Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64505.430$

FAİZ İNDİRİMİ

04 Ekim 2021, Pazartesi 09:08

22 Eylül’de yapılan Merkez Bankası Para Politikası Kurul Toplantısı sonucunda politika faizi 100 baz puan indirildi. Sıcağı sıcağına bu konuya değinmek istemedim. Piyasa tepkisinin ortaya çıkması en az bir hafta süreceği için hemen değerlendirmek doğru olmayacaktı. Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde işleyiş itibarı ile özerk kurumlar olan Merkez Bankaları hükümetlerin hedefleri doğrultusunda para politikaları belirler ve bunu uygular.

Açıkçası yapılan faiz indiriminin ne enflasyon hedefine ne büyüme hedefine olumlu bir etkisinin olacağını sanmadığım gibi piyasa tepkisine baktığımda olumsuz yönde etkisinin olacağını düşünüyorum. Zira kur cephesinde yaşanan artış bize tekrar enflasyon olarak dönecek. Üstelik siz para otoritesi olarak faizi indirdiniz ancak piyasada işlem gören tahvil faizleriniz arttı. Şimdi bu indirim gerek hükümetin gerekse Merkez Bankası’nın 2021 yılsonu hedeflerine ne katkıda bulundu diye sormak lazım?

Bu indirim bankacılık cephesinde kredi ve mevduatlara ne derece yansıdı diye bakıyoruz ama orada da olumlu bir gelişme yok. Oysa Eylül ayında faizi indirmek yerine pas geçerek piyasa beklentileri doğrultusunda Ekim, Kasım ve Aralık aylarında 50’şer baz puan indirime gitseydik çok daha olumlu sonuçlar alabilecektik.

Yapılan faiz indirimi kurun yükselmesi dışında şu ana kadar piyasa açısından olumlu bir katkı yapmadığına göre belki istenen sonuç kurun yükselmesi ve buna bağlı ihracat artışı ile büyüme tarafını desteklemek diye düşünüyorum. Bu konuya başka hiçbir mantıklı izah getiremedim. Fakat kur her yükseldiğinde ülkemizde iğneden ipliğe fiyatlar değiştiği için oluşacak enflasyon hesap ediliyor mu? Geçmişte zamansız yapılan faiz indirimlerinin bir müddet sonra karşımıza daha fazla faiz artırımı olarak çıktığını neden unutuyoruz?

Pandemi etkilerini bir tarafa atmış ya da küresel bazda yaşanan enflasyonu unutmuş değilim. Zaten tam da bu yüzden neden yanlış adımlar attığımızı anlamakta güçlük çekiyorum.

Geçmiş zaman Agop ölmüş. Cenaze töreninde hanımı Hayganuş kocasının tabutu başında oturmuş ağıt yakıyor. Tüm kilise bu dramatik anı saygı içerisinde sessizce izliyor. Hayganuş hanım:

- Ah Agop efendi ah. Sen ne güzel, ne alim adam idin. Fransızca bilir idin. Almanca’yı, İngilizce’yi fevkalade konuşur, edebiyattan, fizikten ve kimyadan çok iyi anlar idin. Şiirler yazar, icatlar yapar idin. Övgüler methiyeler sıralanırken biri dayanamaz:

-Yahu Madam Hayganuş, Agop’u bizde bilir idik Fransızca filan bilmez idi. Şiir yazıp icat yapmak bir yana az biraz okuması az biraz yazması vardı. Bunun üstüne Madam Hayganuş ağlamayı keserek başını gururlu bir şekilde kaldırır ve der ki:

- Olsun. Hevesi var idi.

Kuruluş amacı kuruluş yasasında fiyat istikrarı sağlamak olan bir kurumun belirlenen bu amacı gerçekleştirmek için kullanacağı para politikası araçlarını (açık piyasa işlemleri, zorunlu karşılıklar, faiz oranları belirlenmesi) seçmekte ve bunları hangi oranda ve ne yönde kullanacağını belirlemekte yine aynı yasa gereğince bağımsız kılınmış halde iken ortaya çıkan sonuç tam da bu fıkraya uyuyor.

Geçtiğimiz yıllarda aynı şeyi birkaç kez yaşamamıza rağmen piyasa tepkisini hafife almanın bedelini ne yazık ki yine yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve yüksek faiz olarak sabit gelirliler ödeyecek.

Yorumlar

  • yorum avatar
    kenan usta
    14-10-2021 17:17

    abi tam olarak ne zaman cümleten batacaz.

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    05-10-2021 22:22

    Yazınız için tebrik ederim. Aslında bu yazınıza yorum yapmayacaktım ama dünkü talebiniz üzerine bende fikirlerimi beyan ederek tarihe bir not düşeyim. 22 Eylül’den birkaç gün önce dünyada meydana gelen ekonomik olayları tahlil etmeden dolar kurunda yaşanan artışı TCMB politika faizine bağlamak çok hatalıdır. TCMB nin politika faizlerinde çok olağanüstü geniş adımlar atmadıkça kurlar üzerinde bir etkisi olamayacağı açıkça bellidir. ( damadın instagram’dan af dileyip gittiği Ekim 2020’den beri dolar 8,80 -8,20 TL arasında gidip gelmektedir, Haziran ve Temmuz 2021 ide 8,80 de geçirmiştir, ki arada 6,90’a indiği başkan Ağbal dönemi de vardır ) Abd senatosunda hükümetin borç tavanı yükseltilmesi krizi, Fed’in bir türlü hayata geçiremediği tahvil alımlarını azaltım ve akabinde politika faizini artırarak pıyasaya sürdüğü başıboş bol ve ucuz doları geri çekeceğine dair endişeler, Çin hükümetinin Ever Grande şirketinin tahvil ödemelerine doğrudan yardımcı olmayarak, Yuan’da değer kaybı oluşturup ticaret hacmini artırmaya çalışması S&P korku endeksi VİX i harekete geçirerek 14-15 seviyelerinden 24-25 seviyelerine yükseltmiş, Dolar endeksi DXY yi 92 lerden 95 e zıplatmış ve Abd 10 yıllık tahvillerinide 1,30 lardan 1.55 lere getirmiştir. Türkiye’de müthiş bir dolar bolluğu bulunmaktadır ve bankalar iç piyasada vatandaşın dolarına mevduatta 1% faiz vermektedir. Neredeyse doların yüzüne bakan yok diyebiliriz. Aynı şekilde TCMB 21 Eylülde 18,90 faizle 3 yıllık borçlanabilirken, 5 Ekim günü yine benzer şekilde 18,75 ile 5 yıllık tahvili içerden borçlanabilmektedir. Abd faizler 0,25 tüketici enflasyonu 5, Almanya’da faiz -0,25 enflasyon 6 %, Japonya’da faiz -0,10, enflasyon hedefi 2 % dir. Faizin enflasyonun üzerinde olması gibi bir kural ve gereklilik her zaman yoktur. Piyasada paranın döngüsel hızı yoksa faiz düşürmek, ekonomiyi canlandırmak ve hem hazinenin, hem üreticinin- esnafın, hem de tüketicinin üzerindeki yükleri ortadan kaldırmaya yönelik adımlardır. Çünkü her üreticinin ucuz eksimbank kredileri bulma gücüde yoktur. Bazen işi ekonomistlere bırakmak, işi ehline teslim edip izlemek iyidir. Eleştireceksek Devlet Plânlama teşkilatının kapanması ile başlayan plânsız ekonomi dönemini, hatalı özelleştirmeleri, hammadde endüstrisinin kaybedilerek dışarıda oluşan kartellere mahkum edilen ve öksüz bırakılan sanayi sektörünü, toplumsal gelir paylaşım adaletsizliğini, mesleki ve istihdam politikalarının yetersizliğini, devlet malının kul/yetim hakkı yemek olduğunu unutan siyasi mentaliteyi, keyfi kararlar ile oluşturulan güven bunalımını dile getirelim. Yinede enerjide atılan adımlar ve devreye girecek nükleer santraller, Tanap ve ülkemizden geçecek Çin’in bir kuşak bir yol projeleri ile önümüzün çok açık olduğunu düşünüyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.