Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2497.6
  • BIST
    9455.25
  • BTC
    64701.26$

EZ KÜRDİM MEN TÜRK?ÜM

23 Ocak 2016, Cumartesi 09:45

Osmanlı sisteminin etkin güçlü ve kolektivist olduğu dönemlerinde inançları itibariyle aynı etnik unsurlar anasırı İslam olarak olan telakki edilmiş, binleri milyonları birbirine bağlayan çimento ise: İslam ideali, kardeşliği, adaleti ve hoşgörülülüğü sayesinde sağlanmıştır. Ne yazık ki Endülüs Müslümanlarının kaderini paylaşan Osmanlılarda dış güçlerin entrikalarına ve içerdeki işbirlikçilerin oyunlarına karşı koyamayıp, engellemeler sonucu sanayi inkılâbına uzak kalınca büsbütün batının açık pazarı haline getirilmiş sonunda elimizde bir avuç Anadolu’yu bin bir güçlük ve zahmetle ancak tutabilmişizdir. Ve bugün de Anadolu insanı, üzerinde oynanan oyunların gizli aşikâr tam merkezinde olup tüm dünyanın gözü üzerinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında harimi ismetine uzanan kirli emellere karşı kendini korumaya ve problemleri çözmeye çalışarak elindeki bu son kalenin muhafızlığını yapmaktadır.

Son kale olan bugünkü ülkemizde dün Osmanlıyı yıkan …….çılık,…..çülük  diye sonu biten akımlar,o zaman nasıl tesirli  oldu ise; bugünde doğu ve güneydoğu da yaşayan insanımızı aynı taktikle sonu ……..çülük   diye biten akıma ivme kazandırarak, Arapları bölüp parçalayıp güçsüz bıraktıkları gibi,o insanlarımızı da  benzer vaatlerle  kandırarak çok çeşitli senaryolar ve figüranları ile     fitne ve bozgunculuklarını durmaksızın kesintisiz sürdürmektedirler.Bugün o bölgelerimizin mimli  hale getirilmiş bir çok köy şehir ve kasabasında kan ve gözyaşının dinmediği şehit cenazelerinin eksik   olmadığı  malumunuzdur…

İlk kez gurbete çıktığım görev yeri olarak Elazığ’da az bir zamanda kalsam zazaca konuşan kardeşler içerisinde görev yaptım. Dinlerine hürmetkâr ve son derecede misafirperver insanlardı. Fikir olarak sizin anlayacağınız tabirle ülkücü ve milli görüş ekseninde gezinen; Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden yana tavır içerisinde idiler. Ancak bölge olarak ekonomik kalkınmaya ve yatırım yapılmasına şiddetle ihtiyaçları vardı. Düşünün Keban Barajı orada ancak benim bulunduğum Palu’nun bir kasabasında elektrik yoktu. Aslında tüm doğu ve güneydoğu için ekonomik yetersizlik ve az gelişmişlik ya da geri bırakılmışlık adına aynı şeyleri söylemek gerekir. Çünkü bu bölgedeki terörün azgınlaşmasının en önemli sebepleri arasında belki de birincisi işsiz insanların bulunması ve ihmal edilen bu insanların terör örgütünün yaptığı menfi propagandalara açık hale getirilmesidir. Aslında büyüklerin ifade ettiği gibi dağa çıkan yolların önünün kapatılması etkendir amma asıl etken, gönülleri kapatan yolların açık tutulmasının sağlanması başarılıp bölge halkına bu şekilde yakınlaşılsaydı bence çok daha etkili olurdu.

Kulu Kırkpınar’da da görev yaptım. Aynen doğulu kardeşler gibi misafirperverdiler. Şimdide öyledirler. Bugün o zamanlarda tanışıp sonradan karşılaştığımız arkadaşlar oldu. O gün bizim elimizde büyüyenler bugün kasabalarının geleceği üzerinde karar verme noktasına geldiler. Bizler gençlerle ilgilenir, misafirliğe gider, düğün ve cenazelere iştirak eder, o zaman ki köyden kendimizi asla       soyutlamazdık. Muhtar olan doğanlar ailesi ile irtibatımız iyi olduğundan bazı arkadaşlar tarafından bu durum köyde sakıncalı addedilir ve bazen ters bakışmalarla ve adrese mesaj yollu kinayelerle  karşılaşırdık.Çünkü bizler onların değerlendirmelerine göre ülkücüydük ve bu çerçeveye oturtulmuştuk, biz bu gençlere zararlı fikirler söyleyebilirdik ve de bu durum sakıncalıydı nitekim.Böyle düşünüyordu köyün bazı gençleri,yahut farklı  anlatım ve yorumlamalarla böyle düşündürülmek isteniliyordu….Bizler kendi halimizde bunların kimler olduğunu da çok iyi biliyorduk.      İşte bu düşüncenin açmazı onları özellikle bana karşı bağnaz hale getirmiş, kapıma vurulmuş taş atılmış ve evin arka taraflarında ayakları ile gürültülü sesler çıkartılarak köyden gitmemiz için bir nevi psikolojik harekât uygulanmıştır.

Köyde bütün bunların sebebi ; sol fikirli diye lanse edilen birkaç öğretmenin  oradaki gençleri ve ayrılıkçı düşünceleri içeren kitapları okuya okuya onları benimsiye benimsiye  milli ve manevi değerlerine düşman hale getirilmiş, onların etkisinde kalarak kendi kökenini yanlış yerlerde arayan   birkaç köy delikanlısı ahalinin bakış açısından kaynaklanan münferit hadiselerin hezeyanlarıydı….Fakat   bunlar olsa bile köyde gerçekten iyi dostluklar edindik,bu istisnalar bizim olumlu bakışımızı değiştirmedi…Altunlar,Doğanlar,Yıldızlar,Koyuncular,İlhanlar….  ve soy isimlerini  hatırlayamadığım bir çok değerli kardeşlerime  buradan selamlarımı yolluyorum….

Güneş balçıkla sıvanmaz derler. Nasıl olsa gerçekler elbette bilimsel açıdan ortaya çıkarılacaktı. Kürtçülüğü ideoloji haline getirip ülkemizden kopartılarak bugün bir Moğolistan, bir Bulgaristan bir Macaristan dönüşümü yaşatmak isteyenler bilsin ki temsil ettikleri zihniyetleri; asla bugün Kürtçe konuşan Kürt halkının tamamının gönüllerine tercüman olmaktan uzaktır. Bunların söylemlerine bakıldığında Kürtleri kendi ateist inançlarına alet eden, laik kapitalist, batıcı, baskıcı, inançlarından kopuk bir zümrenin Kürtler adına ahkâm kesmeye çalışarak, yaşanılan sosyal ve ekonomik sıkıntıların argümanlarını da bahane edip, süslü sözcükleri ve moda milliyetçiliğe dönüştürülen Kürtçü beyanatları ile halkın sırtından nemalanmaya çalıştıklarını hatta çoluk çocuk demeden kendi oyunlarına alet ettiklerini görmekteyiz. İngiliz emperyalizmi Osmanlıya oynadığı oyunun benzerini her zamanki güçlü yöntemleriyle uygulamakta ve keyifle izlemektedir. Ana Britannica Ansiklopedisinde 1911 yılına kadar Kürtlerden Türk soylu/Turanî diye bahsedilirken daha sonraki baskılarında Kürtler birden irani yapılmıştır.

İngiltere ve Rusya’nın çabaları sonucu Kürtçülük akımı salgın haline gelmiş  Lord Curzon Kürtleri ve Türkleri birbirinden ayırmanın zorluğuna işaret ederek İngiliz ve Fransız desteğinin bu işi halledeceğini belirtmiştir.Ve bugün  İngilizler,İsrailliler,ABD Rus İşbirliğinin ve Batı Avrupa’nın ortak    amacı Türkiye Irak arasında tampon bölge oluşturmak ve yaşatmaktır.(yakında orasını resmi olarak da    tanıyacaklar) Tabi bu durum ne zamana kadar petrolün kuyusu boşalıncaya kadar…..İşte Ülkemizde çıkartılmak istenen anarşi ve kaosun temelinde dış güçlerin   Kürtçülük akımını  desteklemeleri ve menfaatleri yatmaktadır. (devam decek)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.