Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2417.1
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64138.69$

GENÇLER ÖĞRENSİN

13 Ekim 2021, Çarşamba 09:07

“80 li yıllarda biz öğrenciydik...
Saçlara jöle, tırnaklara oje, sürülemez, spor ayakkabıyla okula girilemezdi.
Etekler diz üstünde, kaşlar alınmış, makyaj yapılmış, saçlar boyalı, salınmış ya da şekilli olamazdı.
Erkekler kravat, kızlar fiyonk takmadan, yaka ve tırnak kontrolü yapılmadan derse girilemezdi.
Sabahları bahçede sıra olunur, pazartesi sabah Cuma öğleden sonra müdür konuşma yapar, özel günlerden biriyse saygı duruşu yapılır ve gerçekten saygıyla durulur, İstiklal Marşı okunurken dik durulur, konuşulmaz, saygı duyulurdu.
Öğretmenlerle dalga geçilemez, veli toplantıları aileye korkarak bildirilir, okulda "konuştuğun" bir arkadaşın varsa sadece bahçede yan yana yürünürdü.
Forma ile okula gidilir, eve gelene kadar forma çıkarılmazdı. Gömlekler pantolonların - eteklerin, içine sokulur, okul renkleri dışında bir renk giymek yürek isterdi.
Küpe, kolye, yüzük, bilezik hafta sonları takılır, saçlar erkeklerde tıraşsız, kızlarda 3 boğum örgüsüz ise disipline gidilirdi.
Cep telefonu yoktu, internet kafe, barlar, nargileciler yoktu ama yine de öğrenciler birbirleri ile haberleşir,
Biyoloji dersinde üreme konusu anlatılırken utanılır, aruz ölçüsü ezberlerken sapıtılır, milli güvenlik hocaları askeri disipline sokmaya çalışırdı..
Okul kitapları üzerinde sevilen sanatçı resimlerini olduğu klasörlerde taşınır, ders yılı başında mutlaka kap kâğıdıyla kaplanır, etiketler yapıştırılır, etikete adı-soyadı- sınıfı- hangi dersin kitabı olduğu yazılır, o derse ait defterler de kolaylık olsun diye aynı desen kap kâğıdıyla kaplanır, ders sırasında yanında kitabı olmayan azarlanırdı.
Sınıflar kalabalık olsa da çıt çıkmadan ders dinlenir, boş derslerde sınıftan çıkılmaz, ders saatlerinde okul sınırlarını ihlal etmek isteyenlere acınmazdı.
Ödevler mutlaka yapılır, dönem ödevleri için kütüphaneler, meydan larousse, ana britanika ya da temel britanikalar taranır, ödevler elle ve mutlaka dolmakalemle yazılırdı.
Yat denince yatılır, sabah okula servis yerine otobüsle gidilir, bazen çanta yoklaması yapılır, okula yasak bir şey getirilemezdi.-okulun herhangi bir yerinde sakız çiğnenemez, derslerde bir şey yenemez, su içmeye gitmek için izin istenirdi.
Birine uyuz olduysak öğretmene şikâyet eder, asla kendimiz satırla bıçakla girişmez, çeteleşmez, okul dışında bile kavga etmezdik. Bilirdik ki kavga edersek evde ya da okulda bi posta daha dayak yiyeceğimiz kesindi.
Kızlarla erkekler birbirine mesafeli durur, el şakası yapmaz, küfürlü konuşmaz, efendilik bozulmazdı.
Uyuşturucu kullanmaz, "oha falan olmaz", x kişi ile "sadece takılmaz", gece bir yerlere çıkmaz, akşam hemcinsimiz olan sınıf arkadaşımızda kalmak istersek bin takla atar, adabımızı bozmazdık.
Yerli malı haftası sınıf pikniğine döner, her tür yiyecek bulunur ve biz bu yemekleri paylaşırdık.
Kitap okurduk örneğin, ödev bile olsa okurduk. Değiştirip kitapları öyle okur, kütüphaneden kimlik çıkartır kütüphanede okurduk.
Biz öğrenci gibi öğrenciydik. Saygılıydık, tertipliydik, edepliydik... Şimdikiler kendini öğrenci sansa da biz tertemiz ve bir örnek giyinir giderdik okulumuza. Öğretmenlerle dalga geçmez, derslerde sigara içmez, okuldan eve, evden okula gider, "çocuğum nerede acaba" diye annelerimize dokuz doğurtmazdık. Okul gezisi deyip başka yerlere gitmezdik. Kızların birçoğu "fön"ün ne demek lise mezuniyet balosunda öğrenir, erkekler kızları break dans ya da paten kaymadaki ustalıklarıyla etkilemeye çalışırdı.
Dedim ya. Biz çok güzel öğrencilerdik. Çok zor da olsa o dönemlerde hayat, şimdikiler gibi kayıp kuşak değildik. Hayatın bir anlamı vardı ve biz bunu bilmesek bile hissederdik. İyi ki 80''lerde öğrenciydik...(Alıntı)”

Şimdiki öğrencilik hayallerine baktığımızda hep bir özenti ve hep bir hazırcılık hatta hep bir nemelazımcılık görüyoruz. Zaten var olmayan eğitim politikası, siyasilerce yıllarca politize edilmiş genleriyle oynanmış, ihmal edilmiş sözde şura kararlarıyla hala eğitime bugüne kadar değerlerimiz üstünde bir bakış açısı ve ortak bir gelecek inşa edilemedi. Ne bölgeler arasındaki eğitim faktörleri ve gelişmişlik düzeyi giderildi ne de gerçek manada eğitimde fırsat eşitliği oluşturuldu. Hep resmi bir ağız ve üslupla verilen sadece teorikte anlamlandırılan ve sadece ezbere bilgiye dayalı bol salatalı sözlerle, uygulamadan yoksun programlarla üniversite kapılarında yığılan gençlerin gittikçe artan rakamlarla diplomalı işsize dönüştüğü atanma hayallerinin rafa kaldırıldığı ve ne iş olsa yaparım mantığının hala hâkim kılındığı bir süreci bir türlü aşamadık. Evet, fırsat verildiğinde gençlerin başaracağına inanıyorum lakin “eğitim, kalkınma, adalet, fırsat eşitliği” gibi kavramların layıkıyla yerine getirilmediğini ve çoğu gençlerin mezuniyet işi dışında başka işlerle uğraştığı vakidir.

…Eğitimin ihmali ve şakası olmaz. Varlığımız ve geleceğimiz milli köklerimize bağlılık ve değerlerimizi koruyarak ilim sanat ve kültür ve teknolojide başarı ile kazanılır ve o şekilde korunur. Kim ki buna sahip çıkar, var olur o zaman millet, kim ki ihmal ederse bunu, herkese düşer zillet.

…Ha 80’ler daha mı iyiydi? Edep saygı sevgi hoşgörü ve çalışkanlık açısından evet. İmkânımız kısıtlıydı ama imanımız, inancımız harlı idi, bitmemişti. Şimdikilerin hemen birden bozulan psikolojilerini istismar etmeden,2 santim yağan karlı hava sonucu, twitterdan atılan mesajlarla tatil olma isteklerini yetkili makamlardan koparmanın peşinde koşmadan, hayal dünyasını gerçeklilik üstüne oturtmalarını, hazırcılıklarını bırakmalarını ve zorluklara göğüs germenin inceliklerini öğrenmeleri gerekir diye düşünüyorum. Tabi önce velilerin bunu bilmeleri ve öğrenmeleri şarttır diyorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.