Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2417.1
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64138.69$

CÖMERT-2

30 Kasım -1, Pazartesi 00:00

Edersen bir iyilik intîzâr eyle mükâfâta

Yaparsan bir fenâlık hâzır ol ‘ayn-ı mücâzâtaLihâzâ müstâkîm ol inhimâk etme huzûzâtaEğer kîsende pâren var ise sarf eyle hayrâtaŞu nushi dinlemezsen dûş olursun çok beliyyâtaSakın bir dîdeyi ağlatma handân olmak istersenDokunma hâtır-ı mûra Süleymân olmak istersen

 

Edersen bir iyilik mükâfatını mutlaka görürsün. Kö­tülük yaparsan da ce­zasını çekeceğini sakın unutma.

Netice itibariyle dosdoğru ol, dünyevî ve nefsanî is­tek­lere kendini kaptı­rıp ahmaklık etme.

Kesende, kasanda paran varsa hayrata sarf et, se­ninle gi­decek olan odur. Bu söylediklerime kulak vermez­sen çok belâlara duçar olursun.

Mesut ve bahtiyar olmak istersen, bir gözü, yani hiç kimseyi ağlatma, üzme.

Hz. Süleyman gibi hem dünya, hem ahiret saltanatı is­tersen onun yaptığı gibi, karıncanın bile hatırını in­citme.

Allah cömerttir, cömert olanları sever. Her türlü gü­na­hımıza, isyanımıza, inkârımıza rağmen hadde hesaba gelme­yecek kadar nimet veriyor. Çeşidiyle, rengiyle, ta­dıyla, koku­suyla, ismiyle, cismiyle… sayılamayacak ka­dar çok nimet. Allah cimri olanları sevmez. Şâir Vehbî şu beytinde buna işa­ret ediyor:

Buhl ile olduğu çün pek merdût

Girmedi mushafa nâm-ı Nemrût

Gerçekten Şeytanın, Firavunun, Hamanın isimleri Kur’anda vardır. Ama Nemrut’un bahil (cimri) olduğu için yoktur. Nizamiye Medreselerinin kuru­cusu ve Büyük Sel­çuklu Devletinin, Alpaslan’ın, Melikşah’ın en popüler ve­ziri, devlet adamı Nizamül Mülk, “Siyâsetnâme” isimli eserinde şöyle der: Melekler Allah’a: “Ya Rabbi! Hâşâ sana rekabet etmeye kalkıp, ilahlık iddia­sında bulunan Firavun’a neye bu kadar uzun ve huzurlu ömür verdin, sebeb-i hikmeti nedir?” diye sordular, Cenâb-ı Allah: “onun o kötü huy ve hasletleri var ama, o Cömert birisi ve binlerce insan onun sebebiyle rızık buluyor” diye cevap verdi.([1])

 Eh cömert olan Firavuna bile Allah böyle in’am ve ikramda bulunursa, Cömert Müs­lümanlara neler ver­mez bir düşünelim. Cimri zengin­lere bir şâir şöyle hitap ediyor:

 

Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı

Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı

 

Hadis: “Şu adamların kâfir olarak ölmesine çok üzül­düm: İyi bir şâir olması açısından İmrül Kays, Adil ol­duğu için Nuşirvan, Cömert olduğu için Hatem-i Tai, amcam olması ve bana çok iyilik etmesi açısında Ebu Talib.”([2])

 

Rasulullah şöyle buyurdu: “Cömert Allahu Teâlâ’ya yakındır. , halka yakındır, cennete yakındır, cehennem­den uzaktır. Cimri Allahu Teâlâ’ya uzaktır, halktan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil fakat cömert olan kimse Allah katında abid fakat cimri kimseden daha sevimli­dir.”([3])

 

Timur Semerkant ve Buhara’yı fethettiği günlerde ünlü İranlı Şair Hafız yeni bir gazel yazmış, Gazelin bir beytinde:

 

Ân Türkî-i Şîrâzî be-dest âred dil-i mârâ

Be-hâl-i hindâyeş bahşem Semerkad ü Buhârâ

 

“O Şirazlı Türk güzeli gönlümü elimden aldı. Onun bir tek kara benine Semerkant ve Buhara’yı bağışladım.”

Timur beyti okuyunca Hafız’ın yüksekten atışına öf­ke­lenmiş ve hemen huzuruna getirtip sormuş:

“Hafız! Biz Semerkant ve Buhara’yı fethetmek için bunca Müslüman kanı feda ettik. Sen ise onu bir güzelin kara benine bağışlıyorsun. Bu ne cömert­lik?”

Hafız ellerini yana açıp fakir ve perişan halini göste­re­rek:

“İşte, o yüzden bu haldeyiz ya Sultanım” demiş. Bu ce­vap karşısında Ti­mur’un öfkesi yatışmış ve: “Şu eli açık şa­ire iki kese altın verin” demiş.([4])

Çok zengin birinden Bektaşi yardım ister. Az bir para verip, suratını ek­şitip, “bununla hemen meyhaneye gide­cek­sin değil mi?” diye sorunca; “evet çünkü verdiğin para ile Hacca gidilmez ki” demiş.

Eskinin makam arabaları ma’lum Fayton denen at ara­baları idi. Vezirlik makamına yeni bir paşa atanmış ama cim­rimi cimri. Arabacı sık sık paşadan para ister, paşa ne yapa­cağını sorar, atlara arpa, saman, kepek yem… alacağım de­dikçe cimri paşa hem vermez, hem de bir alay lâf saydıktan sonra bir de “lâhavle” çekermiş. Bir gün yokuş bir yere gel­mişler, araba durmuş, atlar çekmi­yor, paşa arkadan “ne olu­yor?” diye bağırmış. Arabacı “atlar çekmi­yor” demiş. Paşa sebebini sorunca da: “Paşam atlar lahavle yiye yiye, velâ guvvete oldular” diye cevap vermiş.

 

 

Dipnotlar:

1- Nizamül Mülk, “Siyasetnâme”,Kült. Ve Tur. Bak. Yay. Ank. 1982, s.164.

2- Ö. Tuğrul İnançer, “Muhabbet Peygamberi Hz. Muhammed”, Sufi Yay. İst. 2010, s.48

3- Tirmizi, Birr; 40.

4- İskender Pala, “Güldeste”, Kapı Yay. İst. 2006, s. 4; Ö. Faruk Yılmaz. Osmanlı Fıkraları,Osmanlı yay. ist. 2000  s. 22.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.