Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2325.6
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70358.76$

BU ÜLKEDE HAİNLERE YER YOK..!

10 Ağustos 2016, Çarşamba 08:35

15 Temmuz 2016 tarihe düşülen ve Türk’ün gücünü kuvvetini tıynetini inancına ve vatanına olan bağlılığını her çeşit diktatoryaya karşı çıkışın esaslı bir duruş olduğunun canlı bir belgesidir.

Bugüne kadar ülkemizde hemen her on yılda bir kendini gösteren ve dış güçlerle içerdeki işbirlikçi hainlerin eliyle yürütülen kumpaslarla, zinde güçleri harekete geçiren mekanizma, yeniden ve bir kez daha birlik ve beraberliği ayaklar altına almak için, beyinlerini batıya kiralamış mahlûklar tarafından harekete geçirilerek birlik ve dirliğimize balta vurulmak istenmiştir.

15 Temmuz bizim için bir milat olmalıdır/olmak zorundadır. Melunlar tarafından üretilen melanetlerin melanete hazır insanlar tarafından pazarlanması ve bin yılda oluşturulan İslam kardeşliğinin kökünün batının melunları nezdinde parçalanmak istenmesi, ancak içeriden onlara yardım eden vatan hainleri nezdinde az bir menfaate kolay alıcı bularak, batılıların ve yandaşlarının işlerini ve düşündükleri işgallerini kolaylaştırması açısından hep sudan bahanelerle yol açılmaya çalışılarak, güçlü ve kalkınan kendi başına ayakta durabilen bir ülke konumundan çıkarılarak, başkalarına bağımlı ve ya kişilerin ve ya bir grubun/zümrenin erk alanına giren bir peyk konumuna getirilmek istenilmesi, yakın tarihimizde yaşanan ve sanki alışkanlık haline getirilen rutin davranışlardanmış gibi bir algı oluşumuna yönelik hadiselerdendir.

Bu erk gücü geriye dönük bakıldığında hep silahlı kuvvetlerin içerisinde yer alan ve güya Cumhuriyeti koruyoruz öncüllüğü ile ön plana çıkarılan gerçekte ise, yönetimde esas bizim gücümüz olmalı çünkü Cumhuriyeti biz kurduk diyerek batıya endeksli bir ipotek anlayışın güç kalkanından kaynaklı bir zırha bürünerek sahip oldukları halkın silahlarını yine halka doğrultmaları ile onları hizaya getirip amaçlarına bu vesileyle ve böylece ulaşmak istedikleri hemen anlaşılabilir bir vakıadır.     

Bu millet dışarıdan saldırılarla mağlup edilemediği için hep içeriden işbirlikçi hain eller bulunularak onların marifetiyle sıkıntılı günlere ve karanlık gecelere maruz bırakılmak istenilmiştir. Şunu anlamak için artık âlim olmaya gerek yok sanırım. En büyük ve en aldatıcı hainler bizim içimizden çıkmıştır. Bu millete hizmet ediyormuş gibi görünen, ama asıl hizmet ve hedefin batılı kâfirler olan bunu da bu aziz milletin bilhassa dini duyguları sömürülerek yapılan takiyye hareketi ile gizlenen ihanet olmasıdır.

Tüm dünyada artık savaşların kültürel boyutlarda olduğunu biliyoruz. Beyinlerin yıkanması ile yeniden yüklenilen ve o değerlerin ön planda tutulması gerektiğine ikna edilen uydu beyinler, gitmiş oldukları ülkelerde aldıkları eğitim süresince eskiye olan tüm değerlerinden vazgeçen ve yeni bir kimlikle inşa edilen bir yapısal anlayışla kendi ülkesine geldiğinde kişilik sapması göstererek artık kendi asliyetin den ve inanç biçimlerinden uzak ve kendine düşman bir varlığa dönüşmüş ve tedricen bir geçişle de, kendinden oldukça uzaklaşmış bir haldedir.

Ülkesine hizmet etmesi gerekenlerin aldıkları yeni bir şekille başkalaşım ve değişim göstermesi ve öz kültürel varlığını tanımamazlıktan gelmesi kadar tehlikeli ne olabilir ki? Ahlaki bir çöküntü içerisine giren bir yapı güherçile olmuş bir duvar gibidir. Ne kadar yama yaparsan yap, tutmayacak ve sağlamlaşmayacaktır. Batıya endekslenen bir kafa yapısında da aynı yolun takip edilmesi bugüne kadar bizimde birçok badirelerin ülkemizde yaşanmasına ve halkın topluca zarar görmesine, hatta Türkiye’nin ekonomik kültürel ve askeri yönden geri bırakılmasına zemin hazırlamıştır. Düşmanların sevindirildiği halkın büyük çoğunluğunun zarar gördüğü ve her vesilede oluşturulan anayasal yeni düzenlenmelerle halk üzerinde baskıların artırıldığı dönemlerin biterek yeniden ve daha güçlü milli bir heyecanla durmak yok yola devam anlayışının etrafında bütünleşen bir teşneye, bir zihniyete mazhar olmak istiyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Umarız 7 Ağustos bizim için bir milat ve başlangıç, Yeni Türkiye için bir kavuşum ve dönüşüm vesilesi olur. Bu ülkede hangi düşünce ekseninde olursa olsun varlığını İslam ve Türk varlığına endekslemiş kalbi, vatan, millet ve din aşkı için çarpan, gönüllerinde kardeşlik dokuları yatan ve bölgesinde, etrafında dünya kamu vicdanında adaleti tesisi eden bir insanlık anlayışını yüklenen ve çeşitliliğin zengin olduğuna inanan, ama asla ve kat’a milletine ve vatanına ihanet çemberi içinde olmayan insanımızın, yani Türk varlığının bulunması, dünyanın kaderini de olumlu yönde etkileyecek ve insanlığın barışına ve huzuruna hizmet edecektir.  

Bunun için diyoruz ki; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal. Müslümanlıkla yoğrulan mayamızın bozulmasına fırsat vermeyelim. Dini kendi menfaatine kullanmak/ yelken yapmak isteyen rüzgâr sörfçüsü fırsatçılara, batı veya Amerikan uşaklığına hemzemin geçit olmaya teşne olanlara asla fırsat vermeyelim. Siyasi/politik zeminde küçük metotlardan kaynaklanan problemler bize geçmişte olduğu gibi kuru inatlara dönüştürmesin ve çeşitli güçlere fırsat doğurmasın. Biz kendi göbeğimizi batı olamadan da keseriz. Biz kendi geleceğimizi başkalarının fikrine zikrine yönlendirmesine ve içeriden hainlerin çıkarlarına göre değil, Ülke halkının mutluluğuna göre şekillendirelim. Gördüğüm kadarıyla yakın bir zamanda ülkemizde bize bünyemize idare tarzımıza daha uygun olan başkanlık sistemini tartışacağız. Şu olaylarda gösterdi ki, korkmadan ve yeniden bunları gözden geçirebilmeli ve fikir beyan edebilmeliyiz. Pratik ve en hızlı karar mekanizmasına kavuşmak ve bünyeyi sağlam ve sağlıklı kılmak neden çekinilen bir şey olsun ki? Öteden beri demiyor muyuz, Türk kurumlarıyla ve başında bulunan şahsın basiretli yönetim ve güçlü iradesiyle daha iyiye ve ileriye yönelir diye, açın bakın tarihimize bu böyle olmamış mıdır?

Hülasa her badire bizim için ince bir tecrübedir. Ama kale gibi sağlam bir ruh/vücut yapımız, İslam etrafında kenetlenmiş bir kardeşliğimiz ve Türk gibi bedensel bir varlığımızla, Rabbimizin emrinde yaşanılan bir tebliğ anlayışı ile asla bize egemen olmak isteyen hiçbir güce fırsat vermeyeceğiz. Biz ihanet çetelerini fırsat vermeyelim ki, dışarıdaki sahte dostlarda fırsat bulmasınlar. Rabbim bize acı ve merhamet et ve bizleri ihanetçilerin şerrinden koru. Âmin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.