Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2325.5
  • BIST
    9088.69
  • BTC
    69736.44$

GÜLZAR (Gül Bahçesi) -2

28 Nisan 2015, Salı 00:00

Bu Milletin güle olan aşkını gülle başlayan isim ve adla­rın çoklu­ğun­dan da anlayabiliriz. Bir çırpıda akla ge­lenler: Ayşegül, Fatmagül, Pembegül, Gülten, Gülfem, Gülendam, Gülbahar, Güldane, Gülistan, Gül­süm, Gülse­ren, Güllü, Gülşah, Gülpembe, Gülnihal, Gülnaz, Gülcan, Gülperi, Gülçiçek…

Bu güllü isimlerin çokluğu Balkanlardaki Türkler ara­sında ve Rus zul­münden yeni kurtulan doğudaki Türk ille­rinde de dikkat çekmektedir.([1])

Camilere, tekkelere, türbelere... yine gül ile başla­yan isimler veril­miş: Gülbaba Tekkesi, Güldede, Laleli Baba, Gül Ana, Güllü Ana tek­keleri…([2])

Şarkı makamlarımıza yine gül ve Peygamberimizi hatırlatan isimler veril­miş: Gülizâr, Gülşen-i vefâ, Gül-deste, Gonca-fem. ([3]) Hicaz, Kürdili Hicaz, Hü­seynî...

Fatih Sultan Mehmet Nigarî’nin yaptığı minyatürde gül koklamak­ta­dır. O gülde Hz. Peygamberin remzi­dir. ([4]) 

Bizim edebiyatımızda en çok kullanılan tema gül ve bül­büldür. Tabii ki, burada gülden murat Hz. Pey­gam­ber, bülbül­den kastedilen de onun aş­kıyla yanan, ona kavuş­manın aşkı ve arzusu ile kıvranan ve birçok me­şak­katlere katlanan ger­çek mü’minlerdir. Bunu Akif merhum şöyle terennüm etmek­tedir:

Gül devrini görseydim onun bülbülü olurdum

Ya Rab beni evvel getirsen ne olurdun              

Yakın tarihimizin değerli Şâiri Cemâl Oğuz Öcal, Hacca gidenlerle şöyle selâm göndermiştir:

 

Kutlu Hicaz çölüne,

Hakkın solmaz gülüne Ol mü’minler seline Bizden selâm götürün

Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958) merhumun naz­la­nışı bir başkadır:

Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde

Yârânla tarab, yâr ile vuslât dileriz          

“Siperden Mektup” yazan Mehmetçik bayrağının ren­gini hem ka­nın­dan hem de sevgili Peygamberin­den aldı­ğını ha­tırlatarak; şehit olmasının önemli olma­dığını, önemli olanın şanlı bayrağının ren­ginin solma­ması ol­duğunu, gâ­yet duygulu bir şekilde dile getir­mektedir:

Allah’a dua et, düşman tırpanı

Devlet ağacını yolmasın, anne,

Altında dökülsün oğlunun kanı

Bayrağın gül rengi solmasın, anne

Bir gönül erinin gül hayranlarına, gönül dostlarına se­lâm gönderişi ne kadar duygu yüklüdür:

Yâr-i sâdık bilir halden

Aşk dersini alır gülden

Hiç riyasız tâ gönülden

Sevenlere selâm olsun

Eşrefoğlu Rûmî öyle bir aşk ve mana deryasına dal­mış, öyle bir aşk sar­hoşu olmuş ki, gül, bülbül, bağ, bağ­bân her şeyi bir birine karış­tırmış, bu mana sar­hoş­luğu ile her şeyin kendinde olduğunu, bu hoşgörü ve muhabbet bağında her dinden, her dilden, her ırktan… İnsanların olduğunu söyle­mekte­dir:

Eşrefoğlu al haberi

Bahçe biziz, gül bizdedir

Biz de Mevlânın kuluyuz

Yetmiş iki dil bizdedir

Dipnotlar:

1-Geniş bilgi için bk: Yavuz Bülent Bâkıler, “Kırgızlar’la ilk defa”, Tarih ve Medeniyet

    Dergisi, Mart, 1994, sayı, 1, s. 55.

2-N. S. Banarlı, “Resimli Türk Edebiyatı”, M. E. B. Yay. İst. 1998, s. 1298.

3-Ferid Devellioğlu, “Osmanlıca Türkçe Sözlük”, Aydın Yay. Ank. s. 959.

4-Ahmet Kabaklı, “Türklerde Peygamber Sevgisi”, Kutlu DoğumHaftası, 1989, s. 33.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.