Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2498.3
  • BIST
    9440.8
  • BTC
    64682.49$

Borçluyuz, borçlu…

28 Ocak 2019, Pazartesi 08:43

Bankalar arası kart merkezi verilerine göre 2017 yılında 62 milyon 500 bin kredi kartı olduğu bilgisini paylaşmış bir ilimizin Tüketiciler Derneği Başkanı…

Yani her haneye 3 kredi kartı düşüyormuş…

2017 yılından bahsediyoruz bu arada tekrar hatırlatmakta fayda var.

2018 verileri daha henüz yayımlanmadı…

Krizden önceki, kriz demeyelim de ekonomik darboğaza girmeden önceki yılın verileri…

Hani şu soğanın 4 kilosu 5 lira olduğu zamanlardan bahsediyorum…

Patlıcana 18, yeşil soğan’a 20 lira vermediğimiz yıllar…

2017 yılında 606 milyar TL kredi kartı harcaması yapılmış…

2017 yılında 128 milyar TL market ve alışveriş merkezlerinde, 61 milyar TL akaryakıta ve 55 milyar TL ise giyim sektörüne harcanmış…

Bankalar arası kart merkezi verilerine göre, 2 milyon kişi kredi kartı borcu nedeniyle takipte, 32 milyon kişi ise kredi kartı borçlusu imiş…

Hükümetimizin yeni bir çalışması vardı biliyorsunuz, kredi kartlarının tek çatı altında toplanması, borçların Ziraat Bankasında toplanması ve diğer bankaların kredi kartlarının iptali ile Ziraat Bankası kredi kartının verilmesi…

Ama bu durum maalesef (tekrar etmekte fayda var, bu rakamlar 2017 yılına ait, 2018 yılı bilgileri henüz yayımlanmadı) 2 milyon kişiyi kurtarmıyor…

Çünkü sadece borcunu ödeyebilenler bundan faydalanacak…

Borcunu ödeyemeyenler, takibe düşenler, icralık olanlar bu hizmetten faydalanamıyor…

Borcunu ödeyebilen, durumu daha iyi olan biraz daha rahat etmiş olacak…

Borucunu ödeyemeyecek durumda olanlar ise yukarıda bahsi geçen 2 milyon kişi ‘ya nasip, ya kısmet’ diyerek hayatlarına devam edecekler…

İnsanlar neden borçlanır bu kadar…

Parasızlıktan…

Parasız mıyız?

Bence harcamasını bilmiyoruz…

Bu rakamları açıklayan beyfendinin konuşmasını aktarıyorum sizlere, "Ülkemizde açlık ve yoksulluk sınırı içinde yaşayan kişilerin büyük bir çoğunluğu kredi kartıyla hayata tutunmaktadır. Banka ve kredi kartları yasasına göre kredi kartı veren bankalar müracaat eden tüketicinin gerçek gelirine göre ilk yıl için iki katını, ikinci yıl için 4 katını geçiremez. Bizim derneğimize gelen şikayetlerde, işten çıkartılmış bir işçinin kredi kartına 20 bin lira limit verildiğine şahit olduk. İşi olmayan veya asgari ücretle çalışan bir kişinin 20 bin liralık bir limiti varsa, hiçbir planlama ve doğru harcama bu kişiyi kurtaramaz. Bankalar kişinin gerçek bilgi ve belgelerine dayalı bir limit koymadığı müddetçe duvara toslamak kaçınılmaz. Tüketiciler 2000 yılından bugüne kadar 2-3 kez yapılandırmayla karşı karşıya kaldı. Kredi kartı borçlanmalarının banka üzerinden yapılandırılması gündemde."

Bir asgari ücretlinin, hatta asgari ücretten yüksek bile alsa, alsa alsa 500-1.000 fazlasını alsa bile bu insana 20 bin lira kredi kartı vermek nedir?...

Çalışanı geçtim, birde işten çıkartılmış bir işçinin kredi kartına 20 bin lira limit verildiğinden bahsediliyor…

Hem de tek bir kredi kartı…

Sen bu kadar limiti verirsen, biz zaten harcamayı bilmiyoruz, (Kimse kusura bakmasın ama gerçekten hiçbirimiz para harcamasını bilmiyoruz) o insanın takibe düşmesi, icralık olması normal değil mi?...

Zaten her şey ateş pahası…

Bundan 5-6 ay önce kıyametler kopmuştu domates 5 lira oldu diye…

Bugün ise en ucuz domates 7-8 lira ve artık alıştık…

Fiyatlar bu denli yüksek olunca, ister istemez dar gelirli kredi kartına yükleniyor…

Zaten alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, bir kere alıştı mı artık oda olsun, buda olsun, onun daha lüksü, bunun daha pahalı derken kredi kartı (çok af edersiniz biraz kaba bir tabir olacak ama) patlıyor…

Sonrası malum…

Birde üstüne borcu borçla kapatma yöntemini keşfetti mi?

Bir bankaya 5 bin lira borcu varsa, diğer bankadan 8 bin lira çekip onu kapatıp 3’ünü yiyor, öbür bankadan 10 çekip derken bu böyle büyüye büyüye gidiyor…

Etrafınıza bir bakın, kredi kartı borcu olmayan kaç kişi var?...

Ne diyelim bunlar dünyalık işler, dünya işleriyle bu kadar haşır neşir olursak durum vahin…

Öbür taraf içinde çalışmamız gerekiyor…

Hatta öbür tarafa daha ağırlık vermemiz gerekiyor…

Nasıl mı?

Eski Milli Eğitim Bakanımız, Eski Savunma Bakanımız İsmet Yılmaz’dan harika bir öneri var;

"Hilmi Bilgin’e (Sivas Belediye Başkan adayı) desteğinizi bekliyorum. İnanıyorum ki Hilmi Bey’e vereceğiniz destek yarın ruzi mahşerde (kıyamet günü), yine sizin berat belgelerinizden (kurtuluş) biri olacağını düşünüyorum" dedi.

Dünya işlerinden biraz el etek çekelim, oyumuzu Hilmi Bey’e verelim öbür tarafımıza kurtaralım…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.