Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2438.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64641.34$

Haçlıların Kitap Hırsızlıkları (1)

29 Aralık 2020, Salı 09:33

Batı Medeniyetinin temelinde samimiyet ve merhamet yoktur. Sömürge­cilik, zulüm, kan, gözyaşı ve hırsızlık vardır. Her millet kendinden önce var olan ilim ve ilim mahsullerinden faydalanmıştır.  Ama Batılılar sâdece faydalanmakla iktifa etmemiş (yetinmemiş), çalmışlar ve gasp etmişlerdir. Batılılar kendilerine ilham veren, yol gösteren, rehberlik eden İslâm Medeniyetini yok saymakta, medeni­yetleri­nin menşeinin Helen (Yunan) medeniyeti olduğunu söyle­mekte, bin yıllık İslâm Medeniyetini atlamaktadırlar. Halbuki ondan ne kadar faydalandıklarını, onlardan ne büyük hırsızlıklar yaptıkla­rını misalleriyle açıklayacağız. Bunu iki kategoride yapacağız:

1-İslâm âleminden satın alma, çalma, bâzı eşyalarla değişme gibi usul­lerle toplayıp götürdükleri, müzelerine ve kütüphânelerine koy­dukları, ter­cüme edip faydalandıkları ama yazarını ve kitâbın köke­nini karartmadıkları kitaplar.

2-Müslümanların kitaplarına sâhiplenme, gasp etme, kitâbın ya tama­mını ya da bir kısmını aynen kopya edip, kendi malıymış gibi bastırıp piya­saya sürme. Şimdi buna “intihal” diyorlar ve hiç etik olmayan, hırsızlık olarak değerlendirilen bir usul. İlmin, fennin, tek­nolojinin, iletişim vasıtalarının, târih belirleme usullerinin çok ilerle­diği günümüzde yapılan incelemeler, Avrupalıların bu usulü geç­mişte ne kadar çok kullandıklarını, ne büyük hırsızlıklar yaptıklarını gün yüzüne çıkarmaktadır.

MeşhurŞâir Enverî Horasan’ın Belh şehrine bir vesileyle va­rır. Büyük bir kala­balık, bir meydanda toplanmış, bir kişi dur­madan şiir oku­yor ve büyük alkış alıyor. Okuduğu Enveri’nin şiirleri ama adam kendi şiirim diye okuyor. En­veri hayret eder ve sorar; “bunlar sizin şiir­leri­niz mi?” Adam; “evet” der. Enverî; “ben bun­ları Enverî’nin diye biliyordum” deyince adam; “tamam işte ben Enverî’yim” der. Bu­nun üzerine büyük şâir hay­ret eder ve “aşkolsun, şimdiye kadar şii­rin çalındığını duy­muştum da, şâirin çalındığını hiç duymamıştım” der.(1)

 Yâni Batılılar; yazarların, eser sâhiplerinin kendilerini çalmış­lar ve asırlarca dünyâyı kandırmışlardır. Birinci bölüme burada mi­saller vereceğim. Fakat ikinci bölüme yâni yazarların kendilerinin çalınması meselesine, ilim branş­larını ve branşla ilgili kitapları in­celerken misaller vereceğim.

Ta Ortaçağ’da, 1100 yılında Endülüslü İbni Abd şöyle feryat edi­yor: “Ne Yahûdilere ne de Hristiyanlara, onların hukukunu ilgilen­diren kitaplar dışında hiçbir eser satılmamalıdır. Çünkü bu kitaplar Müslümanlarca yazıldığı halde, kendi dillerine çevirirken mutlaka kendi uzmanları ve papazlarına atfediyorlar (mal ediyorlar). Yaza­nın adını değişti­riyorlar. Eseri kendileri yazmış gibi takdim ediyor­lar. Bunlar kay­nak karartıyorlar ve bilim hırsızlığı yapıyorlar.”(2)

Osmanlı diyarı ve Müslüman memleketlerden yapılan bu kitap hırsızlık­larına, diplomatından tüccarına, doktorundan misyonerine, askerinden gezginine kadar, her mes­lekten batılı iştirak etmiş, İslâm âleminin hazînelerini yağmalayıp memle­ketlerine kaçırmışlardır.

3. Sultan Ahmed dönemi Fransız sefirlerinden Klober, Osmanlı imparatorluğundaki konsolaslarına tamimler göndererek şarkın seçme eserlerini elde edip derhal Paris’e göndermelerini istemiş ve “halkımız bunmlardan büyük istifadeler ediyor. El yazması eserler basılarak ilmî servetimiz yükseliyor ve Fransa, Şark’ın enkâzı ile zinetleniyor” diye yazmıştır.(3)

Bu sahada otorite sayılan İsmail E. Erünsal diyor ki; “Avrupa ve ABD kütüphânelerinde İslâm diyârı menşeli alınmış, çalınmış, 80 ila 100 bin arası (ünik nüsha-tek nüsha) kitap olduğu tahmin edilmekte­dir.”(4)

1613 de Fas Sultanı Mulay Zeydan, Fas’ın güneyindeki Sus şeh­rine göçmek mecburiyetinde kalır. 4 bin el yazması kitabını taşıması için Fransız bir kaptanla anlaşır ve yükleme yapılır. Sultanın kendi­sinin gemiye binmesi biraz geci­kince, kaptan gemideki eşyalar ve kitaplarla birlikte denize açılır. Denizde İspanyol korsanlar gemiye el kor ve paha biçilmez kitapları kralları ll. Philip’e gönderirler. Böylece bu nâdîde eserler Madrid’in El Eskoriyal sarayının kü­tüphânesine konur.(5)

Bu hususta öyle enteresan, mantık dışı olaylar oluyor ki; Bizim İstan­bul’daki sahaflardan Dede Korkut yazmalarını, uyanık Avus­turyalılar 126 ku­ruşa almışlar, Viyana Kütüphânesine koymuşlar, yıllar sonra bizimkiler uya­nıp istinsah ettirmek yâni kopyalarını al­dırmak isteyince, bizden 10 bin lira alarak yaptırmışlardır.(6)

 

Dipnotlar:

1- Hilmi Yücebaş, “Hiciv ve Mizah Edebiyatı Antolojisi”, L & M Yay. İst. 2004, s. 133.

2- Mehmet Sılay, “Endülüs Çağırıyor”, Düşün Yay. İst. 2011, s. 245.

3- Sâmiha Ayverdi, “Türk Târihinde Osmanlı Asırları-2”, Damla Yay. İst. 1978, s. 175.

4- İsmail E.Erünsal,“Osmanlı Kültür Târihinin Bilinmeyenleri”,Timaş Yay.İst.2014,s.77.

5- İbrâhim Kalın, “Ben, Öteki ve Ötesi”, İnsan Yay. 2018 14. Baskı, İst. s. 268.

6- Nureddin Rüştü Büngül, “Eski Eserler Ansiklopedisi”, Tercüman 1001 Temel Eser, Târihsiz, 1. Cilt, s. 168.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.