Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2325.6
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70358.76$

BAŞKAN ERDOĞAN(2)

30 Haziran 2018, Cumartesi 10:18

Hatırlarsınız da yine ben konuya direk giriş yapıyım. Başlık şöyleydi:”Artık Muhtar Bile Olamaz”.   Bu başlığı atan hortumculuğa alışmış medya terörü kundakçısı, hükümet kuran yıkan dahi Başbakanı pijama ile karşılayan patronlarının söz sahibi olduğu illetli bürokrasinin kalemşörlerinden malumun ilanı gazetesi sekiz sütuna manşetten duyurmuştu. Küçümsüyorlardı dünya liderini. Dünya beşten büyüktür sloganı ile BM’deki mazlumların gür sesi olan lideri. Girdiği tüm seçimleri yiğitçe göğüslemiş Allah’ın izniyle ayakta kalmayı milletinin desteği ile icraatlarına devam eden ADAM GİBİ ADAMI ve 15 Temmuz Kahramanı 24 Haziran seçimlerinin başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’I o yıllarda hafife alanlar, yapmadık cambazlık bırakmamalarına rağmen artık O’nu iyice tanıdılar ve ADAM kazandı dediler. Burada vurgu çok önemliydi. ADAM olmakta zordu, ADAM kalmakta zordu. Hele ADAM olup KAZANMAK daha da zordu Türkiye şartlarında.

Öyleki herif dokuz seçim kaybetmiş kasetle koltuğuna oturtulduktan bu yana, kendi partisinin kaybına bakmıyor da kaybeden AK PARTİ diye beyanatta bulunuyor. Buna pişkinlik demezler de başka ne derler bilmiyorum.

Bir gün salonda üniversiteli öğrencilerin olduğu bir mekânda İngilizcesinin olmadığı varsayımıyla köşeye sıkıştırmak babından birisinin maksatlı yönelttiği”Başbakan olursanız, yabancılarla ilgili hangi dili konuşacaksınız?” sorusu karşısında maksadın muradına hoş görü ile yaklaşarak “Tabi’i ki Türkçe konuşacağım” demesi Karaman oğlu Mehmet Beyin fermanına sadakattir.

Dili Türkçe’yi gururla konuşan yere düşmüş(atılmış) Türk Bayrağını itina ile yerden alıp ihtimam gösteren İngilizce sorulan sorulara Türkçe cevap veren, kendi öz diline sadık kalıp Türkçe’ninde dünya dili olmasında büyük emeği olan Sayın Cumhurbaşkanımızı inceliklerine vakıf Türkçemizin öz gönül beyanıyla gönülden teşekkür etmeyi bir aziz borç biliyoruz.

Zarafet muhabbet ve heyecan esprisi de cabası tüm incelikleriyle şerbet gibi sunulan Türkçenin en büyük takipçisi ve şiir aşıkı Recep Tayyip ERDOĞAN’dır. Kızgınlığını sitemini mesajını içeride ve dışarıda hakka dönük yüzüyle resmedebilen bir beden dilini de çok iyi kullanan bir Cumhurbaşkanı var karşımızda. Hatırlarsanız çok sinirlendiği İsrail Cumhurbaşkanına dediği “One Minute” sözcüğünden başka yine açıklamasını heyecan ve kızgınlık ruhuyla Türkçeyle karşılık vermiş, sade Türk Milletinin değil, O gün ümmetin duasına nail olmuştu.

Bugün Avrupa’dan ABD’ye Uzak Doğu Çin Japonya Mançurya Avusturalya Yeni Zelanda hatta Papua yeni Gine’de bile takip edilen lider Recep Tayyip ERDOĞAN’dır.

Balkan Kafkas Ortadoğu coğrafyası gençleri Kuzey Afrika Sudan Mısır gençliği Filistin gençliği O’na aşkla bağlandı. Tüm ümmetin dilinde söylenen şarkı Recep Tayyip ERDOĞAN olmuştur.’4 Haziran’daki kutlamalar sadece Türkiye içinde değil, Türk Dünyası da dâhil Afganistan Pakistan Filistin Irak Suriye Musul Kerkük Batı Avrupa Orta Avrupa ve daha birçok devletlerde Venezüella Başkanına varıncaya kadar Rus topraklarının bir çoğunda Balkanlarda Bosna Hersek Cumhuriyetinde Arnavut kökenli Müslümanlarda Almanya gibi PKK destekçisi ülkelerde artık tanınan lider olmuştur.

Buna rağmen her zaman ve her yerde olduğu gibi sevenleri var sevmeyenleri var. İçerde ve dışarıda yığınla düşmanları da var. Çekemeyenler kıskançlıktan çatlayanlar hiç eksik olmadı. Belediye Başkanlığı döneminde İstanbul’u adam eden çalışmalarıyla yıldızı parlayan REİS’İN zaman zaman kendine en yakın arkadaşlarından yol ayrımına gidenler olmuş yalnız bırakıldığı görülmüştür. Fakat Hakka inanan ve halkının desteği ile ayakta kalan Sayın Cumhurbaşkanı kendisine bu vefasızlığı gösterenlere rağmen her türlü eza ve cefaya göğüs germiş, darbe teşebbüsünde bulunulan dış destekli 15 Temmuzla karşı karşıya kalmış yine de bırakıp gitmemiştir eline şapkasını alıp başkaları gibi. Artık Türkiye denilince akla O geliyor. O’nun olduğu her yerde Ülkemiz Türkiye’yi dünya da tanımayan kalmadı. Herkes Ay Yıldızlı Al Bayrağı selamlar oldu. Hilal, İslam’ın gökyüzündeki ulaşılamayan simgesi Bayrağımıza rengini veren kanımızla beraber uğrunda ölünülen bir misyona dönüştü ve millet bu sayede kendi değer ölçütleriyle bir iyice tanıştı, hem hal oldu.

Türkiye dünya lideriyle uydu olan bir ülke iken bugün kutup yıldızı olan bir Ülkeye merhaba dedi. Ha bu cümleyi beğenmeyenler hatta şiddetle karşı çıkıp eleştirenler olacaktır ona bi sözüm yok lakin eleştirenlere bakın 100 yıldır bu ülkenin yönetiminde bulunmalarına rağmen müstemleke zihniyetinden vazgeçmemişlerdir. Uydu olmaya alıştırılmış bu zihniyet ayakta kalmanın yolunu manda ve himayecilikte görür hale getirilmiştir, hatta ABD desteği olmadan yaşayamaz diye de teyit edilmiştir. Alınan dış yardım ve IMF ve Dünya Bankası borçlarıyla sömürülen bir ülke iken bugün lideriyle ve 81 milyon nüfusuyla dünya coğrafyasının gıpta ettiği bir Ülke’ye dönüşen Türkiye’ye karşı İslam Düşmanı şer güçlerin birlikte hareket etmesi Haçlı zihniyetinin gereğidir.

Eğer bugünkü şaşkın muhalefet ayak diremeyip her türlü bizansvari entrika ve kumpaslara kalkışmamış olsaydı sırf vatan sevdası diyerek söz ve beyanlarıyla en azından muhalefet olsalar da dürüst politik etikleri gereği davranmış olsalardı ne terör bu kadar azar ne de Türkiye’de yabancıların istediği gibi at oynatabildiği ülke olur, nede FETÖ cambazı bu kadar yönetime sızabilirdi.

Şimdi Türkiye bir medeniyet seline dönüşmek kaybettiği değerleriyle buluşmak geriden geldiği 150 yıllık açığını kapatmak ve gerçek ve hakiki medeniyet göstergelerini sunmak zorundadır. Geriden gelen yaklaşık 150-200 yıllık problemleri sihirli bir dokunuşla çözmek mümkün olmadığına göre ancak akılcı planlamalarla bir bir çözülebileceğine inanıyor ve desteğimizi esirmeden sürdürüyoruz. Göreve geldiği andan beri O’nun hayra vesile olan işleri birebir yapmaya başlaması Laiklik yortusuna inanmış Kemalist zihniyeti rahatsız etse de bu yoldan geri dönüş yoktur. Aslında Türkiye’de kaybedilen bir şey yok aksine değerine kavuşan işler var. Ve değerine kavuştukça insana rahat nefes aldıran uygulamalar artık ensesinde bürokratik oligarşiyi devlet eliyle hissetmiyor. Düşünün ülke Olağanüstü Hal var ama kimse farkında mı?

Hatırlayın eskiden Demirel zamanında yapılan MGK toplantılarında suratlar asık yüzler ekşi apoletlilere yan gözle bakılmaz medya tetikçi millet zihnen kuşatılmış töhmet altında insanlar birbirinden korkar ve çekinir olmuş vaziyette iken bugün kaldı mı o esintili sert suratlı apoletli toplantılardan kaldı mı hiç eser?

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyen bir anlayışın çağındayız. Millet DEVAM dedi çok şükür. Kimsenin gizli ajandası olmayıp sade milletine inanan bu yiğit ve çilekeş ADAM Cumhuriyetin en büyük değişim destekçisidir. Ve insanların Din Fikir Hürriyet Vicdan özgürlüğünü yıkıcılığa bulaşmadıkları müddetçe destekleyen bir liderdir. İradesini hak ve halkından yana kullandı. Kur’an okudu. Fakir fukaranın evine bağdaş kurup sofrasına şeref misafiri oldu. O inandı ve başardı. SEFER BİZİM ZAFER ALLAH’INDIR.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.