Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.11
  • ALTIN
    2326.3
  • BIST
    9117.07
  • BTC
    70104.96$

Gıda- Nimet- İsrâf

31 Ekim 2018, Çarşamba 09:36

Allah’a hamd, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) salât ederim.

İnsan¸ yeryüzünde Allah'ın değer verdiği ve bütün canlılardan üstün kıldığı yüce bir varlıktır. Allah¸ bu değerli varlığı yeryüzünde halife tayin etmiş ve ona sayısız nimetler bahşetmiştir. Ancak kendisine bu derece önem verilen insan¸ başıboş da bırakılmamış¸ Allah'a kullukla görevlendirilmiştir. Aynı zamanda kendisine verilen sonsuz nimetlerin değerini bilip şükretmesi ve niçin yaratıldığının şuurunda bir hayat sürmesi kendisinden istenmiştir. Bu şuur içinde insanın¸ Allah'ın vermiş olduğu nimetleri sarf ederken israftan kaçınması da yine Allah'ın emirleri içerisindedir. Zira insana verilen nimetler birer emanettir. Bu nimetlerin asıl sahibi Allah olduğuna göre¸ insanın nimetleri harcarken başkalarına zarar vermeden ve aşırılığa kaçmadan harcaması gerekir; ayrıca boşa ve gereksiz yere harcanan nimet¸ başkasının hakkını da boşa ve gereksiz harcamak demektir bir bakıma. Kazancın ya da sahip olunan değer ve nimetlerin¸ gereği gibi kullanılmaması israf kavramı ile ifade edilmektedir.

İnsan beslenmesinde temel ürünler olarak değerlendirilen gıda ürünleri, yaşamın su yanında vazgeçilmez ögesidir. Türk halkının beslenme durumuna bakıldığında Türkiye’de temel besin ekmek ve diğer tahıl ürünleridir.

İçinde yaşadığımız dünyada var olan tüm canlılar doğadan beslenirler. Kimi canlı, et ile beslenir yani etoburdur, kimi canlı otlar ile beslenir, ot oburdur. Bu arada hem otobur, hem de etobur olan canlılar da vardır.  Bu temel özellikten ötürü doğanın dengesi ve onun korunması nesillerin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır. Yukarıda sözünü ettiğimiz bu döngünün dışında olan veya döngüyü kıran tek canlı ise insanoğludur. İnsan ve onun beslenme ile olan ilişkisine şöyle bir göz atalım. İnsan vücudu yaşamını sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. İnsanın bu enerji ihtiyacı üç temel noktaya odaklanır. Bazal metabolizma diye adlandırdığımız vücudumuzun dinlenik durumdaki enerji ihtiyacı, fiziksel ve zihinsel etkinlikler için gerek duyduğumuz enerji ve de son olarak besinlerin vücudumuzda yakılması sırasında ortaya çıkan ısının tolere edilmesi için gerekli olan enerji. İşte bu üç temel enerji ihtiyacını insanoğlu beslenerek karşılar. Bilindiği gibi enerji veren üç temel besin grubu vardır. Bunlar karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerdir. Ağırlıklı olarak karbon hidratlar ve sonrasında yağlar insan vücudunun enerji ihtiyacını karşılarken, proteinler organizmanın yapıtaşı olarak görev görürler. Karbonhidratlar ve yağlar insan vücudunda depo edilebilirken, proteinler vücudun ihtiyacı kadar emilir, gerisi atılır. İnsanların beslenmesinde, geniş besin yelpazesi içinde çeşitli gıda hammaddeleri önem taşır. İnsanlık tarihine göz attığımızda bulunduğu ve kullanılmaya başlandığı tarihten bugüne insanoğlu ekmekten asla vazgeçmemiştir. İçinde bulunan besin öğeleri, doyurucu özelliği ve en ucuz enerji kaynağı oluşu ekmeği adeta bir vazgeçilmez yapar.

“ekmeğe saygı”, Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) ekmeğe hürmet edilmesi gerektiği, aksi takdirde toplumların kıtlıkla imtihan olabileceği yönündeki beyanlarının atalarımız tarafından emir telâkki edilmesi dolayısıyla, kültürümüzde asırlardır devam eden ekmeğin soframızda baş köşede yeri vardır. Allah yokluğunu göstermesin. Açlık ve kıtlıkla imtihan etmesin. Âmin.

Eskiler, ‘nimet’ ve ‘nan-ı aziz’ gibi isimlerle ekmeğe (nan) verdikleri ehemmiyeti göstermişler ve onun kıymetini bilmemeyi nankörlük olarak ifade etmişlerdir. Bizim kültürümüzde yerdeki küçük bir ekmek parçasının dahi çiğnenmemesine dikkat edilmiş, onu alıp ayak değmeyecek bir yere bırakma hassasiyeti gelişmiştir. Anne-babalar çocuklarına imanın ve İslâm’ın şartlarını, Peygamberlere saygı- sevgiyi öğrettikten hemen sonra, ekmeğe hürmeti telkin etmişlerdir. O, bizim kültürümüzde hem nimet, hem de alın terinin karşılığı sayılmış, ona saygısızlık nimete saygısızlık olarak telâkki edilmiştir.

Türkiye’de üretilen günlük 100-120 milyon ekmeğin yaklaşık ’u israf edilmektedir. Bu da günlük 10-12 milyon ekmeğe karşılık gelmektedir.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde binlerce insan bir dilim ekmeğe muhtaç iken, bize lütfedilen bu güzel nimeti israf etmek büyük hatadır. Her gün yaklaşık, 10 milyon ekmeğin çöpe atılması ülke kaynaklarının heba edilmesi adına da oldukça düşündürücüdür.

İsrafın kötü niyetten ziyade ihmal ve bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. İsrafın ana nedeni ihtiyaçtan fazla alınması, fırınlarda ihtiyaçtan fazlasının üretilmesi, uygun olmayan şartlarda muhafaza edilmesi. Bayat ekmeğin değerlendirilmesi konusunda yeterince duyarlı olunmaması, yemekhanelerdeki ekmeklerin üstü açık ve ambalajsız olarak sunulması gösterilmiştir.

EKMEK İSRAFINI ÖNLEMEK İÇİN EVDE NELER YAPILMALIDIR

- İhtiyaçtan fazla alınmamalıdır,

- Dilimlenerek tüketilmesi tavsiye edilir,

- Bayatlamış ekmekler ısıtılarak tüketime uygun hale getirilebilir,

- Bayatlamış ekmekler galeta unu veya kıtır ekmek olarak tüketilebilir.

BU KAMPANYA İLE HEDEFLENEN;

- Toplumsal duyarlılık oluşturulması,

- Üretim ve tüketim aşamasında israfın önlenmesi,

- Ekmeğin ihtiyaç duyulduğu kadar alınması ve doğru bir şekilde muhafazasının sağlanması,

- Tüketicinin bayat ekmeği değerlendirmesi konusunda bilgilendirilmesi,

- Hayvan beslenmesi konusunda kullanılan ekmeğin de israf olduğuna dikkat çekilmesi,

- Tam buğday ekmeğinin tüketiminin teşvik edilmesi,

- Özde ekmeğe, genelde tüm israfa vurgu yapılması,

- Ülke ekonomisinde katkı sağlanması hedeflenmektedir.

Tüketebileceğin kadar al

Ülkemizde her gün  10-12 milyon ekmek israf edilmektedir.

Ekmek tarlada çiftçinin, sofrada senin ALIN TERİN

Ülkemizde  bir yılda çöpe atılan ekmekle 542 bin ton buğdayı israf ediyoruz.

Bireyi ve toplumu yoksulluğa ve felâkete iten, cemiyetin temel dinamiklerini sarsan ve bir virüs gibi yayılma istidadı taşıyan israf, süreklilik arz eden bir bilinçle durdurulmalıdır.

Sofraların temel unsuru ekmek ve diğer gıda maddelerinin yerli yerince israf edilmeden tüketilmesi

ve bizlere bu nimetleri bahşeden Allah’a hamdedilmesi  “Elhamdü li’llah” denilmesini öneriyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.