Sevgili dostlar yazın en sıcak günlerinin yaşanacağı bugünlerde ülkemiz bu haftadan itibaren ‘çöl’ sıcaklarının etkisine giriyor. Yeni bir söylem, daha doğrusu eskimiş ama yeninde dillendirilen bir söylem şimdi tekrar dillerde bu çöl sıcaklarıyla ilgili; ‘Eyyam-ı bahur’.

Nedir bu eyyam-ı bahur; Klimanın sonuna kadar açıldığı arabanın içerisinden çıkıldığında, insanın yüzüne sanki sıcak üfleyen fan vurur ve bir anda etraf bulanıklaşır. İşte bu eyyam-ı bahur sıcakları olarak adlandırılıyormuş.

Geçtiğimiz haftada dahil olmak üzere ülkemin bir çok yerinde aniden bastıran yağmur ve dolu yüzünden sel felaketleri yaşanırken bu hafta ise artık ölümcül sıcaklarla karşı karşıyız. Uzmanlar uyarıyorlar sıcak havalarda özellikle öğle saatlerinde dışarı çıkılmaması konusunda.

Mevsimlerin dengesi o kadar bozuldu ki, Temmuz ayı ciddi sıcaklarla boğuştuğumuz bir aydı fakat aynı zaman doğal afetlerle de sınandığımız bir ay olarak akıllarda kaldı. Dolu, fırtına, sel o kadar büyük afetler yaşadık ki, işte ‘Küresel Isınma’nın ne denli zararlı olduğu şimdi çok daha net bir şekilde anlaşılmaya başlandı.

Doğal dengeyi korumamız gerekiyor, modernleşme adına maalesef şehirlerimiz taşlaşıyor, bu sadece Konya veya Türkiye’nin problemi değil, maalesef tüm dünyada doğaya olan saygı her geçen gün azalıyor. Ağaçlar yok ediliyor, içilebilir su kaynakları her geçen gün daha da azalıyor. Duyarsızlaşma her geçen gün daha da artıyor, açlıkla boğuşan ülkelerin sayısı her geçen gün artarken, israfın ve obeziteyle mücadelenin yine aynı oranda artması vicdanımıza olan dokunuşun giderek azaldığını gösteriyor.

Ormanlar yok ediliyor, bazen bilinçli çoğu zaman bilinçsiz dünyamızın akciğerlerini bitiriyoruz. Çıkan orman yangınlarıyla hem ülkemizin hem de diğer bütün dünya ülkelerinin başı ciddi dertte. İnsanın aklına tek bir şey geliyor, yok etmeye başladığımız doğa bizden intikam alıyor.