Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.88
  • ALTIN
    2429.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66322.73$

DOĞAL AFETLER VE KONYA

18 Ağustos 2021, Çarşamba 09:08

Ani su baskınları ve sel felaketleri oluyor artan bir şekilde ülkemizde.

Karadeniz Bölgesi’nde art arda meydana gelen su baskınları nedeniyle tarifi imkansız acılar yaşadı insanlar.

Trakya Bölgesi yakın geçmişteki su baskınlarından çok büyük maddi/manevi zararlar gördü.

Ege’de, Güney’de beklenmeyen şiddetli yağışlara bağlı, bağımsız su baskınları ve sel felaketleri oluyor beklenmedik zamanlarda.

Ülkemizin her bölgesi, her şehri ani su baskınları ve sel felaketi ile karşılaşabilir.

Doğanın vicdan ve merhameti yok anlayacağınız . Hiç kimseye ve hiçbir şehre torpilde yapmıyor doğa.

Şiddetli bir yağmurda şehir merkezlerinde bulunan kanalizasyonlar taşıyor. Rögar kapaklarından metrelerce yükseklikte su yükseliyor. Caddeler, sokaklar bir anda su ile dolup taşıyor. Şehirlerin gerçeği haline gelen altgeçitlerde insan boyu su yükseliyor. Araçlar, insanlar su içinde sürüklenirken konutları ve iş yerlerini su basıyor. Buna bağlı olarak telafisi imkansız can ve mal kayıpları oluyor.   

Yağan her şiddetli yağmurdan sonra kırsalda da dereler taşıyor. Su taşıyıcılığı yapan doğal yataklar hiçbir anlam ifade etmiyor. Metrelerce yükselen azgın sular canlı/cansız ne varsa önüne alarak yokluğa götürüp gömüyor.

Ülkemizdeki hiç  bir şehrin, hiç bir yaşam alanının su baskınları ve sel felaketiyle karşılaşmayacağıyla ilgili bir garanti yok. Her yer ama az ama çok bu riske açık. Ancak zamanında alınan önlemlerle doğa kaynaklı felaketler tam olarak sıfırlanmasa da zarar ve zayiat kısmen önlenebiliyor. Bunun için en başta altyapı çalışmaları, imar, kanalizasyon ve daha başka ne gerekiyorsa zaman kaybetmeden iyileştirilmeli. Yeni kurallar ve şartlarda belirlenmeli. Öte yandan  şehirlerin içinde ve dışında bulunan eskinin dere ve su kanalları iyileştirilerek korunmalı. Ani su baskınları ve sele karşı tahliye amaçlı yeni dere ve su kanalları da açılmalı. Başka türlü nasıl mücadele edilebilir su kaynaklı doğal afetlerle?  

Başka bölgelerde ve başka şehirlerde yaşanan acılar şüphesiz ki ortak acımız.  Lakin bu şehre de illaki bakmak gerekiyor, Konya muhtemel bir doğal afete hazır mı, diye?

SORULAR, SORULAR..

Son durum ve şartlara göre güncellenen bir Afet Eylem Planımız var mı?

Felaketin ülkemizin şehirlerine ıslık çalarak geldiği şu günlerde muhtemel ani su baskınları ve sel felaketlerine karşı  defi bela kabilinden de olsa alınan bir önlem var mı?

Kanalizasyon sistemlerinin kapasitesi iyileştirildi mi, iyileştirilecek mi?

Doğal dere yatakları elden geçirilerek  ani su başkanlarına karşı su taşıma görevi yapabilecek  duruma geldi mi?

Yıllardan birinde ( 1970 yılının ilk ayları) Hotamış, İsmil, Sakyatan, Yarma ve civarı taşkın kaynaklı su baskınına maruz kalmıştı. Bugünkü Tatlıcak Mahallesi de sular altındaydı..  Ereğli’ye giden yolun her iki tarafı İsmil’e kadar büyük bir göl haline gelmişti. Suda yaşam alanı oluşturan balıklar kuzu büyüklüğünde olup, daha çok sazandı. Devlet suyun basmadığı korunaklı alanlarda da prefabrik konutlar yaparak vatandaşını koruma altına almıştı.

Sonraki yıllarda da şiddetli yağışların neden olduğu su baskınları ve sel felaketleri yaşandı farklı yerleşim alanlarında.  

O var mı, bu var mı, yapıldı mı biz bilmiyoruz.

Bildiklerimizi yazalım en iyisi.

Ani su baskınlarına karşı Osmanlı’nın son döneminde tahliye amaçlı açılan su kanalları vardı. Bu kanallar suyu bir yerden bir yere taşıma görevi yaparken aynı zamanda  su baskınları ve sellere karşıda kullanılıyordu. Konya’nın her bölgesinde görülebiliyordu bu kanallar. Onlarca kilometre uzunluğa sahip kanallar en az 15 metre genişliğindeydi. Şimdi yok bu kanallar. Bir çok yerde üstü kapatılarak ya yol yapıldı ya da başka amaçlar için kullanıldı.

1930 yılından sonra da belediyeler tarafından açılan ve halkın  “çay” adını verdiği 2-3 metre genişliğinde toprak kanallar vardı. Şehrin her mahallesi toprak kanaldı. Taşkın tehdidi karşısında Altınapa Barajı’nın savakları açılır  ve kabaran baraj suları Meram Çayı aracılığıyla tahliye edilirdi. Ayrıca bağlar ve bahçeler de sulanırdı aynı yöntemle. 30 yıl kadar önce bu kanalların kapatılma süreci başlatıldı. Toprak, inşaat atığı ve benzeri malzemelerle içi doldurulan kanalların üstüne de beton döküldü. Sonra da ya yol yapıldı ya da başka amaçlar için kullanıldı.  

Selçuklu Bölgesi’nde 500 Evlerin alt kısımlarında ve  Meram Tıp Fakültesi’nden önünden Aksaray Yolu’nda bulunan Zivecik  Mahallesi’ne kadar uzanan 15 metre genişliğinde tarihi  kanal vardı. Söz konusu kanal ani yağışlar, taşkın ve seller karşısında tahliye amaçlı kullanılıyordu. Sulama amaçlıda kullanılırdı söz konusu kanal. Bölge insanlarının “İncik Çayı” adını verdiği ve bir asrı aşkın önce açılan bu kanalın üstü de yer yer kapatılarak amacından uzaklaştırıldı.

Ani su baskınları ve sel felaketlerine karşı suyun tahliyesi amacıyla açılan kanallar vardı her ilçemiz, köy ve mahallemizde. Bugünkü Selçuklu bölgesinde olduğu gibi, Meram bölgesinde, Karatay bölgesinde tarihin bir zamanında açılan küçük/büyük kanallar vardı.

Şimdi yoklar.

Muhtemel su taşkınları ve sele karşı nasıl korunacak Konya coğrafyası?

Yazıyı kapatırken son soru..

Bu şehirde muhtemel ani su ve sel baskınlarına karşı alınan önlem var mı?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.