Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.56
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2427.1
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    63885.29$

Güneş Sistemi ve Müslüman Âlimlerin Görüşleri (4)

16 Mart 2021, Salı 08:33

Avrupa’da çok meşhur olan Kastilya Kralı Alfons cetvelleri diye bili­nen astronomiye âit cetveller de Zerkalî’ye aittir. İki asır önce Paris Rasathânesi müdürlüğü yapan ve devrinin en ünlü ve tarafsız astronomi üstatlarından olan Laland, “L’astronomie” isimli eserinde şöyle der: “Zerkalî’nin buluş­ları ve teorileri, Onu asrın en yüksek astronomi kürsüsüne çıkarmıştır.”(1)

Avrupalılar usturlabı doğru-dürüst imal ve isti’mal edemezlerken (kullanamazlarken) İslâm âleminde 5 metre hatta 7,5 metre kutrunda (çapında) aletler ve torna tezgâhları imal edilmiştir. Usturlab İslâm âleminde 10. Asırda, Avrupa’da ise 14. Asırda ciddi manada kulla­nılmaya başlanmıştır.(2)

 “İbrahim es-Sahdî Valencia’lıdır (İspanya). 1081 yılında bilinen en eski gök küresi âletini yapmıştır. Nasrettin Tûsî’nin (1201, 1274) Meraga’da yaptırdığı Ra­sathânesi ve yıldızların harekâtı ile ilgili olan  “Zeyc-i İlhani” adlı eseri dünyâca meşhurdur.

Uluğ Bey  (1394-1449) hem hükümdar, hem de çağının en büyük ast­ronomudur. İlim dünyâsı ona 15. yüzyılın astro­nomu unvanını vermiştir. ABD de bulunan Uluslararası Astronomi Derneği, ayın görünen yüzeylerin­den bir kratere bu büyük âlimin adını vermiştir. Semerkant’ta ki Rasathâne­sinin yüksekliği 180 kadem idi. Yâni Ayasofya yüksekliğinde idi. Orada bul­duğu heyet (astronomi) he­sapları bugün bile hayret uyan­dırmaktadır.

Rasathânede kutuplara olan mesâfeleri ölçme âletleri bulunmuştur. Bu ilim yuvasında Ali Kuşçu, Kadızâde Rûmî gibi ünlü âlimler görev yapmışlardır. Bu Rasathâne 1908 de bir Rus mütehassısın kazısı netîcesinde kısmen meydana çıkarılmıştır. Dantel gibi işlenmiş mermer sütunlar, ra­kamlarla süslü merdivenler, min­yatür­lerle süslenmiş duvarlarla gö­rüldü ki, bu Rasathâne mimarlık itibariyle de ayrı bir hârikadır.

Ma­tematik ve astronomiye birçok yenilikler kazandır­mış, eserler yaz­mış ve eserleri İslâm âlemi ve Avrupa’da uzun yıllar okun­muştur. Onun yaptırdığı Rasathâne çağımı­zın astronomi çalışmalarına bile ışık tutmaktadır. Bugün bile bizdeki Kandilli Rasathânesinde hicri ve kameri aybaşlarının he­saplanmasında kullanılan kriter, Uluğ Bey’in Ziycinden fay­dalanılarak yapılmaktadır.

Heyet ilminde (astronomide) Avrupalılar Müslümanlara o kadar muh­taçtılar ki, Avrupa hükümdarları astronomide müşkül bir mese­leye düş­tükçe, kendilerine yakın bulunan Endülüs veya Şarktaki İslâm Memleketle­rine, hususi me­murlar gönderirler ve o meseleleri İslâm âlimlerinden sorar­lardı. Charles The Bald (840-877), Büyük Otto (936-973) ve benzeri birçok kral en zeki adamlarını Endülüs ve diğer İslâm devletlerine gönderip, ilim tahsil etmelerini ve öğren­diklerini gelip memleketlerinde tatbik etmelerini sağlamışlardır.(3)

 

Roger Garaudy’ye göre: Ömer Hayyam  (?-1123). Büyük Sel­çuklu devletinin ta­nınmış âlim ve şâirlerindendir. Rubaileriyle çok meşhur olmuştur. Cebiri en yüksek seviyeye yükseltmiş, Pascal ve Descartes onun fikirlerinden istifâde etmişlerdir. Cebirdeki Binom veya Newton formülü diye bilinen formülü Ömer Hayyam bul­muş­tur.(4) Kepler’in öncüsü ve örnek aldığı kişi, Ez-Zer­kalîdir. Koper­nik’in öncüsü Nureddin el-Bitruci’dir. Tıpta ez-Zehravî’nin eseri 500 sene boyunca Avrupa’da kaynak eser olarak kalmıştır.(5)

Bizans İmparatorluğunun çökmesinden, yâni Türkler tarafından Anadolu ve İstanbul’un fethinden sonra, Bizanslı astronomların bü­yük bir bölümü kitaplarını da alarak Batıya kaçmışlardır. İslâm ilmi­nin Batıya geçiş yolların­dan biri de bu olmuştur.(6)

3. Sultan Selim (1761-1808) Han zamanında, yâni Osmanlı’da il­min âli­min ayağa düştüğü dönemde, Glenbevî İsmail Efendi Hoca astronomi ilminde otorite imiş, ama bizimkiler kıymetini bilmezler­miş. Avrupa’dan bir adam getirtirler, 600 kuruş maaş verirler. Ge­lenbevî Hoca merhumu da bu adama yardımcı vermişler. Adam bir müddet hocayla çalışmış, ilmini irfânını görmüş ve“bu adam var­ken beni neye getirdi­niz, gerek yokmuş” deyip hocanın ilmine hür­meten bırakmış gitmiş, ama bizimkiler yine hocaya 60 kuruş aylık verip çalıştırmaya devam etmişler.(7)

Osmanlının ilk dönemlerinde Astronomi ile ilgili ilimler tahsil edilmiş, bu ilim erbâbı el üstünde tutulmuş, takdir ve taltif edilmiş,  ama son zamanlarda medreselerde bile astronomi okunması dinen haram görülebilmiştir.(8) Medreselerden astro­nomi, felsefe, mantık gibi aklî dersler kaldırılmıştır.(9)

Dipnotlar:

1- Abdurrahman Ahmet, a. g. e, s. 68.

2- Sigrid Hunke, a. g. e. s. 111, 114. 

3- Alparslan Açıkgenç, a. g. e. s. 132.

4- Şaban Döğen, a. g. e, s. 311.

5- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 13.

6- George Salıba, a. g. e. s. 195.

7- Kethüdazâde Mehmet Arif Efendi, “a. g. e. s. 346,

8- Yaşar Sarıkaya, “Ebû Said Hâdimî”, Kitap Yayınevi, İst. 2008, s. 86.

9- Kâtip Çelebi, “Mîzânü’l-Hak fî İhtiyâri’l-Ehakk”, Marifet Yay. İst. 2001, s. 42; Yaşar Sarıkaya, “Ebû Sâid Hâdimî”, Kitap Yayınevi, İst. 2008, s. 86.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.