Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2500.7
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64075.61$

Cenaze

28 Şubat 2015, Cumartesi 09:45
Beyt-i âtiyi reva eylese herkes nakaratVali paşa bu gece dâr-ı bekâya gittiHiç iş görmedi eyyâm-ı hayatında habisMillete, memlekete öldü de hizmet etti                                                   Eşref Allah kimsenin arkasından böyle dedirtmesin. Kim¬seyi de Eşref gibilerin diline düşürmesin. Süleyman Na¬zif’e; “Eş¬ref ile Nef’i arasında ne fark var?” demişler, o: “Nefî’nin yüz beyitle göklere çıkardığı bir adamı, Eşref bir beyitle ye¬rin dibine sokar” demiş.( )Gerçekten öyle. Bir ara “efendim bu hususta çok ileri gitme, insanlar güceni¬yor ve günah         olu¬yor…” falan demeye kalkmışlar, Eşref’in cevabı şu beyit olur:Hicvedersem haini, zâhid günah ettin demeDin-i İslâm’da sevaptır çünkü şeytan taşlamakMadem Süleyman Nazif’in zikri geçti, hem onunla hem de konumuzla il¬gili bir hususu da anlatalım:Ferit Kam, ders verdiği üniversite bahçesine gelince, ta¬lebelerin bir yere toplanıp, hayretle bir gazeteye bak¬tıklarını ve üzüldüklerini görüp, sebebini sorar. Genç¬ler; "Süleyman Nazif'in vefat ettiğini, cenazesini kaldı¬racak yakını ve parası olmadığı için, bu görevi bele¬diyenin yaptığını yazı¬yor" derler.Ferit Kam'ın içi cız eder. O'da çok üzülür. Demek O bü¬yük edip, O mef¬kûre insanı, eserleriyle bir dönem gençliğine yön veren muharrir. Kürt asıllı olmasına rağ¬men Türkçe’yi en iyi kullanan, o paşa çocuğu kişinin ce¬nazesini kaldıracak yakını bulunmuyor? Fran¬sızlar İstanbul’u işgal ettikleri gün, asırlardır içi¬mizde yaşayan ve memle¬ketin pastasını, kremasını yiyen Er¬meni,  Rum ve Yahudi azınlıkların, müstevlileri karşılar¬ken yap¬tıkları sevgi ve   mu¬habbet gösterilerine şahit olan, hele hele Fran¬sızların; "İstan¬bul’da rütbesi ne olursa olsun Os-manlı subayla¬rının, paşaları¬nın bir Fransız asteğme¬nine bile selâm verecekler..."( ) gibi Türkü kahreden emir¬ler yayımla¬dıklarını görünce; o meşhur "KARA GÜN" makalesini yazıp ilk infiali gösteren, İşgal Kuvvet¬leri Mahkemesince idama mahkûm edilen, bilâhare Malta’ya sürülen… Sü-leyman Nazif ölmüş ve ölüsü ortada kalmış. Ne kadar garip. Hemen orada ağzından şu sözler dökülür:Bizde böyle nice ehl-i hünerinBir tutam tuz koyan olmaz aşınaÖldürüp önce onu açlıktanSonra bir türbe dikeriz başınaAma bu sadece bizde böyle olmuyor herhalde. Bugün müzik hususunda dünyada namı-şanı olan Mozart’ın ce¬naze¬sine toru topu 6 kişi katılmış ve yokluk ve zaruret için de kıv¬ranarak ölmüştür. Bu katılanlar da tamamen ya¬bancı kişiler olduğu için mezara bir işaret konmamış daha sonra da ne ka¬dar arandıysa bulunamamıştır bu gün mezarı bilinmemekte¬dir.( )Van Goh öyle sefil bir hayat yaşamış ki, öldüğünde kar¬deşi cenazesine iştirak edip görev yapan işçilere onun tablo¬larından vermiş, onlarda kerhen almışlar, şimdi ise bir tab¬losu bir şato alacak kadar değerli ve kıymetli.( )Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Cenaze merasiminde ta¬butun önünde mi olalım, arkasında mı?” O: “içinde ol¬manda neresinde olursanız olun” demiş.Bir cenazenin namazını kıldırmışlar, imam sormuş;  “cemaat mevtayı na¬sıl bilirsiniz?”, hep bir ağızdan; “iyi bili¬riz Allah rahmet eylesin” diye bağı¬rınca, bir kenarda olayı seyreden mevtanın karısı; “siz o imansızı ne bilirsi¬nizde öyle diyorsunuz, onun nasıl olduğunu asıl bana sormanız lâzım” demiş.Konya’mızın meşhur nüktedanlarından Tayyip Ağa’nın çok şişman bir komşusu, ağustos sıcağında vefat etmiş. Tayyip Ağa cenazeye katılmış ama, onun duru¬munu bilen komşuları da ona bir muziplik yapmak iste¬mişler ve arala¬rında; “Tayyib Ağa sala yapışınca kimse yanaşmasın, saldan tutmasın” diye sözleşip, uygulamaya koymuşlar. Tayip Ağa sala yapışmış, kimse gelmi-yor, adam ağır, hava sıcak, ter gömleği ıslatmış, bıraksa ol¬mayacak, hem gi¬den hem de ce¬nazeye başını yaklaştırır; “sen ölmedin de ben öldüm hay ne yaptığım” diye küfre¬dermiş. Şair Eşref; namertlerden Fatiha istemediği gibi, onların tabutuna yapışmalarını da istemez ve şöyle der: Gitmek üzere âlem-i ukbaya ben bir yolcuyumSon konağıdır o âlem, âlemi nâsûtumun.Hem sırtında, hem şiddetle lânet eylerim,Girmesin nâmerd olanlar altına tâbutumun!..Dipnotlar:1- Hilmi Yücebaş, , “Şâir Eşref Bütün Şiirler ve Hatıraları”, İst. 1978, s. 59. 2- A. Emin Yalman “Yakın Tarihte Gördüklerim Geçirdik¬lerim”, Pera. A.Ş, Yay. 1997. c. 1, s. 543, 584, 657, 643;        Tarih ve  Medeniyet Dergisi, sayı 33, s. 29. 3- Burhan Bozgeyik, “Nasıl Yaşadılar”, Cihan Yay. İst. 2008, s. 51. 4- Burhan Bozgeyik, a. g. e. s.  109.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.