Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63587.088$

GÜNE BAKIYORUZ

11 Eylül 2021, Cumartesi 08:10

Ekonomik egemenlimizin önemli alanlarından birisi de tarımda üretim zincirinin devam etmesidir. Önümüzdeki yüzyıl tarım ve enerji yüzyılı olacak diye hep söyleyegelirdik! Dünyada 2 yıldır etkisini gösteren, tedbirler ve önlemler alınmaya çalışılan coranavirüs vakası insanlığı aciz ve çaresiz bıraktı. Gelecek kaygısı; günlük ve gelecekte gıda tedariki, gıda güvencesi arayışlarına döndü. Hep söylenegelen bir söz vardır ya: "Herkes evinin önünü süpürse mahalle temizlenir." diye. Tarımın öneminin arttığı değil, bana göre anlaşıldığı bugünlerde “fikri olan geleceğe katkıda bulunabilir” düsturuyla üretici, tarımsal ticaret, AR-GE ve Kamu olarak tarımda dünü değil geleceği konuşmamız gerekiyor. Çokça tekrar ettiğimiz ülke ihtiyaçlarını üretim yanında tarımsal ticaretin hedeflerine uygun yeniden üretim planlamasından kaçış yok, yapmak zorundayız.

#BizBizeYeterizTürkiyem kampanyası deniyor! Kampanya değil artık her alanda yapılacak planlama ve oluşturulacak inovasyonla tarım ayağına yön vermek ve tarımda kendi kendine yetebilmeye katkı vermek istiyoruz.  Kim duyar, kim dikkate alır çok da önemli değil. Bizim karınca misali tarafımız belli, Devlet ve Millet.

“Tarımda kendi kendine yeterlilik” ile “yerli ve milli üretim” kavramlarının şaka veya bir slogan olmadığı, gelecek adına zorunlu bir bakış olduğunu toplumun her kesimi kabul eder. Umarım Büyük Önder Atatürk’ün “Milli Ekonominin Temeli Ziraattir” sözünün ne anlama geldiğini ve derinliğini bu musibetle anlatabiliriz.

Gıda üretimi için tarım sektöründe üretimin devamlılığı şarttır, üretim zincirinin kırılmaması gerekir. Zor zamanda ve gelecekte tarım sektöründe yapılacak planlamalarda “üretime devam” kararlılığı başlığında, üretimin önüne çıkacak engellere çözüm ve üretim planlaması acilen yapılmalıdır. Üretim planlaması ülkenin ithalat yapma zorunluluğu olan temel gıda maddelerinin üretimini teşvik ederek kendi kendine yetebilirlik sözünün karşılığını oluşturacaktır.

 Ülkelerin geleceklerini yeniden dizayn etmeye hazırlandığı bugünlerde; savunma sanayii, enerji ve tarım sıralamasının yeri değişmiş veya önemi eşitlenmiştir. Biz ne yapacağız peki? Temel gıda ürünlerinin bazılarında 2021 planlamasını mevsimsel olarak kaçırmış olabiliriz. Yeterli olmayan ve zorunlu ithalat yaptığımız bazı ürünlerde 2022 yılını hedefe koyup öncelikle ihtiyacımıza göre yönlendirme yapılabiliriz, tabi ki destekleme programımızı hedefe göre planlamalıyız.

Türkiye'nin ihtiyacı olan yağlık ürünler içinde önemli bir yere sahip olan ayçiçeği hasadı Çukurova’dan sonra Orta Anadolu’da da başladı. Ayçiçeği ekim alanında geçtiğimiz yılda dünyada arzın azalması nedeniyle üreticiyi memnun eden fiyatlara ulaştığından ekiliş alanlarında hissedilir bir artış oldu. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da üretimin azalması nedeniyle kabus gibi geçen 2020 üretim sezonundan sonra artan üretimle normale dönülüyor. Üreticinin de sanayicinin de yüzü gülüyor.

Ayçiçeği; son yıllarda ekiliş ve veriminde ciddi artış sağladığımız ana ürün konumuna gelmiştir. Son 10 yılda ekiliş alanı 600 bin hektar iken 800 bin hektar çıkmış, buna karşılık üretim 1.000.000 ton dan 2.100.000 ton ‘a yükselmiştir. Üretim alanı % 25 artarken verim % 100 artmıştır. Sebebi Konya'mız gibi modern tarım tekniklerini kullanan, verimi yüksek tohumlukların geliştirilmesi, sulu tarım alanlarında üretimin ve birim alandan alınan verimin arttırılmasını gösterebiliriz.

Hububat ve baklagillerde kuraklığa bağlı olarak ciddi üretim kaybı yaşanırken, ayçiçeği üretiminde önemli oranda artış olmasının tek bir nedeni yok. Ayçiçeği üretimindeki artış, Bakanlığın planlı bir çalışması, yönlendirmesi veya sağladığı özel desteklerden kaynaklanmıyor. Üretim artışı için birçok neden sayılabilir. En önemlisi, 2020 ürünü ayçiçeği fiyatının yüksek seyretmesi.

Türkiye’de çiftçilerin önemli bir bölümü ürünün fiyatına bakarak hangi ürünü ekeceğine karar verir. Hem Türkiye hem de dünya fiyatlarındaki hızlı artış üreticiyi ayçiçeği ekimine yönlendirdi. Alternatif ürünlerde de fiyatlar arttı. Buğday fiyatı düşük olsa ayçiçeği üretimi bu yıl daha çok artardı. Üretim artışındaki bir başka önemli neden ise, kuraklık ve buna bağlı su sorunu. Bazı illerde planlı, bazı yerlerde ise çiftçi, kuraklığın etkilerini hissederek daha az su isteyen ayçiçeği üretimine yöneldi.

2020 yılında, bir milyon 800 bin ton üretime ulaşmamıza rağmen bir o kadar değişik kalemlerde ayçiçeği ithalatı yapmış durumdayız. Dünyada üretim vardı, kendi üretimimizi arttırdık satın aldık. Açığımız olan yaklaşık 2 milyon tonu ya üretmek zorundayız ya da almak zorundayız. Bu gün ayçiçeği üreticisi ülkelerden başı çeken Ukrayna, Rusya, gibi ülkelerde üretim fazlalığından Türkiye’deki fiyatların altında bir dış alım fiyatı ile ürün bulmak mümkün. Bizde üretim yeterli olmasa o zaman oluşacak fiyatı ve sanayicinin seyret ağıdını.

Konya ayçiçeğini sevdi; sulu alanlarda üretimi yapılan diğer ürünlerle karlılığın yaklaşması, üretim sezonunun daha kısa olması ve su tüketiminin diğer ürünlerden düşük olması üreticimizin ayçiçeği tercihinde önemli oluyor. Tarımsal üretim açısından ülke ortalaması 290 kg/dekar iken Konya çiftçisi 350-400 kg ile verimi ve ülke ortalamasının üzerinde yağ oranını yakalamış durumda. Ayçiçeğinin bölgeye kattığı önemli bir değerde münavebeye önemli alternatif bir bitki oluşudur.

2020 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de 640 bin hektar alanda ayçiçeği ekimi yapılırken 1 milyon 870 bin ton üretim yapılırken Konya’da 62 bin 500 hektar alanda 265 bin ton üretim gerçekleştirilmiştir. Hasat yapılan bu günlerde bu yıl Türkiye’de 700 bin hektar alanda 2 milyon ton üretim beklenirken, Konya'da 69 bin hektar alanda 300 bin ton ayçiçeği üretimi beklenmektedir.

Üreticilerimiz ürünlerini miktar ve kalite olarak en üst düzeye çıkarma gayreti içerisindeyken kulakları açıklanacak ve oluşacak fiyatlardaydı elbette. Türkiye, yağlık ayçiçeğinde dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda. Çekirdek/tohum veya ham yağ olarak “Dahilde İşleme Rejimi” kapsamında ithalat yapılıyor. İşlendikten sonra bir bölümü rafine yağ olarak ihraç ediliyor. Bu nedenle uygulanan dış ticaret politikası çok önemli. Gümrük vergileri sık sık indiriliyor, yükseltiliyor. Genellikle hasat döneminde vergi artırılarak üretici korunuyordu.

Fakat bu yıl hasat başlamasına rağmen ayçiçeği tohumu(çekirdeği) ithalatında gümrük vergisi sıfır. Ham yağda ise yüzde 10 olarak uygulanıyor. Hasat devam ederken gümrük vergisinin artırılarak üreticinin korunması gerekiyor. Gümrük vergisinin sıfır olması sanayici için dış alımı daha avantajlı kılmakta ve ithalatla ayçiçeği 5 TL/Kg mal edilebilmektedir.

Ayçiçeği ürünü kullanan sanayici için gümrük vergisi ve ithalat kotalarının belirlendiği aşamada, hasat zamanı yurt içi piyasadan alım yaptığını gösterir belgelerini sunan kuruluşlara, hasattan sonra yurt dışı fiyatlarının cazip olduğu dönemde ithalatını yapacağı anda destek ve fırsat verilmelidir. Bu sanayici için hem hasat döneminde yurt içi ürününü pahalı alması durumunda stok maliyetinde yurt içi ürün hiç kullanmayan rakiplerine karşı rekabetinde yardımcı olunacaktır. Ayrıca hasat döneminde yurt içi ürün alımını teşvik ederek üretici korunacaktır hem de faiş fiyatların önüne geçilerek tüketici korunacaktır.

Ukrayna, Rusya gibi ayçiçeği dış satımı yapan ülkelerle bizim üreticimizin üretim maliyetleri açısından kapatılamaz farkları bulunmaktadır. İklim şartları ve yağış rejiminden dolayı Trakya ve Karadeniz'de üretilen ayçiçekleri hariç sulama yaparak ayçiçeği üretmek zorundayız. Ayrıca topraklarımızın organik madde miktarının yetersizliğinden dolayı gübreleme yapmak zorundayız hem de yoğun gübreleme. İthalat yaptığımız ülkelerde sulama enerji maliyetleri ve gübrelemede yapılacak masrafların azlığını veya olmadığını düşünürsek bizim üreticilerimizin rekabet şartlarının zorluğu ortaya çıkmaktadır.

Kısa bir hesap yapacak olursak; Türkiye’de sulu ayçiçeği üretiminde 3 TL/Kg kendi tarlası, 3,5-4 TL/Kg kiralanmış tarlada üretim maliyeti ortaya çıkıyor. Bu maliyetlerde girdiler üzerinden oranlara dikkatinizi çekmek isterim. % 40 Sulama enerji maliyeti, % 25 Gübreleme, % 15 Bitki Besleme (N P K hariç), % 5 Tohum, % 5 Zirai İlaç, % 5 Mazot, % 5 işçilik.

Ülkemizin katalizör kurumlarından Konya Şeker her yıl olduğu gibi ayçiçeği fiyatlarını açıkladı, açıklanan fiyat üreticinin beklentisinin altında kalsa da fiyat açıklama cesaretinde bir kurumu bizler ve üreticiler takdir etmekteyiz. 44 yağ oranında 5,368 TL/Kg olarak açıklanan ayçiçeği fiyatı dünya piyasasının üzerinde olsa da girdi maliyetlerine bakıldığında sürdürülebilir tarım için yeterli görülmemektedir. Bakanlığımızın da tüm ürünlerde yapması gereken hasat zamanı dünya üretimleri ve kendi üretimlerimizi göz önüne alarak fiyat politikasına üretici lehine müdahil ve belirleyici rol almasını beklemekteyiz.

Hasat zamanı gümrük vergisinin sıfırlanması, sonrası ayçiçeği ithalatındaki zorluklar, fiyatın artması bitkisel yağ ve yem sektöründe ciddi sıkıntılara neden olacaktır. Tüketicinin en çok tükettiği yağlardan biri olan ayçiçeği yağının fiyatı artıyor. Yem ham maddesi olan ayçiçeği küspesindeki fiyat artışı ise yem fiyatlarını dolayısıyla et,süt,yumurta gibi hayvansal ürünlerde fiyat artışına neden oluyor.

Ayçiçeğinde örnekleme yaptık; mısırda, soyada kendimize yeterli değiliz. Bu ürünlerde üretim fazlası olan ülkelerin ihracat yasaklarından olumsuz etkilenmemek için, ayçiçeği örneğinde anlattıklarımız diğer ürünler için de planlama yapmamız gerekmektedir.

“Toprak o kadar cömert ki, dökülen her damla alın terinin karşılığını verir.” diyor, önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK.

Günümüzdeki bu savaşın silahı da gıdadır. Dolayısıylada savunma sanayisi de tarımsal üretim olmuştur. Tarımda üretim zincirinin kırılmaması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve hayatımıza keşkeleri almamak için tedbir alırken bugünlerde hızlı düşünüp karar vermeliyiz.

Azimle, kararlılıkla; terimizi, emeğimizi toprakla buluşturmaya var mısınız? Ben varım.

#topragınadamı

​​

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.