Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2438.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64641.34$

Cami, Şehir ve Medeniyet

05 Ekim 2017, Perşembe 07:41

Allah’a hamd, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e salât ederim.

Diyanet İşleri Başkanlığı 2017 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda “ Cami, Şehir ve Medeniyet” konusunun ele alınması yönünde bir karar almıştır.

Cami-mescid, hayatın kalbini oluşturmaktadır. Medine-i Münevverede, hayatın etrafında halka halka toplandığı Mescid-i Nebi'den günümüze cami İslam medeniyetinin merkezini oluşturmaktadır. Tüm değerlerimizin çağlara taşınmasında köprü vazifesi görmüştür. Camilerimiz her yönüyle işler halde oldukları zaman sosyal yapı bir başka olmaktadır. Cami-mescid, ibadethane olmasının yanında cami, mükerrem insan yetiştiren bir irfan mektebi özelliği taşır. Kamil insan eğitimsiz yetişmez. O zaman cami, aynı zamanda bir eğitim kurumu olarak da faal olmalı ve bu fonksiyonunu kesintisiz devam ettirmelidir

Arapça'da "toplamak, bir araya getirmek" anlamındaki cem kökünden sıfat olan ve sözlükte "toplayan, bir araya getiren, buluşturup birleştiren" anlamına gelen cami kelimesi, hem Allah'ın isimlerinden (esma-i hüsna) biri hem de İslam mabedine verilen isimdir. Gerçekten adı ile tarih boyunca her kesimi aynı gaye etrafında çatısı altında toplayıcı fonksiyonuyla uyum arzetmektedir.

İslam medeniyeti cami merkezli bir medeniyet kurmuştur. İslam medeniyetinin şekillenmesinde cami önemli bir fonksiyon yerine getirmektedir. Camiler, İslam toplumunun hayâtiyetini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyulan târihî birikimi ve tecrübeyi yansıtan toplumsal birer hâfıza hüviyetindedir. Târihî tecrübe göstermiştir ki; mabedini kaybeden yerleşim yerleri kimlik kaybına uğramış ve hâfızasını yitirmiştir. Bu şehirler, her ne kadar medeniyetin fizîkî unsurlarına sahip gözükseler de medeniyetin mânevî değerlerinden yoksun yerler haline gelmiştir.

K. Kerimde: "Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekat veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder."(1)   ayet-i kerime ile konuya dair diğer ayet ve hadisler dikkate alındığında ayette vurgulanan imarın camilerin maddi inşa ve imarından ibaret olmadığı düşünülmelidir. İnsan hayatının maddi-manevi, ruhi-bedeni, dünyevi-uhrevi bütün yönlerini ihmal etmeyen İslam'ın, mabedi de tek boyutlu olarak sadece maddi imarı itibariyle ele alması söz konusu olamaz. Camiler, külliyye olarak adlandırılan önemli yapı topluluklarına zaman içinde manzume, hey'et, imaret, site, imaret sitesi, kompleks gibi isimler de verilmiştir. Genellikle bir cami etrafında gelişen külliyelerin bazen medrese, ticari bir yapı veya türbe çevresinde şekillendiği de görülmektedir.  Cami, medrese, türbe, mektep, tabhane, imaret (yemekhane, mutfak, kiler, fırın), darüşşifa, han, çarşı, dükkanlar, hamam, sebil, çeşme, muvakkithane, evler, odalar, ahır vb. yapıların çoğunu veya bir kısmını bünyesine alan külliyelerle şehirler gelişmiştir. Camiler ilmi eserlerin muhafazası ve alimlerin istifadesine sunulması bakımından da görev yapmıştır. (2)

Medeniyetlerin merkezleri olarak ifade edilebilecek olan şehir hayatını İbn Haldun, "umran için medenilik, artık arkasında başka bir şeyin  olmadığı nihai nokta"(3) olarak tanımlamaktadır.

Cuma namazının edasının-sıhhatinin şartları ve kazanımları göz önünde bulundurulmalıdır.

Camide sosyal dayanışmayı güçlendirici çok önemli bir husus da; ekonomik ve sosyal statü bakımından farklı seviyedeki insanların aynı safta omuz omuza namaz kılmalarıdır. Orada zengin-fakir, amir-memur, yönetici-yönetilen, güçlü-zayıf gibi hiçbir ayırım söz konusu değildir. Daha geniş boyutta kalabalıklarca kılınan cemaat namazlarında (örneğin Hac'da) bu eşitlik çok daha net olarak ortaya çıkar. Renk, dil, coğrafya, gelenek vb. gibi farklılıklar böyle bir durumda tamamen ortadan kalkar. Bütün müslümanlar, tek bir gaye için aynı türden hareketleri tekrarlar dururlar. Aynı kıbleye doğru bir tek Allah'a dua ve niyazda bulunmak için, aynı kitabın ayetlerinden okuyarak ibadet ederler. Hep birlikte ve aynı anda kıyam, rüku ve secdede bulunurlar. Bu öyle bir birliktir ki; sathi değil, zihinlere ve gönüllere yerleşen bir birlik... Görünüşte, düşüncede, gayede, sözde, harekette, gizlide, açıkta ve her şeyde tecelli eden bir birlik...

Cuma-Bayram namazlarındaki katılımı göz ardı edemeyiz.

Camiler ibadet yeri olma özelliğinin yanında, din eğitiminin temel bahisleri olan iman, ibadet, ahlâk gibi konularda eğitim yapılan birer yaygın eğitim kurumudur. Camilerde her yaş ve seviyedeki insanımız dinî konularda bilgilendirilmekte, aydınlatılmakta ve okullarda öğrendikleri dinî bilgiler pekiştirilmektedir.

Akşam kursları ve yaz aylarında açılan yaz Kur'an kursları yaygın din eğitimi adı altında camilerde yürütülen din eğitimi etkinlikleridir.

Camiler birer yaygın din eğitimi kurumu olduğundan buralarda verilen hutbe ve vaazların, Kur'an-ı Kerim ve dinî bilgiler öğretiminin önemi bir kat daha artmaktadır. Camilere ilginin artması dileklerimle…

Selam ve Dua ile…

Dipnotlar:

1-Tevbe suresi ayet 56.

2-Yecder sh 10.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.