Konya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2478.7
  • BIST
    9530.47
  • BTC
    61561.8$

Esirlere Muamele ve Avrupalılar (3)

22 Nisan 2021, Perşembe 09:29

Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak, manevi râbı­tala­rını kesmek, dini metânetlerini zaafa uğratmak gerekir. Bunun da en kısa yolu, an'anat-ı milliye ve mâneviyelerine  (Millî ve mânevî anlayışlarına) uyma­yan harici fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır. Türkler harici yardımı red­de­derler. Haysi­yet hisleri buna manidir. Fakat onlara sezdir­meden bunu yap­mak şarttır. Mâneviyatları sarsıldığı gün Türkleri, kendilerin­den şeklen çok kuvvetli, kalabalık ve zâhi­ren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kuvvetleri sarsı­lacak ve maddi üs­tünlükle onları yıkmak mümkün ola­caktır.

Osmanlı devletini dünya siyasi hayatından tasfiye için, on­lara bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribatı tamam­lamak gerekir.”(1)

İngiltere’nin meşhur başbakanı Winston Churchill; “Tür­kiye’yi bir ağaca benzeteceksiniz, kurumaya yüz tutarsa sulaya­cak, fazla dal budak salmaya başlarsa budayacaksınız!” de­miş.(2) Gerçek­ten Avrupa devamlı bu politikayı uygulamıştır.

 Rusların sıcak denizlere inme, ticaretini genişletme ve Av­rupa’yla tepişme ha­yali tarihin hiçbir döneminde eksik olma­mıştır. Avrupalılar da bunu devamlı kullanmışlar, “Osmanlıyı al, sıcak denizlere in” diye göz kırpmışlar, Osmanlı Rus savaşı çıkıp son zamanlarda durum Osmanlı Aleyhine gelişince de gelip Osmanlıya yardım etmişlerdir. Bütün Osmanlı-Rus savaş­larının temelinde bu mü­nafık zihniyet vardır. Böylece Osman­lıyı, bölünüp, parçalanıp yutulacak kıvama getirmek. Bu asırlar sürmüş, çünkü Osmanlı öyle küçük ve kolay lokma değildir.

Bir taraftan Ruslara göz kırpıyorlar, bir taraftan Osmanlıya yardım eder gözüküyorlar, bir taraftan da Osmanlıyı savaşı fi­nanse edebilmesi için, fahiş oranlarla faizle para verip Osmanlı maliyesini iflâs ettiriyorlar. Yani her yönden kârlılar.(3) Kırım Savaşı ve bazı savaşlarda Batılıların bize yardımı bu sebepten­dir. Bu Savaş neticesinde İngiltere bir kandırmaca ile Kıbrıs’ı elimizden almıştır.(4)  Böylece kurnaz Batılı hem ezeli ve ebedi düşmanı Osmanlıdan kurtulmuş olacaklar, hem de Ortadoks oldukları ve siyasi, iktisadi ve rejim yönünden sevmedikleri, rakipleri olan Rusları frenlemiş olacaklardır. 

Bu plan ve tavsiyeler asırlarca uygulanmıştır. Avrupalı ta­rih boyunca kendi aralarında birçok hususta ihtilaflı oldular, savaşlar yaptılar ama, Osmanlıyı bertaraf etme, haritadan silme, neslini tüketme hususunda her zaman birlik içinde olmuşlar ve  hâlâ olmaktadırlar. Savaş yoluyla bunun en son denemesini Çanakkale ve İstiklâl savaşında yaptılar ama yine olmadı ve olmayacak da inşallah. Çünkü bu devletin temeli, takva ile atıl­mış ve Devlet-i Ebed Müddet, yani kıyamete kadar devam ede­cek devlet diye atılmış ve inşallah öyle olacaktır.

Bu gayelerini tahakkuk ettirmek için Ruslarla sık sık yapı­lan savaşlar yeterli olmamış, bu sefer Balkan Devletlerini kıyam ettirip, Balkan Savaşlarını icra etmişlerdir. Bu savaşlarda Os­manlı tarihinin en dramatik olayları cereyan etmiş, bazı yerlerde toplu olarak o kadar çok Mehmetçik şehit edilmiş ki, bunların kemiklerini İngiltere’nin Bristol limanına götürüp gübre yapıl­mak üzere satılmıştır.(5) Rodop Dağlarında aç, susuz, mermisiz, dermansız kalan Mehmetçikleri daha ölmeden etlerini domuzlar, sırtlanlar parçalamış, gözlerini de kargalar oymuştur.(6)

 Bu mede­niyet havarileri esir ettikleri askerlerimizin bazılarını da Meriç nehrinin çevirdiği küçük bir adaya aç olarak bırakmışlar, adada ne kadar ağaç varsa hepsinin kabuklarını yedikleri için hepsi kurumuş, Avrupalı gazeteciler resimlerini çekmiş, gaze­telerine göndermişlerdir. O günleri yaşayan, o terör ve tedhişi gören, o tarihin şahit olmadığı canavarlıklara şahit olan ve hatı­ralarını yazan Zağra Müftüsü Hüseyin Râci Efendi şöyle diyor: “…öyle alçaklıklar, öyle zulüm ve katliamlar, en yakın akraba­larının önünde genç kızlara ve gelinlere öyle tecavüzler oldu ki, fırsatını bulan ebeveynler, kendi evlatlarının böyle bir akıbete duçar olmaması için kendi elleriyle çocuklarını nehirlere attı­lar... Bükülmük köyünde 102 kişi bir samanlığa, 110 kişi de köyün camisine doldurulup, gazyağı dökülerek ateşe verildi. Samanlıktakilerin bir kısmı kapıyı kırıp dışarı fırlamışlar ise de, üzerlerine ateş edip tekrar içeri tıktılar.

Zavallılar feryat ve figanlar içinde, birbirlerine sarılıp he­lalaştılar ve cayır cayır yandılar. Bu sırada Bulgar mel'unları ise gayda çalarak hora oynuyor ve "Kebap pişiriyo­ruz..." diye gülüyorlardı!.."

 

Dipnotlar:

1- Tarih Konuşuyor Dergisi, c.1, s.1; Ahmet Uçar, Tarih ve Dü¬şünce Dergisi, Aralık-Ocak-Şubat 2005, s. 19.  

2- İlhan Bardakçı, “Tarihten Bugüne”Türk Edebi. Vak.Yay. İst. 2004,s.113.

3- Osmanlıda ilk borçlanma sebebi Kırım harbidir, İskender Pala, “Tavan Arası”, Kapı Yay. İst. 2008, s. 161.

4- Cengiz Özakıncı, a. g. e. s. 304.

5- Zafer Dergisi, 147, s. 18; Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 7, s. 296.

6- Aram Andonyan (Mahmut Muhtar Paşa), “Rumeli’yi Neden Kaybettik?”, Örgün Yay. İst. 2007, s. 450.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.