Konya
23 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.72
  • ALTIN
    2413.6
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66300.8$

Bir Uzlaşı Işığı Aramak

31 Ekim 2015, Cumartesi 00:00

Sanırım on yıl kadar oluyor. C.Ü. Yabancı Diller Bölümünde bir hocamızın zengin ve engin kütüphanesindeki kitapları görünce; “Hocam bu kütüphanenin sahibi olarak yayımladığınız bir eser var da cehlim nedeniyle ben mi ulaşamadım yoksa bu kütüpheneyi hobi olarak mı oluşturdunuz”, dedim. “Necati Bey bir ışık arıyorum, acaba bu yeni yayımlanan kitapta bulabilir miyim diye alıyorum bunları”, deyince ürperdim. Hoca, bizim gibi aramadan hazır bulanlardan değil, aramayı kendine hedef edinmiş bir bilgeyi anımsatmıştı, bana. 

Kitaplar okuyoruz, konferanslar dinliyoruz. Kitabı bitirdikten, hatibi dinledikten sonra ne elde ettik diye düşündüğümüzde sadece o alanda ya yeni bilgi ve görüşler öğrendiğimizi ya da bildiklerimizi yeniden hatırlattığı sonucuna varıyoruz. Zihnimizde bir şimşek çakmıyor, zihnimizde yeni bir fikir doğmuyor.

Düşünce üretimi neden olmuyor? Sorunun çözümünde neden rol alınmıyor? Neden “düşüncede” değil de “eylemde” rakip oluyoruz?

Text (metin) ve kontext (perspektif), insanı bilgi karşısında iki durumda bırakır:

1.Nesne kendi şartlerını özneye dikte ettirir

2.Perspektif hadiseyi yaratır.

Bunlardan ilki insanın tabiat karşısında edilgin bir varlık olduğu, ikincisi ise insanın tabiat karşısında etkin olduğu yönüne işaret eder. Yine ilki, olanı betimlemekle yetinir, ikincisi sorunu/durumu yönlendirir ya da ilki hasar tespit çalışması yaptırır, ikincisi sorunu/ durumu irdeleme ve çözümleme işine yoğunlaştırır.

Soruların Sosyolojik Yansımaları

1980 öncesi okur-yazar olanlar bile sağduyu ile değil de müfrit taraftar gibi siyasi rakiplerine üstünkörü saldırıp anarşinin hasar tespit çalışmasını yapmakla yetinirlerdi. Bu anarşi neden oluyor? Bu gençler neden birbirini öldürüyor? Sağcı solcu olmak birbirini öldürmeyi gerektirir mi? Bizi kamplara bölüp de birbirimize hasım eden birileri var mı? Bu iş, ülkenin kalkınmasını geciktirmesi için bir dış proje mi? Bu projenin taşeronları olan yerli unsurlar kimler, diye irdelenmedi. Yalnızca en yakınlarını bile sağcı solcu diye hasmane tutumla bertaraf etmeye yönelik bilinçsiz çabalar gösterildi. Hasmımız kimdir, biz kimiz, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşında omuz omuza birlikte savaşan bir milletin bireyleri neden birbirinin hasmı oluyor? Bu sağ-sol batı ülkelerinde de var, onlar bu işi fikir tartşması düzeyinde tutuyor da biz neden kanlı bıçaklı oluyoruz? diye düşünemedik.

Yine bu etnik ayrılık yalnızca bizim başımızda değil dünyanın neredeyse her ülkesinde var. Avrupa AB’yi oluşturarak, Amerika ABD’yi kurarak, Rusya Devletler Topluluğunu oluşturarak çözüm buldular. Savaşmak, çatışmak neden halkı Müslüman olan ülkelere düştü? diye bir soru sorma gereği duymuyoruz. Biz sorunlarımızı konuşarak, tartışarak, uzlaşarak çözemeyecek denli az gelişmiş toplumlar mıyız, diye sorgulamalı değil miyiz? Metafizik anlamda bir düşünsel seviyeye ulaşılmadığı zaman sorun üretimleri ve çözümleri manipulasyonlara açık hale gelip yabancı güç ve istihbaratlar yönlendirici unsur haline geliyor. Toplum kesimleri terör olaylarıyla ajite, irrite (tahrik) edilerek sağduyu köreltilir. Bu gibi durumlarda düşünmeye ve yapmaya memur (doğruyu dillendiren, yanlışa meydan vermeyen) hakkaniyetli ve kucaklayıcı irademizi göstermek gerekmektedir. 

(1960-2015) son ellibeş yıl içinde ülkemiz varoluşunu gerçekleştirme ve bağımsızlığını her alanda kanıtlama yolunda pekçok deneyim yaşadı. 27 Mayıs, 12 Eylül Askeri Darbeleri, 28 Şubat Postmodern Darbesi, Gezi Kalkışması, 17-25 Aralık Operasyonu 6-8 Ekim Olayları, Reyhanlı’daki Patlama, Suruç’ta kanlı terör ve PKK ile ilk kez inandırıcı mücadele, Ankara Gar Binası önündeki kanlı patlama dikkate alındığında otuz beş yılda yaşanan bu acı tecrübeler, toplumu genel manada sağduyuya yaklaştıracağı ümidindeyim.   

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.