Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2488.0
  • BIST
    9468.26
  • BTC
    64915.07$

DEPREMLE YAŞAMAYI ÖĞRENMELİYİZ (2)

05 Şubat 2020, Çarşamba 09:18

Biz depremle düşünmeye, depremle yaşamaya alışmak zorundayız. Her mimari tasarım her yapılan ev her kurulan baraj vs. insanın ihtiyaç duyduğu her yaşam malzemesinde biz depremi içimizde ruhumuzda özümüzde hissetmek ve onunla bağdaştırarak alışkanlık edinmek mecburiyetindeyiz.

Deprem bize yeni bir ruh ve kimlik aşılamalıdır. Sadece mühendislerin veya devletin konusu değil bizim yaşadığımız yerin bir sorun ve durumu olarak görülmeli ve muhitimizi ona göre dizayn etmeliyiz.

Mademki deprem bize büyük acılar yüklüyor insanımızı kaybediyor en yakınımızı kaybediyor ve üzülüyoruz öyleyse insan olmanın gereği de ruhları imar ve irşat ederek ona hassasiyet yüklemenin de bir zaruret olduğu inanç ve iman noktasında bilinmelidir.

Evet insan olarak toplum olarak herhangi bir felaket anında yardımlaşma dayanışma ve kardeşliğin bütün örneklerini hassasiyetle yerine getiriyoruz asıl yerine getirmemiz gereken de insanın barınma ihtiyacı olan yerleşkelerin yapılırken insan hayatının önemsenmesi değerli ve kutlu olduğu insancından hareketle önce ruhları imar ve iman boyasıyla süslemek zinetlendirmek ve kıymetlendirmek olması gerektiğini bilelim.

Bu acıları sabır şerbetinde içerken zihinlerimizi de tamir ve tadilat ile uğraştırmalı felaket gelmeden tedbirler zincirini kul olarak yapmamız gerekenler cihetinden düşünüp üstümüze vazife olanları ihmal etmemeliyiz.

İnsani ve ruhi bir olgunluk hayırla yad edilen üretkenlikler ve insan için yapılması gereken hassasiyet ve vazifeyi içimize sindirerek döşemek ve depremi düşüncemizde olgunlaştırıp onunla yaşamamız gerektiğini şuurla pekiştirmek gelecekte yaşanabilecek büyük felaketlere karşı tedbirleri en ücra köşelere varıncaya kadar alabilmek toplumsal ivmenin üst düzey olgunluk nişanesidir.

Dün her şeyi olan bugün hiçbir şeyi kalmayan bizlerde olabiliriz. Anın bize getireceğini ölümün ne zaman geleceğini bilemeyiz. Lakin sorumlu davranabiliriz. Tedbirleri ilmi çerçevede devletin öncü kurumları eşliğinde en ufak bir ayrıntıyı atlamadan alma gayretine girmek demek hem kendimize hem diğer insanımıza gereken önem ve değeri vermek demektir.

İnsan bir sokak ateşinin başında yalnızlığa karanlığa sığınmamalı. Elbet hepimiz hepimize kucak açacağız. Lakin yukarıda belirttiğim gibi önce tedbir alacağız ve tevekkülle takdir Allah’ın diyebilmeliyiz.

Biz esas deprem öncesi insani ve hayati gereklileri ihmal etmemeliyiz. Hacettepe Üniversitesi hocalarından Profesör Erçin Kasapoğlu, “deprem sonrası çalışmalarda belli bir düzeye ulaştık, iyiyiz; ama deprem öncesi çalışmalarda çok başarısız durumdayız. Tıpkı koruyucu hekimlik gibi, depremin zararlarını minimize edici, en düşük seviyeye düşürücü hazırlıkları yapmak zorundayız” demektedir.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. Biz içimizi de ruhumuzu da Kandilli rasathanesi gibi uyanık ve tedbirli tutmazsak bizi bekleyen felaketlere karşı duyarlı bir hal ve kişilik geliştirmezsek yani deprem öncesi kendimize ders çıkarmazsak maalesef savaştan çıkmış gibi enerjimizi tüketir ve toplumsal sorumluluğumuzu yitirmiş oluruz. Bu sorumluluk hem yönetime yüklenendir hem de vatandaş olarak bizlere ait olan ve diğer ilgili kurumlarında eş güdümlü işbirliği halinde olması gereken üst düzey görevlerindendir.

Birde böyle anlarda felaket tellallarının ortalıkta dolaşıp mide bulandırdıklarına şahit oluyoruz. Toplumsal kardeşlik bazında Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza demeden bir ve bütün olduğumuzu her fırsatta ortaya koyan bizler bu coğrafyamızın kardeşliğini teyit ettiğimiz halde ki; ümmet bazında da bunu ispatladığımız tescil edilmişken bundan rahatsız olup adice kusmuklarını etrafa saçanlara da bakın aynaya bakında ruhunuzun insan olup olmadığını bir seyredin diyoruz ama göremiyoruz bir türlü onların insanlıklarını. Çünkü lağım farelerinden farksız olan bu güruhun içerisinde barındırdıkları pisliklerini hiçbir deterjan markası temizleyemez.

Zihnen ve bedenen ve ruhen her halimiz ve kalıbımızla ayakta kalmanın tek yolu ben değil biz mayasında ve kardeşlik ümmetlik, şuurundadır.

 Rabbim bizleri ve ümmeti ve tüm insanlığı felaketlerden korusun

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.