din, öldük­ten sonra cennete girme ve güç. Bütün açık kalpliliğimizle itiraf etmeliyiz ki bizim tarih kitaplarımızda sadece kahramanlık yö­nüne vurgu yapılarak bu seferlerin gerçek yüzü uzun zaman hasıraltı edilmiştir. Haçlılar acımasız, kan dökücü vahşiler gibi hareket etmişlerdir. Yağmalamışlar, ırza geçmişler, katliam yapmışlardır. Bizanslılar için de, Müslümanlar için de Haçlılar barbarlığı temsil ederler. Almanya’nın Rhenenie bölgesinden geçerken, o bölgede bulunan bütün Yahudileri, Hz. İsa’nın ka­tilleri diyerek öldürmüşler ve tek bir Yahudi’yi bile canlı bırak­mamışlar, ayak bastıkları her yerde çok büyük kıyımlar yap­mışlardır.”

“Suriye’nin kuzey şehirlerinden birinin (Maarra) halkının kökünü kazıdılar. Daha sonra acıktıklarında da erkeklerin ve çocukların bedenlerini pişirerek yediler.(1) Latin yazarlar bu hadiseyi çok açık ve net bir şekilde anlatırlar.”

“...İki gün boyunca Kudüs tarihinde görülmedik bir kan deryasına dönüşür. Müslümanlar ile Yahudiler kılıçtan geçirilir veya diri diri yakılırlar… Frenkler kendilerinden olmayanlara karşı gerçek bir kin duyarlar. Onlar bu yolla cenneti kazana­caklarını düşünürler.”(2)

Haçlılar Müslümanlardan Kudüs’ü aldıklarında içindeki tüm Müslümanları ve Yahudileri yani takriben 100 bin insanı öldür­müşlerdir.(3) Hz. Ömer Camii ve Mabed-i Süleyman gibi yerlere korkularından sığınan kadın, ihtiyar ve çocuklara bile merhamet edilmemiş, hepsi hunharca katledilmiş, mabetler atla­rın dizle­rine kadar Müslüman kanı ile dolmuş ve bu katliamları icra eden Haçlı kumandanları Papa’ya bunu öğünerek, iftihar ederek, kahramanlıklarının bir nişanesi, bir belgesi! Olarak mektuplarla müjdelemişlerdir.(4)

Kudüs 188 yıl Hıristiyan idaresinde kaldıktan sonra, Hıttin Savaşını kazanıp Hıristiyanlardan tekrar Kudüs’ü alan Selahaddin Eyyubi ise, savaş esnasında ölenler hariç bir tek insan öldürmemiştir. İngiliz tarihçi Karen Armstrong, Müslü­manların bu ikinci Kudüs fethini şöyle anlatır: “2 Ekim 1187’de Selahaddin ve ordusu Kudüs’e girdiler. Gelecekte 800 yıl bo­yunca Kudüs bir Müslüman kenti olacaktı… Selahaddin Kur’an’da emredilmiş olduğu gibi şiddetten kaçındı. 1099 yı­lında Hıristiyanların yaptığı katliamların öcünü almaya kalk­madı. Tek bir Hıristiyan öldürmedi. Hiçbir yağma yapılmadı. Esirleri serbest bırakmak için istenen fidyeler ise son derce düşük tutuldu. Selahaddin’in kardeşi el Adil, bin kadar esirin kendi hizmetine verilmesini istedi ve sonra hepsini, acınacak durumda oldukları için karşılıksız olarak serbest bıraktı.”(5)

Orlando Bloom, Liam Neeson, Eva Green, Oynadıkları, 2005 yapımı, “Cennetin Krallığı- Kingdom Of Heaven” fil­minde -ki bunu kendileri çevirmiştir, Selahaddin’e soruyorlar: Burayı Müslümanlardan aldığımızda bütün halkı katlettik, neye intikam almıyorsunuz?” Selahaddin’in cevaba iki kelime: “Biz Müslümanız” olmuştur. Film seyredilip görülebilir.

 

Dipnotlar:

1- Funçk Brentano, "Les Croisades", 1934 baskısı, s.  24, 76, 78.

2- Mostar Dergisi, Kasım 2007, s. 17, 20.

3- Mustafa Halidi-Ömer Ferruh, a. g. e. s. 10; Ömer Turan,

       “Medeniyetlerin Çatıştığı Nokta Otadoğu”, Yeni Şafak Yay. 2003, s.307.

4- Fransız rahip Foucher de Chartres, “La Coguete de Jerusalem”, bab 16.

5- Ziya Demirel-Avni Arslan, a. g. e. s. 257

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.