Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.99
  • ALTIN
    2424.2
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64440.54$

Denizcilik Gemicilik ve Müslümanlar

08 Ekim 2021, Cuma 09:14

İslâm Medeniyetinin Emevîler dönemindeki atılımlarından daha önce bahsetmiştik. Bu dönemde; yâni M. 688 yılına gelindiğinde, Kıbrıs, Rodos, Girit, Sardunya, İspanya, Sicilya ve güney İtalya kı­yıları gibi birçok yer ya fethedilmiş, ya da Müslümanların etki ve tesiri altına girmiştir. 711 yılında İspanya fethedilmiş ve 1492 yılına kadar Müslümanların elinde kalmış, Endülüs Medeniyeti tarafından ihyâ edilmiştir.(1)

Ünlü Müslüman âlim Birûnî, Kolomb’tan 500 yıl önce eserinde Ame­rika’dan ve Japonya’dan bahsetmiştir. Ünlü coğrafyacımız Pîrî Reis de Amerika kıtasının, Os­manlı adına resmen keşfini 1465 de, yâni Kolomb’tan 27 yıl önce “Antilya” ismiyle tescil edildiğini bil­diriyor. Kristof Kolomb’a yol gösteren, Onu Ame­rika’ya götüren “Rodrigo” takma adlı kurt bir denizcidir. Bu zat da Ünlü âmiralimiz Kemal Reis’in açık deniz kaptanların­dan, Amerika hattı uzmanı bir Osmanlı deniz subayından başkası değildir. Pîrî Reis ise Kemal Rei­sin yeğenidir. Kolomb keşfinin maddî ve mânevi mükâfatını tek ba­şına almak, bu şerefe başkalarını ortak etmemek için elinden ge­leni yapmış  kendi­sineyardımcı olan Müslümanlardan açık açık bahset­memiştir. Fakat 1928 yılında bulunup yayımlanan hatıraları­nın bâzı bölümlerinde, bu gerçeği itiraftan da kendini alamamış­tır. Yakın târihte çevrilen “Kolomb” filminde de bu husus, yâni Ame­rika’nın, Müslüman de­nizcilerin rehberliğinde bulunduğu gösteril­mektedir.(2)

Prof. Dr. Philip K. Hitti, Arap Târihi isimli muazzam eserinde; “Usturla­bın(3) mûcidi de Müslümanlardır ve onlarla özdeşleşmiş­tir” der ve şöyle devam eder: “Çinliler manyetik iğnenin yön gös­terme özelliğini keşfetmiş­lerdir. Ama bunu denizcilikte yön bulmak için ilk kez kullananlar Müslü­manlardır.”(4)

Goethe Üniversitesi Arap İslâm Bilim Târihi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fuat Sezgin, 12 Eylül 1980 Kenan Evren ihtilalinde, inançlı olduğu için gö­revine son verilen ve Türkiye’yi terk etmek mecburiyetinde bırakılan ilim adamlarımızdan biridir. Sezgin günde 17 saatten fazla okuyan, araştıran çalışan bir ilim adamı olduğu için, Almanlar sâhip çıkmışlar, en meşhur üniversitelerinden olan Goethe Üniversitesinde görevlendirmişler, büyük yetkiler ve imkânlar tanı­mışlardır. Fakat bu ilim adamı da onları utandırmamış, Almanların tabiriyle 2 asırda yapılacak çalışmaları 60 yıllık ömrüne sığdır­mıştır. Vefatından birkaç ay önce bile 92 yaşında olmasına rağmen bu hızlı tempo ile çalışma­larına devam etmiştir.(5)

Fuat Sezgin rahmetli, İslâm Medeniyetini, Müslümanların icat ve keşiflerini, misalle­riyle, delil­leriyle, Müslüman âlimlerin eserlerin­deki modellere uy­gun yaptığı örnekleriyle bir Alman televizyonunda “Dünyanın Mûcizeleri” adlı programla anlatmaya başlayınca, Avru­palılardan birçoğu hayranlığını gizleyememiş, fakat içlerin­deki fa­natikler de; “Avrupa Medeniyetinin perestişini sarsacak” diye ölümle tehdit etmişlerdir.(6)

Prof. Dr. Fuat Sezgin Almanya’da “Haçlı Seferleri” sergisi açmış, gezenler dehşete kapılmışlar. Çünkü Avrupa’nın bilimde çok geri olduğu bir dönemde, Müslümanların kâşiflerini, keşiflerini görünce hayrete düşüp irkilmişlerdir. Sezgin’e en çok da şu soruyu sormuş­lardır: “Müslümanların o dönemde bizden çok ileride olduklarına şüphemiz kalmadı, ama nasıl oluyor da bu kadar ileri insanlar bugün bu kadar geri haldedir?”. Sezgin onlara şöyle diyor: “İslâm âlimlerinin ilerlemesi duraklamasa idi bugünkü vardığımız ilmi seviyeyi 200 sene önce yakalayabilirdik.”(7)

Dipnotlar:

1- Ahmed İsa – Osman Ali, a. g. e. s. 59.

2- İbrâhim Erdinç Şumnu, Zafer Dergisi, yıl 1988, Sayı 142, s. 24.

3- Usturlap: O zamanlar teleskop niteliğinde bir âlet idi ve yıldızların hareketlerine dayana­rak yön bulmakta kullanılıyordu.

4- Ahmed İsa – Osman Ali, a. g. e. s. 58.

5- Derin Târih Dergisi, Şubat 2016, sayı 47, s. 120.

6- Bilimler târihçisi Fuat Sezgin, Konuşan Sefer Turan, Timaş Yay. İst. 2010, s. 42.

7- Ömer Fâtih, Târih ve Düşünce Dergisi, Mayıs 2004, sayı 49, s. 70.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.