Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2436.2
  • BIST
    9810.96
  • BTC
    63646.88$

Danesi Dolmadan Kuruyan Başakların Mücadelesi

03 Haziran 2021, Perşembe 11:54

‘Sözü olan geleceğe katkı yapar’ düsturuyla tarımı konuşmaya, yazmaya çalışıyoruz. Bildiğimiz tarımı; geçmişi, bugünü ve geleceğini ile ele alarak sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışmaktayız. Tarımı, Uğur ÖZTEKE abimizle birlikte Konya Postası gazetesinde sizlerle konuşmaya, bilgimiz yettiğince, dilimiz döndüğünce konuşmaya ve yazmaya devam edeceğiz.

TOBB Ticaret Borsaları Konsey Başkanı ve Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin ÇEVİK’in Türkiye ve Konya’nın tarımına ve tarımsal ticaretine yaptığı katkıyı kimse inkar edemez. Ulusal Hububat Konseyi (UHK) tarafından, Hububat Sektörel Değerlendirme raporunda önemli tespitler ortaya konuldu. Özkan TAŞPINAR Başkanlığında Ulusal Hububat Konseyi her yıl Türk tarımına hizmet edecek, yön verecek önemli toplantı ve sonuçları ortaya koymaktadırlar. Sektörün talep ve önerilerini Tarım ve Orman Bakanlığı ile sürekli bir iletişim halinde dile getirmekte ve sonuç alıcı girişimlerde bulunmaktalar. Bu açıdan, UHK yönetimini, bilim kurulunu ve bu çalışmalarda büyük emeği geçen Genel Sekreter İsmail ÖZKAN’ı çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum. Varolsunlar.  KTB ve UHK nin yaptığı değerlendirmeler ve koydukları öngörülerde bizim değerlendirmelerimize ışık tutmaktadır.

Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 2021 ürünü buğday müdahale alım fiyatını açıkladı. Hububat müdahale alım fiyatı bu sene de geçen sene gibi hasat öncesinde açıklandı. Buna göre; Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) müdahil olarak üreticiden ton başına kırmızı ve beyaz sert ekmeklik buğdayı 2.250 liradan, arpayı 1.750 liradan, makarnalık buğdayı 2.450 liradan,  çavdar, tritikaleyi 1.750 yulafı 1.900 liradan alacak.

Açıklanan fiyatlar geçen seneye göre; makarnalıkta yüzde 36.1, ekmeklik buğdayda yüzde 36.3, arpada yüzde 37.2 civarında artış gösterdi.

Geçen sene kilo başına 5 kuruştan 10 kuruşa çıkarılan prim miktarında artış yapılmadı. 2021 ürünü için çiftçiye kilo başına 10 kuruş destekleme primi ödenecek.

Bu fiyatlara ilave olarak çiftçimiz kiloda 10 kuruş ürün primi ile birlikte mazot, gübre, sertifikalı tohum ve diğer desteklemelerle toplam ton başına 275 lira ilave bir gelire kavuşacak.

Açıklanan fiyatların müdahil fiyatlar olup, bunun piyasaya verilen bir mesaj olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira mahsul, serbest piyasa ve borsalarda bu fiyatların üzerinde işlem görecektir, görmektedir de. 

Ayrıca; kuraklıktan etkilen çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçlarının ertelenecek olması da sektörün ayakta kalabilmesi ve üretime devam edebilmesi açısından son derece önemlidir.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2020-2021 Mart dönemi gübre fiyatları yüzde 70 ile yüzde 100, motorine yüzde 27, zirai mücadele ürünlerine yüzde 30, elektrik yüzde 123 artış göstermiştir. Girdilerde en insaflısı belki de tohum diyebiliriz ki! Tohumlara gelen artış yüzde 20 civarındadır.

Buradan hareketle, kuraklıktan etkilenen çiftçimizin üretimden düşmemesi, özellikle girdi fiyat artışlarının olumsuzlarından etkilenmemesi için acil tedbirlere ihtiyaç vardır. Buğdayın stratejik ürün olduğu gerçeğinden hareketle buğday üretiminden uzaklaşılmasının doğuracağı gıda arz güvenliği sorununu bertaraf etmek için Bakanlığın sebep oluşturması gerekir. 2022 yılı üretim planlamasında ülke ihtiyaçlarını karşılayacak bir çalışma ortaya konmalıdır.

Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman DEMİREL bir söyleşisinde şöyle diyor: ‘İnsan karanlıkta oturabilir de aç oturamaz. Benim içinden geldiğim Anadolu ve Anadolu köylüsü mahsul olmadığı zaman hayvanı da açtı, kendisi de açtı. Biz o ıstırabın içinde yetiştik, biz yoksulluğun fukaralığın ne olduğunu biliriz. Bunu ortadan kaldırmanın yolunu da biliriz. Biz henüz tanesi dolmadan kuruyan başakların arkasından geldik. O başaklar kurumamalıydı, ona su lazımdı. Bizim kavgamız bozkırla yeşilin kavgasıydı. BOZKIRI YEŞİLE ÇEVİRMELİYDİK.’

Ülkemizin aksine, Dünya hububat üretiminde arz yönlü çok sorun görünmüyor, talep baskısı fiyat seyrini etkiliyor. Dünya buğday üretiminin 790 milyon ton gibi rekor seviyede ve stok devrinin 300 milyon tonun üzerinde, mısır üretiminin 1 milyar 193 milyon ton, stok devrinin 250 milyon tonun üzerinde, soya fasulyesi üretiminin ise 383 milyon ton, stok devrinin 50 milyon tonun üzerinde olacağı öngörülmektedir. Fakat 2020 yılı pandemi ve buna bağlı küresel talebin artması hem de iklim şartlarının etkisiyle uzun yıllardır yaşamadığımız olayların ve fiyat artışlarının gerçekleştiği bir yıl oldu.  Çok az sayıda ülkenin ana üretici ve ihracatçı, çok sayıda ülkenin de ithalatçı olduğu uluslararası tarım piyasalarında ülkelerin veya firmaların fiyatlarda spekülatif etkisi keskin olabiliyor. Uluslararası piyasalarda yaşanan bu olaylar Türkiye’de döviz kurunun artmasıyla birlikte daha çok etkiledi.

Bugüne kadar gerçekleşen iklim verilerine bakıldığında, kuraklığın en çok etkilediği İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki üretim azalmasıyla birlikte Türkiye’nin 2021 yılı hububat üretim miktarının geçen yıldan da az olacağı görülüyor. Bu azalış Konya’mızda maalesef daha çok olacak gibi görünmektedir.

Ülkemiz hububat ekiliş alanları giderek azaldığı gibi, sulanabilir alan beklenen ölçüde artmamaktadır. Türkiye’de hububat üretiminin büyük oranda doğrudan iklim şartlarına bağlı olması önemli risk oluşturmaktadır. Her türlü olası fiyat dalgalanma ve kotalara karşı ülkemizde hububat üretiminin en azından kendi tüketimimize yeterli düzeyinin korunabilmesi ve hatta ihracatın da yerli üretimle karşılanması önümüzdeki dönem Türkiye’nin en önemli hedeflerinden biri olmalıdır.

Biz istiyoruz ki ihraç ettiğimiz ürünlerin hammadde ihtiyacını en yüksek oranda yurt içinden karşılayalım, başka ülkelerin çiftçisini değil kendi çiftçimizi destekleyelim.

Neler yapılmalı?

  1. Bu yılki hassasiyette göz önünde bulundurulduğunda TMO’nun piyasayı regüle edici fonksiyonu yanında buğday gibi stratejik ürünlerde özellikle sıklıkla yaşanan krizleri de göz önünde bulundurarak, yeterli stok yapması hayati öneme haizdir.

 

  1. Gübre desteklerinin (kimyasal ve organik kökenli) önemli ölçüde artırılması verim ve kalite açısından kayda değer bulunmuştur. Ancak gübre fiyatlarında global sebeplerden kaynaklanan dramatik artışların maliyetler üzerinde önemli baskı oluşturma potansiyeli devam ettiğinden, bu baskıyı azaltıcı önlemler alınmalıdır.

 

  1. Kuraklığın tarımsal üretimdeki riskleri azaltmanın en önemli yolu ivme kazanmış sulama yatırımlarına daha fazla kaynak ayrılmasından geçmektedir. Ülke genelinde su fazlası olan dış havzalardan özellikle kışın depolanan suyun uygun havzalarda kullanılması konusundaki fizibilite ve uygulama projeleri hızlandırılmalıdır. Özellikle kuraklığın en belirgin gerçekleştiği Konya Kapalı Havzası için hayati önemdeki Mavi Tünel kapsamındaki projelerin acilen tamamlanması, havza dışından su getirme projeleri yatırım programlarına alınmalıdır. TBMM de kısa zamanda görüşülecek olan Su Kanunu bu açıdan oldukça önemli olup, Türkiye su varlığının bir bütün olarak ele alıp planlanması ve havza bazında yönetilmesi gerekmektedir.  

 

  1. Buğdaya verilen ve yıllardır aynı kalan kilogramda verilen 5 kuruşluk desteğin 10 kuruşa çıkarılması çok olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmekle birlikte hissedilir bir etki oluşturması için bu rakam en az 20 kuruşa yükseltilmelidir.
  2. Özellikle buğday ve arpa gibi daha çok kıraç arazilere ekilen ürünlere dekara 50 TL alan bazlı desteğin de verilmeli ve sürekli hale getirilmelidir.
  3. Gelinen nokta COVİD-19 salgını daha önceki birçok krizde olduğu gibi üretimin ve gıdada kendimize yeterliliğin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Paranız olsa da istediğiniz ürünleri bu dönemlerde satın alamama riski daima göz önünde bulundurulmalı ve özellikle buğday ve mısır gibi stratejik ürünlerde tercih ve politikaların daha güçlü olarak üretimden yana olması gereklidir.
  4. 2 milyon hektar ekilmeden devreden arazilerimizi üretime kazandırmak, ölçekten uzak arazi yapısına sahip çiftçinin maliyet ve verimliliğini yönetmek için üretim sürecine dokunmak şarttır. Sadece alım garantisi vermek yapısal sorunları çözmeyecektir.
  5. Bakanlığımız tarımsal araştırmalar biriminin analizine göre yönetimin toplulaştırması yöntemini uyguladığımızda maliyetlerde minimum %15, verimlilikte de%20-25 artış olacağı belirtiliyor. Politika üretirken bunun dikkate alınması gerekmektedir.
  6. Tarsim sigortalarında devletin verdiği katkı %60 lara kadar çıkmasına rağmen sigortalama oranı istenen seviyelerde değildir. Tarsim sigortalarının desteğinin belki biraz artırılmasıyla birlikte zorunlu hale getirilmesi tarımsal risklere karşı çiftçilerimizin korunması için iyi bir önlem olacaktır.
  7. Biz istiyoruz ki ihraç ettiğimiz ürünlerin hammadde ihtiyacını en yüksek oranda yurt içinden karşılayalım, başka ülkelerin çiftçisini değil kendi çiftçimizi destekleyelim. Yeni sezonda çiftçimizin, özellikle kuraktan etkilenen çiftçilerimizin üretim içerisinde tutulması, tarlasını yeniden ekebilir duruma getirilmesi için tedbirler alınmalı, destekler verilmeli ve önemlisi girdilerle daha çok desteklenmesi hayati önemdedir.
  8. Dörtlü münavebe sistemine acilen geçilmelidir. Bu münavebeden birisi zorunlu baklagiller ekilişi ülke ihtiyaçları için elzemdir.
  9. Borçların ertelenmesinin önemli olması yanında faizsiz erteleme ve ödemenin yapılandırılması bu zor dönemde üreticiyi rahatlatacaktır.

Yaşadığımız olumsuzluklara rağmen, yeni hasat sezonunun çiftçiye, sanayiciye, tüccara ve nihai tüketiciye hayırlı vebereketli olmasını dilerim.                    

#topragınadamı

https://www.tarimdunyasi.net/wp-content/uploads/2021/05/kuraklik3-696x453.jpg

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.