Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2424.3
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64195$

GELECEK PARTİSİ

25 Aralık 2019, Çarşamba 08:10

Eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisinin adı belirlenirken kolaycılık tercih edilmiş olmalı. Şayet böyle değilse anlam zenginliği  olan bir ad ve  parti logosu üzerinde çalışılabilirdi. Anlaşıldığı kadarıyla  bu  konuda acele edilmiş.

Davutoğlu; kurmak için aylardır çalıştığı partinin adını Gelecek Partisi, partinin logusunu da çınar yaprağı olarak belirlediğine göre gene de bir bildiği vardır, diye düşünüyoruz. Yılların hocası koskoca Ahmet Davutoğlu ve onun yanındaki profesyonel danışmanlar yeni partinin  adını kararlaştırırken, bir hayli düşünmüş olmalılar. Çok farklı seçenekler  değerlendirildikten  sonra demek ki ortaya   Gelecek Partisi adı çıktı..       

Partinin adının aceleye getirildiği ve hatta biraz da basit kaldığı fikri sadece bize ait değil.

Aynı şekilde havada ve boşlukta  duran çınar yaprağı logosunun fazla anlam taşımadığı fikri de,  sadece bize ait bir fikir değil. Bizim gibi düşünen çok sayıda insan olduğunu tahmin etmek güç değil.

Davutoğlu’nun partisinin adı ve logusu zamanla fazla zorlanmadan ve kinayeli sözlerle muhalifleri tarafından değersizleştirilebilir. Böyle bir ihtimal var. Nitekim partinin logosuna ilk vuruşu  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  yaptı. Kuşkusuz  bunu AK Partili diğer yetkililer takip edecek ve partinin adı ve logosu üzerinden  Davutoğlu’nu hafife  alma teşebbüsleri olacak.

Gelecek Partisinin adını ve logosunu bir kenara koyalım.

Kurucular Kurulu’nda yer alan isimlere baktık.

Ne yazık ki “dişe dokunan” ve mesela Tayyip Erdoğan’a partide varlığı ile rahatsızlık verecek olan birisini göremedik.

Dış politikada uzman,

Ortadoğu politikalarında uzman,

Irak, Suriye konusunda uzman,

Amerika, AB politikaları konusunda uzman,

İç politika ve güvenlik konularında uzman,

Ekonomi ve finans konularında uzman,

Artık rahatlıkla stratejiik müttefikimiz diyebileceğimiz Rusya konusunda uzman olan kayda değer ve uluslararası kariyere sahip birisi yok partide.

Ülkede “Tek Adam” değerlendirmeleri ile siyasette tavan yapmaya çalışan Ahmet Davutoğlu’da  kurduğu partide “Tek  Adam” gibi duruyor. Davutoğlu, görüldüğü kadarıyla partisinde her şeyi bilen ve karar veren “Tek Adam” olacak.

Şayet böyleyse değişen ve farklı olan ne olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yerine, Ahmet Davutoğlu mu  gelecek?

Demem o ki  Gelecek Partisinin  Kurucular Kurulu’nda yenilik vaad eden, yeni ve parlak projeleri olan insan göremedik. Yurt içinde ve yurt  dışında  yaşanan sorunlar karşısında üst düzey bilgi ve donanımı ile  temayüz eden bürokrat, teknokrat, işadamı, yönetici , siyasetçi ve devlet adamı da göremedik. İllerde de durumun pek farklı olacağı sanılmıyor. Konu illere gelince ilk akla gelen il doğal olarak Konya oluyor. Gelecek Partisine  katılan kim var Konya’da? Geçmişte Davutoğlu’nun arkasından koşanlar şimdi köşe bucak kaçarak “Biz Reisçiyiz” naraları atmaya  başladı. Musa Arat, Ömer Ünal ve kalibre sorunu olan insanlarla partiyi kayağa kaldırmak mümkün değil.

Gelecek Partisi ve Ahmet Davutoğlu’na yakın kaynaklara göre partinin genel merkez ve il teşkilatları çok  daha  nitelikli ve  donanımlı insanlardan  meydana gelecekmiş.

Esas kadro yani” A Takımı” denilen kadro  üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyormuş Davutoğlu ve danışmanları.

Peki kimlerin adı geçiyor “ A Takımı”nda?

Ali Babacan’la, Ahmet Davutoğlu arasında tercih yapamayan eski bakanlardan Beşir Atalay, eski milletvekillerinden Şamil Tayyar,  Ayhan Sefer Üstün bir kaç eski milletvekili.

 Sonra Mehmet Görmez,

Ve.. İnanılması güç bomba iddia Numan Kurtulmuş.

Sonra Ak Parti’den ve MHP’den  bazı muvazzaf ve esk i milletvekilleri.

Böyle bir ihtimal gerçekleşebilir mi?

Bize göre zor görünüyor.

Şayet böyle bir şey varsa, Gelecek Partisi’nin kurulmasından hemen sonra söz konusu ihtimaller  hayata geçerdi.     

Şimdilik adı geçenler bir kulağının üstüne yatmış vaziyette “Bekle, gör” politikası izliyor.        

Davutoğlu, Erdoğan karşısında iç ve dış destek  bulabilirse kurulan yeni partiye karşı ilgi ve muhabbet  söz konusu olabilir. Fakat an itibariyle böyle bir destek mümkün görünmüyor. Şayet en küçük bir destek dahi olsaydı aylar öncesinden iç ve  dış  dinamikler harekete geçer ve Türkiye’de yeni  siyasi lider, yeni parti ve kadroları çoktan dizayn etmiş olurdu. Bu arada Davutoğlu’na   karşı iç ve dış  dinamiklerin  vermediği desteği, yeni  parti kurma hazırlığında olan Ali Babacan’a da vermeyeceklerini söylemiş olalım.

 Ahmet Davutoğlu’na  ve Ali Babacan’a sormak lazım insanlara ne diyecekler?

Ülkeye ne  diyecekler?

Dünyaya ne diyecekler?             

Dış politikada hangi yeni argümanlarla ortaya çıkacaklar?

Daralan ekonomi, iç/dış borçlar konusunda hangi sihirli reçete var ellerinde?

Geçmişte Rusya ile yaşanan uçak kizirinin, Suriye krizinin mimarı olanlar, milyonlarca Suriyeli’nin topraklarımıza gelip yerleşmesinde “Başrol” oyuncusu olanlar, yeni parti kurunca farklı mı düşünecek? Amerika’ya, Avrupa’ya rağmen  “Hadi artık  pılınızı, pırtınızı toplayın. Ülkenize dönüyorsunuz” diyebilecekler mi? Bunu söyleyebilmek için her şeyden önce bu ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlığının olması gerekiyor. Bunu sağlayabilecekler mi?

Bunları yapabilmek için her bakımdan güçlü olmak lazım. Amerika, Avrupa, Çin,           Rusya, ve Japonya’ya  karşı ekonomik/askeri/siyasi  özgürlüğün olması lazım. Ülke içinde üretim/ sanayi/ istihdam/katma değer  yaratan                teknoloik ürünlere sahip olmamız lazım.

Davutoğlu, “Parlamenter sistem”e  dönülecek sözü veriyor.

Babacan, “Sıcak parayı ben bulurum.” diyor.

“Sıcak para” borçla bulunacak para. Ülke borç parayla kurtulmuş olsa çoktan kurtulurdu.  Bu  ülkenin  her alanda  üretmeye ihtiyacı var. Üreterek kazanmaya ihtiyacı var.

Kimse bize kızmasın. Çünkü bunu  söylemek zorundayım.

Ahmet Davutoğlu’nun partisi insanlarda heyecan yaratmadı ve çoşkuyla karşılanmadı.             

Partinin adı ve logosu kadar, Kurucular Kurulu üyeleri ülkenin içinde bulunduğu sorunları çözmekten ve  ihtiyaçları karşılamaktan uzak görünüyor. Yani göze batan bir kadro yok ortada.

Ayrıca Ahmet Hoca’nın, Erdoğan’a  olan  kin ve öfkesi  de Gelecek Partisi için büyük bir handikap  teşkil ediyor.

İnsanlar mevcuttan farklı plan, proje, program, radikal ve cesur önerilere bakıyor. İnsanlar kötü gidişten geçmişte sorumlu olanların, bugün “Ak kaşık” olma sevdalarına akıl erdiremiyor.

Sonuç: Ak Partiye yeni kurulan partiler oy  anlamında ve  seçim ittifakları kurarak bir miktar  zarar verebilir.  Lakin  birbirlerine çok benzemelerinden dolayı , Ak Partiyi  ortadan kaldırmaları mümkün değil.

Görünen köye kılavuz aramaya gerek yok.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.