Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.72
  • ALTIN
    2526.9
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    60567.89$

Emevîler Döneminde İlim Seferberliği ve Tercümelerin Baş­laması (1)

17 Haziran 2020, Çarşamba 08:49

Allah ve Rasûlü’nün ilim seferberliği başlatmaları, sahâbeyi kirâmın da kayıtsız-şartsız itaatları netîcesi, çok kısa zamanda Müs­lümanlar arasında bilim geleneği oluşmuş ve ilim seferberliği baş­lamıştır. Bunun sebepleri şöyle sıralanabilir:

1-Allah tarafından gönderilen Kur’ân âyetleri, birçok sahâbe tara­fından hâfızalara alınıp ezberlenmiş, aynı zamanda 40’a yakın vahiy kâtipleri tara­fından o gün için bulunabilen çeşitli yazı malzemeleri üzerine yazılıp kayda geçirilmiştir.

2-Hadisler de aynı şekilde Peygamberimizin hayatı döneminde ezber­lenmeye ve yazılmaya başlanmıştır. Böylece bu rivâyet zincir­leri sâyesinde târihte ilk “dipnot” geleneği, söz ve fikirlerin senet­leri, vesîkaları, kaynakları oluşturulmuştur.

3-Âyetler ve hadislerde geçen dinî ve târihî olayların değerlendi­rilmesi ve araştırılması netîcesi, Târih (Siyer, Megâzi) bilimi ortaya çıkmış İbni İshak (ö. 768), İbni Hişâm (ö. 833), Vâkıdî (ö. 823), İbni Sa’d (ö. 845) Taberî (ö. 923) gibi târihçiler eserlerini vermişlerdir.

4-Kısa zamanda büyük fetihler yapılmış, yeni beldeler ve bölge­ler alın­mış, çok çeşitli inanç, fikir ve siyâsî görüşü olan insanlarla muhatap olun­muş, onların sorularına cevap vermek, müşküllerini halletmek için Fıkıh ilmi gelişmiş ve fıkhî mezhebler ortaya çıkmış­tır.

5-Bu kadar farklılıklar içinde ilmî, siyâsî, idârî ve iktisâdî ihtilaf­lar zuhur etmiş bunların halli için yapılan çalışmalar netîcesi, siyâset, felsefe ve kelâm ilmi gelişmiştir.

6-Tercümeler, fikir akımları, mezheblerin zuhûru, filozofların gayretleri ile ilimlerde branşlaşma, her konuda ihtisaslaşma dönemi başlamış. Özel­likle Müslümanlar astronomi, tıp, fizik, kimya gibi ilim dallarında temâyüz etmeye (öne geçmeye) başlamışlar. Kısacası Müslümanlar arasında “Bilim Geleneği” oluş­muş ve “İslâm Mede­niyetinin” temel taşları konmuştur.

Bu fikrî ve fiilî seferberliği sahâbeler başlatmış, Emevî idârecileri teşvik ve destek vermiş, halk da bigâne kal­mamış, hızlı bir tempo ile bu ilmî coşkunluğa iştirak et­miştir. Başta Emevî veliahtı Hâlid b. Yezid olmak üzere, halîfeler; antik medeniyetlerin eserle­rinin ter­cüme edilmesini emir ve tavsiye etmişler, mâlî bakımdan da des­teklemişlerdir. Halîfelerin teşebbüsü ile başlayan bu tercüme ve ted­vir işi, Abbâsî Halîfeleri Hârun Reşid (763-809) ve Me’mun (813-833) dönemlerinde zirveye ulaşmış, onlar zamanında dünyâda ilk ciddi ilim kuruluşu, ilk kurumsal üni­versite kabul edilen “Beytü’l-Hikme’nin-Bilgi evinin” temeli atıl­mıştır.

Arapça’da, İlm el-Hey’e veya İlm el-Felek denen astronomi ilmi­nin temel taşları konmaya başlanmıştır. İslâm öncesi Arap şiirinde 300 den fazla yıldızın ismi geçer. Milâdi 7. Yüzyılda Hâlid b. Yezid, içinde astronomik ögelerinde bulunduğu, Filozof Ptoleme’nin “Kitab es-Semere” kitâbını Arapçaya çevirtmiş ve bu tercümeler devam etmiştir. Fakat o dönem Müslümanları, Yunanlıların zıddına evrenin dura­ğan değil, döneğen olduğunu yâni dünyâ ve evrendeki varlıkla­rın döndü­ğünü fark etmişlerdir.

Emevî devletinin ilk halîfeleri, Yunan antik eserlerinin tercüme edilmesi işini en üst düzeyde ele almışlardır. Muaviye ve diğer hali­feler, İbni Asâl ve Ebû el-Hakem gibi Yahûdi ve Hristiyan doktorlar kullanmış ve bu doktorlara antik eserleri tercüme ettirip onlardan faydalanmışlar­dır.(1) Bilâhare Emevî halîfesi Mer­van b. Hakem’in Yahûdi asıllı doktoru Maserceveyh, yine halîfelerin emriyle Yunan­cadan birçok kitaplar tercüme etmiştir.(2)

İlim ve ilim adamı husûsun­daki hoşgö­rüye bakın ki; İslâm Halîfeleri özel doktorlarını Yahûdi­lerden ve Hristiyanlardan seçmekte bir beis görmezlerken,(3) bunlardan asır­lar sonra 1241 yılında bile, Avrupa’da Yahûdi ve Müslüman dok­torlara tedâvi olanlar aforoz edilmiş ve çok ağır ce­zalara çarptırıl­mışlardır.

11. Asırda Bağdat’ı ziyâret eden Yahûdi seyyah Benjamin, şe­hirde 40 bin Yahûdi’nin yaşadığını ve Dicle Nehrinin iki yakasında 28 âdet Sinagog gördüğünü yazmıştır.(4)

Emevîler başka hususlarda son derece ırkçı davransalar da, ilim ve ibâdet husûsunda dil, din, mezheb ve meşreb farkı gözetmemiş­ler, son derece toleranslı davranmışlardır. Şam’daki Emevî Câmii ile ilgili uygulama buna en güzel örnektir.

 

Dipnotlar:

1- Fuat Sezgin, “İslâm’da Bilim ve Teknik”, Çev. Abdurrahman Aliy, Yayına Hazırla­yan: Hayri Kaplan-Abdurrahman Aliy, Türkiye Bilimler Akademisi ve T.C. Kültür ve Turizm Bak. Ortak Yay. Ank. 2007, c. 1, s. 3.

2- Adnan Demircan. “Derin Târih Dergisi, sayı 71, s. 96.

3- Fuat Sezgin, a. g. e. c. 1, s. 97.

4- “Ortaçağda İki Yahûdi Seyyahın Avrupa Asya Afrika gözlemleri”, M. S. 1165-1173, Türkçesi: Nuh Arslantaş, Kaknüs Yay. İst. 2001, s. 66-70.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.