Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.02
  • ALTIN
    2435.7
  • BIST
    9760.03
  • BTC
    64072.63$

Günah

15 Şubat 2015, Pazar 10:30
Günah-ı bî hisab içre anınçün oldum avareSığındım ismi settâra, güvendim ismi gaffraÜmid-i affımı kat etmedim eltaf-ı BâridenRahim ismi Hüda’nın sâbık olmuş ism-i Kahhâra  “Allah’ın Rahîm ve Rahman sıfatları, Kahhar ve Müntekîm sıfatlarından önce geliyor. Bu sebeple hiçbir za¬man affedileceğim hususunda tereddüdüm olmadı, ümidimi kesmedim” diyor şâir. Hatta bazıları; “kul günah işleyecek ki, Allah’ın Rahîm sıfatı tecelli edecek” diye cesurane sözler söylemişler. Ama Hz. Ömer’in: “Günahtah sakınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha iyidir” tavsi¬yesi daha makul ve man¬tıklı.  “Günah arıya benzer, onun gibi ağzı bal, fakat kuy¬ruğu zehirdir.” Sö¬zünde olduğu gibi, zehiri yememek için, bala aldanmamak gerekir. Bu dünya meşgalesi içinde tövbe etme¬ninde kolay olmadığını Süleyman Çelebi bildi¬riyor:    Her nefeste eyledik yüz bin günahBir günaha etmedik bir gün ah.Bir başka benzeri: Bir günah eden kişi, bin gün âh etmek gerekBin günahım var iken bir gün âhım yok benimYunus ise Hz. Peygamberden istimdad ediyor (yardım istiyor) ve şöyle diyor:    Günahkârım yüzüm karaKorkaram atarlar nar’aMeğer senden ola çareŞefaat ya ResülallahSultan 2. Mahmud’da yine çok günahı olduğunu, ama buna rağmen ümit¬siz olmadığını, çünkü Rahmân ve Ra¬hîm gibi sıfatların sahibi bir yaratıcısı olduğunu, âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti oldu¬ğunu dile ge¬tiriyor ve şöyle nazlanıyor: Hüdâ’ya çok günah ettim adetsiz çok günahım varGünahım çok ise nola senin gibi İlâhım varBu Mahmud’un temennası ümidi munkati olmazResûlüllah gibi zira şefaatçi penâhım varİran’ın Meşhur Şairi Hafız, başka bir hususa dikkat çe¬kiyor: Mey gibi her bir haramın sekri olsaydı eğerOl zaman malum olurdu mest kim, huşyâr kim        “İçki gibi her günah sarhoşluk verseydi, o zaman sar¬hoş kim, ayık kim belli olurdu (yani ayık adam kolay ko¬lay bu¬lunmazdı)” Bir vesileyle Konya yakınlarında Çukurçimen Köyünde bulunmuş ve ca¬miye gitmiştim. Cami avlusunda Osmanlıca yazılar gö¬züme ilişti, okudum ve not aldım. (Gerçi şimdi bazı basi-retsizler bu ve benzeri yazıları, hatları, ec¬dattan kalan her türlü hatırayı, anlamadıkları, kıymetini bilmedikleri için çe¬şitli şekillerde imha ediyorlar ama) bakın ne ibretli sözler çıktı: Geldi bu aciz kulun günahkârCümle aybımız oldu aşikârSığındık ya Rab Sen ismi SettarAffına mazhar eyle ya GaffarHallisna min azabil gabri ven’narNiyazım budur sana leyl ü neharHovarda bir Hıristiyan papaza günah çıkarmaya gitmiş,  papaz bakmış adamın ayaklarında ufak ziller var,  adım at¬tıkça çıngırak gibi çalıyor: "Bunlar ne yahu?" de¬miş, adam; "Ben Allah'tan çok korkarım, ka¬rıncaları ez¬memek için ayaklarıma bağladım... Karınca¬lar zilin sesini duyunca kaçı¬yorlar." Ve başlamış işlediği günahları Papaza an¬latmaya... “Ben falanın karısıyla… fala¬nın kızıyla… fala¬nın geli¬niyle…” Papaz demiş ki; “ulen hay namussuz, o zil¬leri aya¬ğına takacağına bilmem nerene tak da, millet kaçsın kurtul¬sun”  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.