Bu nasıl bir gündem!...

Dün sabah uyandım sabah haberlerini seyredeyim diye açtım TV’yi ve neredeyse bütün TV kanallarındaki sabah haberleri bildiğin magazin programına dönmüş…

Bir popçu ile bir topçunun kavgası Türkiye’nin yeni gündem maddesi olmuş…

Birisi birisinin karısına sarkmış, öbürü uyarmış diğeri de uyaran yani karısına sarktığı adamın burnunu kırmış…

Ne midesiz insanlarsınız siz…

Hadi onu geçtim gündemimiz şu an bu mu?

Bu kavgayı mı konuşacağız, haberlerde en birinci gündem maddesi bu mu olmalı?…

Türkiye’nin bütün devleri, dev firmaları bir bir ‘konkordato’ çekiyor…

Konkordato aslında epeydir kelime lügatimizde olan ama yeni yeni duymaya ve ne anlama geldiğini bilmeye başladığımız bir kelime…

İflas anlaşması olarak da adlandırılan konkordato, batık durumda yer alan, mali akışı sıkışan veya borçlarını ödeyemeyecek durumda olan şirketlerin, yeniden bir yapılandırmayla alacakları ile yaptıkları anlaşmaya verilen isim...

Bunlar konuşulmuyor ama iki tane gereksizin kavgası hem de mide bulandıran bir konudan çıkmış kavgası bütün haberlerin baş konusu…

Domatesin fiyatının 10 lirayı bulması hepimizin gündeminde ama,

Bunun neden olduğu, nasıl olduğu çözümünün ne olması gerektiği konuşulmuyorken,

Kavgadaki bütün detaylar en ince ayrıntısına kadar irdeleniyor…

Dün mesela ‘11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ idi…

Kimimizin haberi var?

11 Ekim, kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi ve farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ‘Dünya Kız Çocukları Günü’ olarak ilan edildi ve 2012 yılından bu yana kutlanıyor olması hangimizin ilgisini çekti…

Çocuk gelinlerden, çocuklara, minicik kız çocuklarına uygulanan şiddetten zorla evlendirilmelerinden, okula gönderilmemelerinden kaçımızın haberi var…

Haberlerde çıkarsa (ki taş çatlasın 2 bilemedin 3 dakika sürüyor) ah, vah, tüh diyip geçiyoruz…

Sonra!…

Popçu ile topçunun kavgasında karısına sarkılan adamın birkaç sene evvel başka bir adamın karısına nasıl sarktığı dakikalarca konuşuluyor…

Ülkemizde okullarda alınmayan önlemler yüzünden her yıl 20'ye yakın öğrenci hayatını kaybettiği, yaklaşık 2 bin öğrencinin yaralandığı kimsenin dikkatini çekmiyor…

Pota, istinat duvarı, okul kapısı, kale direği ya da lavabonun düşmesi gibi nedenlerle ölen veya ciddi yaralanan öğrencilerimizi yine olay olursa birkaç dakika televizyon kanallarında görüyor, sonra unutuyoruz…

Ama bu popçu ile topçunun kavgasında kendisine sarkıntılık eden adamın karısını arayan kadının söyledikleri niye söylediği, nasıl söylediği, kadının hamileliği dakikalarca hayatımızı meşgul ediyor…

Washington Post gazetesinde köşe yazıları yazan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaçırıldığı veya öldürüldüğü ile ilgili neler oluyor onu anlamaya çalışırken, gazetecinin konsolosluğa girişinin görüntülerini biz ABD’lilerden alıyoruz, resmen oturmuş bu adama neler olduğu yabancı basından öğrenmeye çalışıyoruz,

Çünkü bizim TV kanallarında kavga eden popçu ile topçunun hastanede nasıl bir araya geldiği, birisinin diğerine silah uzatarak ‘sana çok ayıp ettim öldür beni’ dediği konuşuluyor…

Yükselen döviz kurunun yarattığı ekonomik çalkantı sağlık sistemini bile etkiliyor, Bir üniversite hastanesinin başhekiminin imzasıyla, hastanenin bütün birimlerine gönderilen yazıda “Malzeme eksikliği nedeniyle hayati olmayan ameliyatları yapmayın” deniliyor, ama yine bu bizi çok ilgilendirmiyor...

Çünkü bu popçuyla topçunun kavgasında olay mahkemelik olmuş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, topçu ve popçu arasında yaşanan kavgayla ilgili soruşturma başlatmış.

Ne diyelim biz mi magazini seviyoruz, yoksa magazin mi haberden çok daha önemli anlayamıyorum…