Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.84
  • ALTIN
    2512.6
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64261.49$

Dingin ya da Dingil Kafa Sorunu Üzerine (2)

25 Eylül 2020, Cuma 09:40

Felsefenin alt disiplinleri olan varlık, nedir? Bilgi nedir? Değer nedir? Sorularına cevap bulmak için kafa yormadan, emek harcamadan, zaman ayırmadan yapılmaya çalışılan sorun çözmelerinden olumlu sonuç almak şöyle dursun, buna teşebbüs edenlerin kendileri sorun olurlar. Kuramsız bir pratik, sağlıklı bir biçimde gerçekleşmez. Ontolojik (varlıkbilim), epistemolojik (bilgibilim) ve aksiyolojik (değerbilim) alanlara ve sadece el yordamıyla ve üstünkörü bakışla, ciddi ve kalıcı pratik çözümler üretemez. Üretmiş olsalar bile sebep sonuç arasındaki kozal bağı görememekten dolayı ardından daha çetin sorunlar üretilir. Dirençsiz akım kısa yolu tercih eder ama o da tez elde şase yapar. “Yanmadan pişme”nin, “iflahı sökülmeden yükselme”nin, “bedenen ezilmeden ruhen dinginleşme”nin bir yolu yoktur. Kafayı onarmadan toplumsal sistemin onarılması oldukça güçtür. Dikkat ve enerjinin önce kendi zihni ve kalbi yetilere değil de başkalarının yapıp etmelerine yoğunlaştırıldığında aydınlanma şansı yitirilir. 

Cevabı Bulunması Gereken Soru

Şu sorunun cevabının bulunması gerekir: Tek insan’ın hakikat denilen cevherin bilgisinin tümünü ihata etmesi, tekeline alması mümkün müdür?

1.İnneist ve rasyonalist (mutlak doğruluğun ölçütünü bulmuş olma iddiasında olan” bu düşünürler için hakikat kendi düşünce sistemleridir.

2.Deneyci düşünürler için olgu’dan başka idealize edilecek bir hakikat yoktur, yegane gerçeklik; kendisinden gelinip, ona gidilen ’doğal’lıktır.  

3.Sensualist (duyumcu) düşünürler de, hakikatin kendi duyumlarından başka bir şey olmadığı kanısındadırlar. 

4.Occultist (gaybi) ler de hakikatin bildik bilimsel yollarla değil de ancak seçkin bazı kişilerin kendilerine has gizli ve esrarlı yöntemle elde edebilecekleri bilgi olduğuna inanırlar.  

5.Bazı dindarlar için hakikat denilen şey; rablerinin gösterdiği iyiliği işlemek ve bilgelik yolunda yürümelerinin gelecekteki ödülüdür.

6.Bazı kişiler için, bu ve benzeri sorular insanın kafa konforunu bozar, topluma uyumlu kişileri sorunlu ve uyumsuz tipler haline getir. Düşünsel zihne sahip olmak onlara göre, yaşanan bir felaket gibi anormalliğin, hatta deliliğin nedenleri arasındadır. Öğrenilmesi gereken bilgi, inanç ve kanaatleri öğrenmeden (ilmel yakin), irdelemeden (aynel yakin) ve özümsemeden (hakkâl yakin) kabul eden bireylerden oluşan topluluğu normal, kendisinin, çevresinin, insan, toplum ve canlı cansız yaratıkların farkında onlarla uyum içinde yaşamak isteyen bireyler de anormal sayılırsa normalliği anormallik, anormalliği de normallik olarak kabul edilecek demektir. Spaure aude (düşünmekten değil, düşünmemekten kork!

Sorun çözmenin metafizik arka planına sahip olmadığımız için mumu yakamıyor ve karanlığa küfretmekle yıllarımızı, hatta ömrümüzü tüketiyoruz. Maddeci ya da maneviyatçı bir metafiziğimiz olup, sorun çözme yetimizi çalıştırıp beynimizi işlevsel hale getirmiş olsaydık sorun çözmek artık sorun olmazdı.

Bir veli felsefeci olduğumu öğrenince “Hocam bizim çocuk felsefe bölümüne kayıt yaptıracak, öğretmenlerinden biri “kayıt yaptırma, yeniden dene, felsefede atama olmuyor”, demiş. Çocuk ikileme düştü, ne dersiniz.

1.Felsefe öğretimi almış bir kişi iş aramaz, iş onu zaten bulur. Sayın öğretmen ya bunun bilincinde değil ya da felsefenin insanı ne denli zihinsel donanıma ulaştıracağının farkında değil. 

2.Felsefeyle iştigal, zihni fakültelerini işlevsel kılanların nezdinde mesleklerin alası ve en itibarlısıdır. Zihninde ancak bir fakülte açan (mesleğinden başka alanın farkında olmayan) kişilerin felsefeyi değerlendirmeleri zaten beyhudedir. 

3.İnsan ekmek bulmak için felsefe öğrenmez, felsefe öğrenmek için yemek yer.

4.”Felsefe nedir, karın doyurur mu”, diyorlar. Salt karın doyurmak hayvanlarla ortak olan niteliğimizdir. Zihinsel evrene zıplama yapamayan salt fizik evrene mahkum olan hayvanların evreninde kalmak insan için oldukça aşağılayıcı bir durumdur. Salt karın doyurmak isteyenler kendilerini aşağılamış olduklarının farkında olmalıdırlar. Çöp bidonları da bunun için yeterlidir. Çöp bidonlarında karnını doyuran insanlar varsa, bunun ayıbı Tanrı’nın her türlü nimetine ulaşabilen bizlere ait olmalıdır. Felsefe öğrenenlerin karın doyurma kaygısı olmaz, ekmek, nimet zaten her an onların yanındadır. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.