Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2424.7
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64283.16$

HAÇLI SEFERLERİ (5)

11 Şubat 2021, Perşembe 09:21

Şu tarihi anekdot, o dönem seviyesini anlatmak açısından çok meşhurdur: Haçlı orduları kumandanı Aslan Yürekli Rişard’a, Müslüman ordularının kumandanı Salahattin-i Eyyûbi hediye kabilinden sabun, çalar saat vb. şeyler göndermiş, sa­bunu bilmeyen bu kumandanın pey­nir diye yemeye kalktığı, saat çalınca da içinde şeytan var diye korkup yere vurduğu ve yanından uzaklaştırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur.(1) Fanatik olmayan bazı Avrupalı tarihçiler; “Haçlı Seferlerine kadar biz doğru dürüst yemek pişirmesini bile bilmezdik, Müslümanlardan öğrendik” demektedirler.(2)

Tuvaletin ve umumi çeşmelerin varlığını Batılılar Haçlı se­ferleri esna­sında İslâm âleminden öğrendiklerini itiraf ediyor­lar.(3) Avrupa da yıkan­mak suç telâkki edilirken,  İslâm âlemi­nin her tarafı özel ve umumi ha­mamlarla,  tuvaletlerle bezenmiş idi.

1666 Yılında Almanya’ya giden elçi gurubunun içinde Ev­liya Çelebi de vardır. Seyahatnamesinde Almanları burunlarını yenlerine sil­diklerinden,  mendil kullanmasını bilmediklerinden ve çok pis oldukların­dan dolayı tenkit eder.(4) Osmanlı ordusu­nun kışın cephede bile 3 cm. lik keçe duşlar içinde muntaza­man temizlik yaptıklarından bahsedilir.

Şair Abdülhâk Hâmid,  elçi iken,  yanında tercüman olarak çalışan İstefenaki isimli bir gayri müslimin temizlenmediği için çok koktuğunu şu satırları ile dile geti­rir:

Ol mertebe murdar kokuyor,  üstü fena ki, 

Midem bulanır yanıma geldiği zaman İstefenaki

Bu gerçekleri şimdiki aydın geçinen veya Müslümanların ortaçağdaki ilmî seviyelerini bilmeyen, okumayan insanlar ka­bul etmekte zorlanıyorlar, ama realite bu. Bunu Batılı kabul ediyor ve gerçekleri çoğu zaman itiraf edi­yor ama, biz anlama­makta ısrar ediyoruz. Meselâ dünyaca Ünlü artist Kevin Cosnır’ın çevirdiği, Robin Huud isimli filmi dikkatli izlesek kaç tane ibret ve itiraf levhası (karesi) görebiliriz.

Robin Huud Haçlı seferlerine katılır. Ama durum umduk­ları gibi gitmez. Ortadoğu’dan kaçmak durumunda kalırlar. Hapishane de bir Müs­lüman mah­kûm da, Onlarla beraber kaça­rak, İngiltere’ye gider. Zalim ida­reciler tarafın­dan toprakları ellerinden alınan köylülerin mücadelesinde onlara yardımcı olur. Film dikkatli izlenirse, bu Müslüman asıllı mahkûmla il­gili, bazı entere­san şeyler görülür:

1-Dürbün kullanıyor. Böyle bir şeyin varlığından bile ha­berdar olma­yan Robin Hud, Onun dürbünüyle bakıp, beş km. ötedeki düşman atlıları gözü­nün önüne gelince, hemen kılıcını çekip, sağa-sola sallamaya başlıyor.

2- Doğumdan ölmek üzere olan bir kadını, papazın bütün muhalefetine rağmen, bugünkü sezaryen usulüne benzer bir usulle, çocuğu alıp anneyi ve yavrusunu kurtarıyor.

3- Daha önce hiç görmedikleri ve kara toz dedikleri barutu kullanıyor ve onlara öğ­reti­yor. Bu, başarılı olmalarında büyük rol oynuyor.

4-Binlerce köylüye nutuk atıp, onları motive ederek, ken­dilerinin ya­rısı kadar bile olmayan askerlere karşı koymalarını sağlıyor. Daha birçok yar­dımlar etmesine ve bilmediklerini on­lara öğretmesine rağmen, yine de ona "Barbar" diye hitap edi­yorlar.(5)

Büyük çapta 9 Haçlı Seferi düzenleyip, emellerine nail olamayan, dünyanın tamamını Hıristiyan yapamayan, dünya krallığını kuramayan ve kılıçla bunun mümkün olmadığını ve bu usulün çok kanlı ve pahalı olduğunu gören Haçlılar, şimdi aynı ideallerine maskeler takarak, maşalar kullanarak, piyonlar bula­rak, satılık eller, gönüller ve kafalar istihdam ederek, misyoner­lik kanalıyla ulaşmak istiyorlar.

9. Lui, 13. yüzyılda Haçlı seferlerinde Müslümanlara  esir düşmüş, bir müddet Kahire'de El-Mansur  hapishane­sinde  kalıp fidye ile kurtulmuş ve söyle demiştir: “Biz Müs­lümanları si­lahla yenmeyi başaramayacağız. Eğer onlara karşı zafer ka­zanmak istiyorsak inançlarıyla savaşmalı­yız. Çünkü bu inanç kalplerinde bulunduğu müddetçe onlar he­zimete uğratıla­maz..”(6)

Amerikan Board’un (ABD’deki en büyük misyoner teş­ki­latı), 1 Aralık 1833 de Ortadoğu’ya gön­derdiği talimat konuya açıklık getiren tam bir ibret belgesidir: “Bir fetih savaşına gir­miş as­kerler olduğu­nuzu unutmayın. Bu mukaddes ve vaat edil­miş top­rak­lar(Anadolu), si­lahsız bir haçlı seferiyle geri alına­cak­tır.” (7)

Evet dedikleri gibi o günden bugüne, Müslümanların inançları ile savaşmışlar, onları öyle bir hale getirmişler ki; Dün Tarık b. Ziyad İspanya’ya 12 bin kişilik ordusu ile çıktığında her mücahidine 8-10 tane Hıristiyan asker düşüyordu.(8) Bugün ise medyadan şu sözü sık sık duyuyoruz: Dünyada 53 tane İslâm devleti var ama hepsi bir Fransa etmiyor.(9)

Dipnotlar:

1- İ.Erdinç Şumnu,“Temizliğin Tarihi ll”,Zafer Dergisi,1990,Sayı 166,s.14. 

2- A.Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-2”,TDV Yay, Ankara 2005,c,2,s.291.

3- Zafer Dergisi, sayı: 105, s. 14.

4- Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 5, s. 389.

5- Hun Türkleri Kafkaslardan eğilip Avrupayı ve Roma’yı fethettiği için ta o dönemde Türkler’e Barbar demişler ve bir daha bu yafta silinememiştir.

6- Sur Dergisi, 1990, sayı, 176, s.18.

7- Ahmet Fettahoğlu, “Sen Neymişsin Be Amerika”, Tarih ve Düşünce Dergisi, Nisan 2003, sayı 4, s.13.  

8- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları” TDV Yay. Ank. 1994, s.18. Tarık b.  Ziyad’ın askerlerine hitabeti. . .

9- 15.02.2002  19.30 Kanal 7 haberleri.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.