Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63787.307$

Gönülden Bağlantı Kurmak

15 Ağustos 2016, Pazartesi 08:42

Kul, Mevlâ'sına gönülden yöneldiği vakit, O'nu karşısında ve gönlünde bulacak, ihlâslı ve samimi yapmış olduğu ibadetleriyle olsun, dualarıyla olsun O'na yalvarıp af isteyebilir. Yani her kul, Cenâb-ı Hakk ile doğrudan bağlantı kurma hakkına sahiptir. İslâm âlimleri, '' Cenâb-ı Hakk'a giden yollar mahlûkâtın nefesleri adedincedir'' demişlerdir.

Bugünlerde, Fetö terör örgütünün şeyhleri kabul ettikleri şahsın, tırnaklarını, saçlarını sakladıklarını ve hatta ağzını sildiği peçete kağıdını ağızlarına alıp yediklerini duyuyoruz. Ne kadar insanları aşağılayıcı, ürpertici ve hatta sapıklığa götürecek kadar şeyhimiz dedikleri bir insana yaptıkları yaklaşım...

  Mevlâ'mız,  Kur'an-ı Kerim'de kullarını sık sık dua ve tövbe etmeye teşvik etmekte, merhametinin çok geniş olduğunu, bu nedenle dualarını kabul edip günahları af edeceğini haber vermektedir.

Yüce dinimiz İslâm'a göre duaları kabul etmek ve kullarını af etmek sadece Allah'a mahsustur. Çünkü yegâne kudret sahibi O'dur. Yaratılmış hiç bir varlık, Cenâb-ı Hakk'ın yetkilerini kullanamaz. Bu yetki ve selahiyetleri Allah'tan başka herhangi bir varlıkta görmek insanı doğrudan şirk'e götürür. Şirk en büyük günah olup, şirk'i terketmeden ölen bir kimse yüce kitabımıza göre kesinlikle af edilmez. (Lokman, 13; Nisâ, 48, 116.)

Rasûlullah (s.a.v.) bu hususta şöyle bir hâdise nakleder:

“Beni İsrail’de birbirine zıd istikamette iki kişi vardı: Biri günahkârdı, diğeri de ibadetler husûsunda gayretliydi. Âbid olan diğerini günah işlerken görür, «Bu günahtan vazgeç!» diye îkaz ederdi. Birgün, yine onu günah üzerinde gördü ve «Vazgeç» diye uyardı. Öbürü:

«–Beni Rabbimle başbaşa bırak! Sen benim başıma bekçi olarak mı gönderildin?» dedi. Âbid:

«–Vallahi Allah seni affetmez!» Veya: «Allah seni Cennet’e koymaz!» dedi.

Bir müddet sonra ikisinin de ruhları kabzedildi ve Âlemlerin Rabbi’nin huzûrunda bir araya geldiler. Allah Teâlâ Hazretleri ibadetler husûsunda gayretli olana:

«–Sen benim, (kullarıma nasıl muâmele edeceğimi kesin olarak) biliyor musun veya benim yetki ve tasarrufumda olan bir şeyi yapmaya kâdir misin?» dedi.

Günahkâra dönerek:

«–Git, rahmetimle Cennet’e gir!» buyurdu. Diğeri için de:

«–Bunu Cehennem’e götürün!» diye emretti.”

Ahmed bin Hanbel’in rivâyetine göre Rasûlullah (s.a.v.) sözlerini şöyle tamamlamıştır:

“Ebü’l-Kâsım’ın nefsi yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki adam Allah’ın gazabını celbedecek yanlış bir söz söyledi, dünyasını da, âhiretini de helâk etti.” (Ebû Dâvûd, Edeb 43/4901; Ahmed, II, 323. krş. Müslim, Birr, 137)

 

 

Bu misâlden, günah işlemenin mâzur görülebileceği bir mânâ çıkarılmamalıdır. Yaratıcımız hakkında cahilce konuşmaların ve yanlış inançlara sahip olmanın çok tehlikeli boyutlara varılabileceğine dikkat edilmesi gerekliliği ifade edilmiştir.

Sevgili Peygamberimiz Uhud gazvesi'nde çok zor durumda kalmıştı. Ordusunda dağılmalar olmuş ve alnından yaralandığı gibi, o mübârek dişleri de kırılmıştı. Bu sıkıntı içerisinde iken bir ara:

 “Peygamberine bu eziyeti revâ gören ve onu yaralayan bir kavim nasıl kurtuluşa erebilir?!” demişti. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, şu îkazda bulundu:

“Bu hususta sana ait bir iş yoktur: Allah isterse onlara tevbe nasib edip günahlarını affeder, isterse zâlimlikleri sebebiyle kendilerine azap eder.” (Âl-i İmrân, 128) (Buhârî, Meğâzî, 21; Tirmizî, Tefsîr, 3/3002-3003)

Konuyla ilgili olarak Hz. İsa’nın şu sözü de câlib-i dikkattir:

“Allah’ı zikretmeksizin çokça konuşmayın ki kalpleriniz katılaşmasın! Zira katılaşmış bir kalp Allah’tan uzaktır, fakat siz bilemezsiniz. Sanki Rab’mışsınız gibi insanların günahlarına bakmayınız. Bir kul’a yakışır şekilde kendi günahlarınıza bakınız. (Muvatta’ın Müntekâ isimli şerhinde şu îzah yapılır: İnsanın, başkasının günahlarına bakması bir anlam ifade etmez. Zira ne onları affedebilir ne de ceza verebilir. Günahlara ancak onları yasaklayan Allah Teâlâ bakabilir. İsterse onları affeder, isterse karşılığında ceza verir. Kula yakışan, kendi günahlarına bakıp onları düzeltmeye çalışması ve tevbeye yönelmesidir.) İnsanlar iki gruptur, bir kısmı günahlara düşmüştür, bir kısmı da günahlardan uzak durmaktadır. Günahlarla veya musibetlerle imtihan olunanlara merhamet ediniz, bu belalardan muhafaza edilip âfiyette kılındığınız için de Allah’a hamdediniz!” (Muvatta’, Kelâm, 8; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VI, 340/31879)

Mevlâm kendine kul, sevgili habibine ümmet eylesin. Mevlâm akibetimizi hayr eylesin.İnşâAllah.

Gönülden Muhabbetlerimle...

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.