Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63737.294$

Çağımızın Korkunç Hastalığı AIDS ve Kur?an?ın getirdiği Koruyucu pre

30 Kasım -1, Pazartesi 00:00

Değerli Konya Postası Gazetesi okuyucularım.

Yazımıza geçen hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz.İnşaAllah.        

Fıtrî ve tabiî bir din olan İslâm; canlılarda cinsel duygu ve isteğin mevcudiyetini, tabiî olarak görmüş ve bu fıtrî ihtiyacın meşrû ve normal yollardan tatminini öngörmüştür. Nikâh ve evlilik, insanlarda bunun tek meşrû ve geçerli yoludur. Kur’an-ı Kerimdeki ahkâm âyetlerinin bir kısmı nikâh ve aile hukukuyla alâkalıdır. Zinâ, fuhuş ve cinsî sapıklıklar bütün semâvî dinlerde kesin olarak yasaklanmıştır.

Zinâ ve fuhşun sebep olduğu zararlar dînen olduğu gibi artık ilmen ve tıbben de sâbit olmuştur. Pek çok tıbbî ve zührevî hastalıklarla birlikte AIDS illetinin baş âmilinin de sapık cinsel ilişkiler olduğu kesin olarak ortaya konulmuş bulunmaktadır. Bundan dolayı Yüce Allah(c.c.), zinâ ve fuhşu sâdece yasaklamakla kalmamış, ona yaklaşmayı ve teşvik edici sebeplere tevessül etmeyi dahi men etmiştir. Nitekim bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:    “... Açık olsun, gizli olsun fuhşiyata yaklaşmayın...”([1]) “Zinâya yaklaşmayın. Zîra o çok çirkin bir şeydir ve çok kötü bir yoldur.”([2])

Yukarıdaki âyette “zinâ etmeyin” denilmeyip de “zinâya yaklaşmayın” buyrulması ilgi çekicidir. Buna göre yalnız zinâ değil, kişiyi zina etmeye sevk eden yollar da yasaklanmıştır. Böylece Kur’an-ı Kerim, prensip olarak insanı kötülüklere sevk edici sebepleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır.

Kur’an-ı Kerim Allah(c.c.) kelâmıdır. O’nda problemlerimize gösterilen çâreler, bugün için de tazeliğini korumaktadır. Kur’an-ı Kerim, mûcizevî uslûbu ile her çağın meselesine ışık tutmuş ve yol göstermiştir. Tekniğin ilerlemesi, Kur’an-ı Kerim’in emir ve nehiylerindeki hikmetleri daha iyi ortaya koymaktadır. Bütün çıkmazları ve çâresizliklerini O’na başvurarak halletmek isteyenlerin O, şüphesiz imdâdına yetişecektir.

Kur’an-ı Kerim asırlardan beri, düşünce duygu ve davranışlarımıza yön verdiği gibi, sağlığımızı da müspet yolda etkilemeye devam etmektedir. Bu konuda değerli bilim adamı Prof. Dr. Rasim ADASAL şöyle diyor: “Kutsal kitabımız Kur’an’ da bilimsel bakımdan çok değerli kâideler vardır...”([3])

Zinânın sebep olduğu zararların, sâdece onu işleyenin şahsıyla sınırlı olmayıp, bir takım salgın hastalıklara sebep olacağını ve toplumu da sarsacağını bir mûcize olarak Sevgili Peygamberimiz(s.a.v.) şu hadislerinde haber vermişlerdir: ...”Bir toplulukta fuhuş yayılır da bu çirkin fiili işleyenler çekinmeden bunu anlatır hale gelirse, o toplumda tâûn (vebâ) hastalığı ve daha önceki toplumlarda görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar...”([4])

            Ortadoğu Bölgesindeki bir topluma ilâhî mesajları iletmekle görevli Peygamber olarak gönderilen Hz. Lut(a.s.)’un kavminin cinsî sapıklıkları sebebiyle ilâhî azâba uğradıklarını Kur’an-ı Kerim haber vermektedir.([5])

İnsanlık Lût Kavminin helâki olayından ders almasını bilseydi, Kur’an-ı Kerim’de Allah’a şirk koşma ve haksız yere cana kıyma gibi günâhların yanında gayr-i meşrû ilişkilerden kaçınsaydı, her kötülüğün başı olan sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddeleri terk etseydi, bugün dünyanın huzuru bu derece kaçmazdı ve nihayet her şeyden habersiz ma’sum çocuklar ve bazı günâhsız kan hastaları bu elîm hastalığın pençesine düşmezlerdi.

Tıp otoriteleri, bu tehlikeli ve ölümcül hastalıktan korunmanın en garantili yolunun meşrû ve normal bir aile ve evlilik hayatı ile dikkatli ve duyarlı bir korunma olduğunu belirtmektedirler. Bu sebeple koruyucu hekimliğe ve kitle eğitim hizmetlerine ağırlık verilmesi istenmektedir. Fertleri, tehlikenin boyutları konusunda eğitmek suretiyle kişi, ilerde kendisini, işini, eşini, çocuklarını ve dostlarını kaybettirecek, dünya nimetleri ve lezzetlerini zehire çevirecek olan AIDS’ın pençesine düşmekten kendini koruyabilsin. Bu konuda aklını, duygularını kullanabilsin, vicdanının sesini duysun ve imanının gereğini yapabilsin. Şu kadar var ki, kişilerin bu konuda tek başlarına alacakları tedbirler yetersiz kalabilir. Şuurlu bir sosyal mücâdele de gerekir. Dinimizdeki hakkı tavsiye metodu ve emr-i bi’l-ma’ruf, nehy-i an-il-münker prensibine uygun olarak AIDS’i hazırlayan ortamı ortadan kaldırmak için gönüllü kuruluşlar oluşturmak, mevcutlarına yardımcı olmak, özellikle Dünya Sağlık Teşkilâtı’nın yayınlarını izleyerek gelişmeleri bilmek, ancak hiç bir zaman palyatif tedbirler ile yetinmemek, dinimizin koyduğu köklü tedbirlerin koruyuculuğundan toplumu faydalandırmak da gerekir.Çağımızın menhus illeti olan AIDS’ten kişileri korumada, eğitim kurumlarının, medyanın ve camiinin yani va’z ve hutbelerin rolü büyüktür. Konunun nezâketi dolayısıyle, özellikle gençlerin öğrenmekten ve soru sormaktan çekindikleri birçok konularda onları aydınlatmak gerekir. Çünkü dinimiz hayat dinidir. Hayatta olabilecek her husus aydınlatılmıştır.([6])

Bütün insanlığa hidâyet rehberi olarak gönderilen Kur’anın evrensel prensipleri içerisinde bu illetten korunmak mümkün olabilir. Bu prensipler; bilgi, eğitim, iç disiplin, inanç, sağlam aile yapısı, nâmus, iffet, maddî-manevî temizlik, her türlü fuhuş ve uyuşturucu yasağı gibi koruyucu esaslardır.

Sağlık ve mutluluk dolu günler dileğiyle...

Dipnotlar:

1-En’âm,4/151

2- İsrâ, 17/32

3- ÇOŞKUN, a.g.e., S;26

4- İbn-i Mâce; Fiten; 22, Hadis No: 4019

5- A’raf, 7/81,83,84; Şuarâ,26/172,173; Neml, 27/55,57,58

6- COŞKUN; a.g.e., S;23

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.