Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.98
  • ALTIN
    2325.9
  • BIST
    9072.35
  • BTC
    69952.79$

BEYŞEHİR GÖLÜ

06 Ekim 2021, Çarşamba 08:10

Kıreli; eskiden Isparta, Antalya, İzmir karayolu üzerinde, Beyşehir’e bağlı oldukça şirin ve hareketli bir kasabasıydı.

Kıreli’nin bir özelliği de Isparta ile sınır komşusu olması. Kıreli’den 20 kilometre kadar ilerde Isparta’ya bağlı Gelendost kasabası. Sonra Eğirdir Gölü ve Şarkikaraağaç var.

 Bu kasabanın kuzeyinde yer alan dağların tepesinden, Eğirdir Gölü seyredilebiliyor. Gençlik yıllarımızda biz bu doyumsuz seyir zevkini o dağlara çıkarak hem de birkaç kere yaşadık.

Beyşehir Gölü’ne nazır Tolca bugünde olduğu gibi, Kıreli’nin sahil mahallesiydi.

Oralara gidip de, Tolca’ya gitmemek olmaz.

Tolca’da, yaz aylarında gölün kenarında gecenin her renginde arkadaşlarımızla  mangal yakar, balık yerdik. Oradan da sağlam rehber arkadaşlarımız vardı.

 Yakamoz.. Ve.. İnsanın yüzünü hafif bir tokat gibi okşayan gece rüzgarı.  Öncesinde gölün Şarkikaraağaç tarafındaki  dağların üstünde göç hazırlığı için toplanan güneş yığınları. Bir araya gelen güneş yığınlarının dağların arkasına yavaş ve nazlı bir şekilde elveda yürüyüşleri. Günbatımı.. Sonra gri bir karanlık. Bir sonra da gökyüzünde yıldızlar ve ay ışığının doyumsuz manzarası.

Güneş, günbatımı, karanlık, ay ve yıldızlar ve yakamoz.

Şehre 125 kilometre uzaklıktaki Tolca harikaydı. 

Eşi olmayan bir kartpostalın canlı tanıklığını yaptık defalarca.

Sonra..

Mangal ve en az 3-4 çeşit balık. Bunlar yıllar öncesinin tadı olarak bizim hayatımızda unutulmayanlar arasındaki yerini koruyor.

Geçen hafta Cumartesi günü Hüyük üzerinden uzun yıllardır görmediğim Kıreli’ye gittik.

Kıreli o eski Kıreli, Tolca’da o eski Tolca mıydı acaba?

Çok daha önemlisi insan marifetiyle ölüm döşeğine yatırılan Beyşehir Gölü nasıldı?

Tolca’da, gölün kenarında balık restoranları açılmış.

En eski olanını öğrendiğimiz restoranda sazan ve levrek yedik.

Bizim oralara gidip geldiğimiz yıllarda restoran falan yoktu ama balık çeşidi çoktu.

Ona gölün kenarı ve hele de sahil falan hiç denmez ama biz gene de gölün kenarı diyelim,  restorandan kalkıp bir kilometre kadar yürüdük.

Gördüklerimiz, katliamdan farklı değildi.

Gölde su yer yer 300-500 metre kadar çekilmiş.

Suyun çekildiği yerlerde küçükbaş hayvanlar otlatılıyor.

Yürüdüğümüz kaldırımın bir tarafında bulunan iskeleden aşağıya inerek bir hayli uzaklarda bulunan suya doğru yürüdük.

Suya yaklaşıp baktığımızda 5-10 santim kadar olduğunu tahmin ettiğimiz su tabakasının, 100-150 metre arasında devam ettiğini düşündük.

Gölde suyun çekildiği yerlerde türünü bilmediğimiz pamuk tarzında otlar meydana gelmiş.

Araçların tekerlek ve geceleri göle su içmek için inen ayıların ayak izleri de dikkatimizi çekti.

Tolca’dan sonra gölün diğer yakasına, Derebucak yolu üzerindeki kısmına geçtik.

Beyşehir merkezine yakın olan bu bölgede de gölün sularının çekildiğini gördük.

BEYŞEHİR GÖLÜ

Türkiye’nin en büyük 3. Gölü olan Beyşehir Gölü kuruyor. Bu gerçeği bilmeyen, duymayan yok.

İyi zamanlarında 24 metre olan göl derinliği, şimdilerde 4 metreye düşmüş vaziyette.

Büyük bir göl için 4 metre derinlik, bataklık ve çamur deryası anlamına gelir.

Çölleşmeye yüz tutan gölün dip temizliği de yapılmıyor her nedense.

Göl kururken dünyada türüne az rastlanan kuşlar ölüyor ve balık çeşitleri yok oluyor.

Göldeki su seviyesinin iyi olduğu zamanlarda balıkçılık bölgenin önemli geçim kaynakları arasındaydı. Yaklaşık bin kadar balıkçı teknesinin bulunduğu gölde, binlerce balıkçı avlanır ve binlerce insanda bu işten ekmek yerdi. Bu yönüyle de geçim kapısıydı Beyşehir Gölü. O teknelerin yüzlercesi şimdi çamurlara gömülmüş vaziyette gölün içinde duruyor. 

BU VAZİYETE NASIL GELDİ BEYŞEHİR GÖLÜ?

Birkaç önemli sebep.

En başta tarım alanında vahşi sulama.

Beyşehir Gölü’nün su hacmini daraltan vahşi sulama  sisteminin yarattığı sorunları ilgili/ilgisiz herkes az çok biliyor. Biliniyor ama çözüm aranmıyor.

Beyşehir Gölü’nden tarımsal amaçlı su çeken DSİ çok büyük kısmı açık, çok az kısmı da kapalı olan kanallar marifetiyle tarlaya su taşımacılığı yapıyor.  Gölün suları Çarşamba Kanalı marifetiyle yol  güzergahta bulunan tarım alanlarını ve Çumra havalesini suladıktan sonra, Hotamış Depolama Tesisleri’ne geliyor.

Bu sömürüye ne göl, ne de gölün azalmakta olan suları dayanır.

Suyun bu uzun yolculuğu sırasında buharlaşma sebebiyle su kaybı da oluyor, her yıl bir Akşehir Gölü büyüklüğünde.

Su politikalarının ve açık kanal su taşıma sistemlerinin en başta hemen gözden geçirilmesi gerekiyor, Beyşehir Gölü’nün uçsuz bucaksız bir çöl haline gelmemesi için.

Öte yandan iklim değişiklikleri sebebiyle yağmur ve kar yağışları da giderek azalmaya başladı. Göllerimizdeki su seviyesinin düşmesinde, iklim değişikliği çok önemli bir sebep. Bu durum karşısında giderek azalan göl sularını besleyecek su kanalları ve tünellerin yapılması gerekiyor.

Bunu yapmak yerine gölet ve barajlar yapılıyor.

O gölet ve barajlar, göle giden ve gölü besleyecek olan suların önünü kesiyor.

.. Ve Beyşehir Gölü kuruyor.

Gidin, görün

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.