Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.49
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2433.1
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64649.54$

GİYİNME TARZIMIZ

03 Aralık 2016, Cumartesi 09:06

İnsanın ilk evi kendi giyim tarzıdır. İnsan kendine yakışanı tercih ettiğine göre giyimde bir tercih ve inançla alakalı bir yaklaşım biçimidir. Konuya kestirmeden girelim dedik. Giyim günümüzün en çok tartışılan konularından biriydi. Evvela teşekkürü yürekten bir borç bilelim ki; Hükümetimizin bu konuya eğilimi ve yılların insan ve toplum üzerindeki oluşturduğu olumsuz baskıyı insan merkezli ele alarak çözüme kavuşturması insana verdiği değerin önemini ortaya koyar.

İnsanın kendi tercihi olan ve inançla alakalı bir dayanak, yaşama tarzıyla bir kültürün hayata geçmesi ve içinde yer almak demek olan giyim tarzı insanın şahsiyet argümanıdır. Şahsiyet kolay oluşmaz. İnsan tercihini yaparken inançlar onun belirleyici rolünü üstlenmiştir.

Yine kestirmeden konuya dalış yapalım dedik ve bazılarının örtünme konusunda yaklaşım tarzı olarak “efendim ben görünüşe değil, kalbe bakarım kalbe dediğini” duyar gibi oluruz. Kalp doğru,” insanın makam odasıdır”. Kalp temizliği elbet önemlidir. Ama bu temizlik neyle mümkündür? Ne yapalım ki kalp temiz kalsın, temiz dursun ve tertemiz hayatına devam etsin…

Elbet kalp temizliğini sağlayacak olan Tursil, Omo, Alo yahut başka bir temizlik deterjan tarzı maddeler değildir. Yani söz temsili bunlarla yıkanıyor olması kalbi temizlemez. Niye temizlemez kalp ancak manevi temizlikle duru hale gelir, duygusallık kazanır. Demini alır. Olgunlaşır, şahsa kimlik edindirir ve aceleci fevri bir yaklaşım yerine hassas ölçülü ve dikkat ve rikkat sahibi biri haline gelir. Manevi hassasiyetlere kuvvetle bağlılık insanı mütedeyyin kılar ve ona üstün ahlak sahibi yapar.”Âlemlerin efendisi (a.s.m.)demiyor muydu:”Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”

Kalbim temiz lafı günümüzün en revaçta olan sözüdür. Hz.peygamber(s.a.v.) ayakları şişene kadar ibadetini yaparken, benim kalbim temiz diyenlerin kendilerine züğürt tesellisi vermeye çalıştıklarını söyleyebilirim. Yeryüzünde bu kadar kalbi temizler varsa, yeryüzünde bu kadar kötülükler niçin işleniyor?

Bilenle bilmeyen bir olmadığına göre; Allah’ın emrini ihlâs ve samimiyetle yerine getirenler ile hiç bunun semtine uğramayanlar ve kalbim temizle kendilerine teselli verenlerin duydukları haz elbette farklıdır. İçini Allah sevgisiyle dolduranların içi de dışına yansır. İç dışın aynası olduğuna göre, gerçekte kalbi Allah sevgisiyle yüklü olanların dış görünüşleri de, Allah’ın Kur’an’da emrettiği şekliyle donanım edinirler. İnanç bir bütündür. Ben şuna uyarım buna uyamam diyemez inanç sahibi birisi. Hatırlarmısınız bilmem, zamanında”bir bilen birisi”Kuran ayetleri ile ilgili günümüzde“Kur’an’da şeriat ve cihat ile alakalı 272 ayet çağımıza uymuyor” şeklindeki sözleri hâlâ kulaklarda. Elbet herkes söylediğinin  sorumlusu ve bunun cevabını ilahi mahkemede verecektir. Devlet yönetiminde olan ve toplumun tepe noktasında bulunan birisinin insanları sevk eden ve düşündüren bir yönü olduğuna bakarsak, lider konumunda bulunanların toplumun inanç şekliyle ilgili sözlerine dikkat etmeleri gerektiğini bir inanç sahibi olarak bizimde hatırlatmamızda yarar var. Ne demek yani ikiyüzyetmişiki ayet çağa uymuyor demek? Kimse Allah’ın ayetlerini hafife alamaz. Allah(c.c) insanlara kendilerini kötülüklerden koruması için haram ve helal hudutlarını belirtmiş, hayatla ilgili göstergeler, kıstaslar ortaya koymuştur.

Ha insan ister uyar isterse bunlara uymaz istediği gibi tercih hakkını kullanır ama bilelim ki her yapılan kayıt altına alındığına göre bunların hesabını da, yine kendisi verecektir. Örtü elbet bir başına namusun ifadesi değildir. Ama örtü sadece kadının değil erkeğinde uyması gereken bir durumdur ve hayâ ve imanla beraber örtünme namusun kaynağıdır. Ancak açık görünümlü diye onları asla iffetsizdir demek de hatalıdır. Böyle bir itham yanlıştır. Görüntü kişiliğin bir tercih aynası olduğuna göre, insanın dış fiziki algıya göre karşısındakine bu gözle bakması onun şahsında bir fikir edinmesi, ilk planda yapılan bir anlama ve genel bir kanı edinme şeklidir. Bu bizim toplumumuz nezdinde oluşan ilk intiba biçimidir. Ama bilelim ki ön yargı ile bir konuya yaklaşımda bulunmak sıkıntılıdır. En doğru tarz ise muhatapla konuşarak, onun konuşma biçimi ve düşüncelerini belirtmesi, içinin ne kadar ve neyle dolu olduğunu da kafasının meşguliyetini de açığa çıkarma bakımından önemlidir. Bu yüzden ülkemizde toplumsal bazda en çok sıkıntısını yaşadığımız, kız öğrencilerimizin yüksek öğrenimin kapılarından döndürüldüğü, konuşma haklarının ellerinden alındığı, birincilik basamaklarını hak etmelerine rağmen sırf baş örtü düşmanlığından dolayı haklarının çiğnendiği, saçından tutulup zorla açılma ya çalışıldığı veya ikna odaları yöntemiyle zihni baskılara, mahalle baskılarına maruz bırakıldığı dönemleri daha düne kadar yaşanmışlıkları tazedir. Henüz mürekkepleri bile kurumamıştır. Öyleyse niçin ve niye yapıldı bütün bunlar? Peki bugün herhangi bir baslı oluşturulmadığına göre zamanında onu bunu bahane edip, tehlike çanları çaldıranlar bugün hiçbir şeyin gramından eksilmediğine şahit olduklarına göre, geçmişte kurdukları bu baskıların hesabını ve vicdani yönünü neyle ve nasıl kime vereceklerdir? Gerçekte bunların vicdanları bir nebzede olsa pişmanlık nedametiyle sızlayacak mı?

Elhasıl yaşadıkları debdebeli hayatı ve onun nimetlerini kayıp etmeme endişesiyle uyduruk sözde çağdaş söylemleri dillerine pelesenk eden zavallıların asıl gayesi sahip oldukları çıkarlarını kapitalist zihniyetiyle koruma içgüdüsü fevriyle bunu bir baskı aracına döndürerek insan hayatını karartma noktasında gözlerini kırpmadan şahsi ve kaprisli bir kamuoyu telkin yöntemiyle şimdiye kadar istediklerini elde ettiler ama deniz bitti kara göründü elhamdülillah.

Biz diyoruz ki;benim dinim bana,senin dinin sana.Ben insan olarak, mümin, Müslüman olarak Rabbimin emrettiği şekliyle inancımı yaşamakla sorumluyum.Bunun hesabı benden sorulacak.  Ha sende kendi hesabını vereceksin. Nerede? İlahi Mahkemede…Öyleyse insan yaptığından giyindiğinden,konuştuğundan her fiiliyatından sorumludur.Benim tercihim böyleyse bana karışma..Ne yapıyorsam, inandığım inancımın gereklerindendir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.