Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.49
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2433.1
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64649.54$

DEĞİŞİMİN TEMELLERİ (2)

04 Ocak 2021, Pazartesi 09:12

Atalarının tarihini dokunulmaz yapmak değişime kapı aralamayı reddetmek demektir. Onu hamaset kalıpları içinde böbürlenerek övünerek sunmak, geçmişin hata ve yanlışlarını kusurlarını görmemek hatta örtbas etmekten başka da bir şey değildir. Onlar eleştirilemez tabu haline gelmiş ise, asla ona dokundurtmazlar, dokunulursa ucunun kendilerine de geleceğini bilirler çünkü.

Velev ki onların bir yanlışını bir eksikliğini ortaya koyarsanız bu hakaret kabul edilir. Bu meyanda kusursuz ve masumdur diye övgüye mazhar kılınıp tüm olumsuzlukları görmezden gelinir ise, işte asıl yanılgı burasıdır ki; tarihin ibretler aynası olduğu unutulur ve kıssadan hisse alınmadığından yanlışlar zinciri ayağımıza bir pranga gibi dolaşır ve bizi dertlerden beri edemez.

Beri etmediğinden de şüphe yok zaten. Bugüne kadar yapılan uygulamalar ve yanlışlarda edilen ısrara bakılırsa hiçbir şekilde tarihten ilim ve ibretler nazarıyla bakılmadığı, sadece inanılması gereken bir “izm”ler furyaı olduğu alenen görülür.

Cahiliye devrinde de biz atalarımızdan böyle gördük diyorlar ve kendilerine tebliğ edilen islamı reddediyorlardı. Değişmeyen yasaların varlığı ile gelenekselci bir ekolün dayanılmaz ön yargı kriterleri insanlık için elbet hayra alamet bir durum değildir. Bugün kapitalizmin acımasız yasalarını demokrasi kılıfı altında övenler aslında kendi menfaatlerini hukuksal yasalar adı altında garantiye alanlardır.         Kendi halkını bile faiz hadleriyle soyan bir kapitalizmin enflasyon yansıması az bile olsa bu sömürü düzeni değildir de başka nedir ya? Bugün kendi gelecekleri uğruna dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyen azılı bir güruh var karşımızda. Yaygınlaştırılan bir hastalık mikrobu ile dünyanın haracını yemek gibi şeytani bir görevi üstlenen bu zihniyet bir de kurtarıcı olarak insanlığa kendini takdim eder.

Bugün Kemalist yapı da aynı yolu( değişimden habersiz) güzergâhından sapmadan takipte kararlı olduğunu beyan ederken aslında kendini de inkârdan başka bir pay çıkarmıyordu. Lakin bunu görmezden gelen bir konsensüs oluşturduklarından ve kafalarını kuma gömmüş olmalarından dolayı, hepside sanki aynı tezgahın mümessili gibi davranıyorlar. Onlar büyük bir tarihperestlik mecrasında atalarından devraldıkları mirası dokunulmaz bir inanç ve değer yargısı olarak görür övgü ve böbürlenme sevdasıyla söz eder ve adım adım takipçiliğinden dem vurarak onu göklere eriştirmeye çalışırlar.

Şunu sormak istiyorum. Geçmişe olan bağlılık mademki bu kadar sorgulanmaksızın bir hal ve izm almış ise, neden Osmanlı karalanıp sövüp sapanlanırken yakın zamana karşı hiçbir eleştiride bulunulmaz hatta eleştiriye tahammül edilmez.

İmdi meseleyi özetleyecek olursak; İslam Allah Resulünden sonra yaşamış hiç kimseyi kusursuz günahsız olarak nitelemez. İşte bu sıfat herkese atfedilmez. Dolayısıyla insanlar hakkında hüküm verirken ya da bir hükme varırken onlarında bir insan bir beşer olduğu unutulmamalı ve yanılabileceği gözden ırak tutulmamalıdır.

Bir şeyi yargılamadan işin iç yüzü anlaşılmadan bir karara varmak belgelere doğru bir şekilde ulaşarak karar vermek önemlidir. Hata yanılgı insanlar içindir. Hatasız kul olmaz diyor Orhan Gencebay bir şarkı sözünde. Bu nedenle atalarımızın izinde bulduk diye bazılarını aşılmaz kaleler olarak görmek bir eğilim olmaktan çıkmalıdır.

Düşünce planında aklımızı gönlümüzü kalbimizi yeniden inkişaf yaptırmak ve hazırlamak için uğraşı vermek, çaba harcamak zorundayız. Geçmişten ibret almak kıssadan hisse çıkarmak yanlışa yanlış doğruya doğru diyebilmek güçlü bir şahsiyetin oluşumunun asli temelleridir. Kendimizi bu övgü hastalığından ne kadar tez zamanda kurtarırsak ileriye olan basiret ve bakışımızda o kadar netleşir.   İlahi gerçekler var iken hayatımızın idamesini bu ölçüye göre sürdürmek daha çabuk arınmamız ve kendimize gelmemiz demektir. Ne onları tamamen dışlamak ne de olduğu gibi hiçbir eleştiriye tabi tutmadan olduğu gibi alıp kabullenmek değişime ve gelişmeye aykırı hallerdendir.

Biz sadece yaşananlardan ister geçmişte ister günümüzde kendimize pay çıkarmasını bilme ilmini bilmeliyiz. Geçmiş ya da günümüzden gerektiği gibi yararlanmayı, olumlu olumsuz olan yanlarından ibret alıp ders çıkarmayı, Allahın kanunlarını göz önüne almayı ve ayna tutmayı bir bütün olarak ele almayı asla unutmadan işimizi yürütmeliyiz. Yani tevhidi olan ne tevhidi olmayan ne? Bunu ayırt edecek bir zihni tekâmülü yakalamalıyız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.