Konya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.07
  • ALTIN
    2301.6
  • BIST
    9056.12
  • BTC
    70495.76$

BAŞKAN ERDOĞAN

27 Haziran 2018, Çarşamba 07:41

Sizleri Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Rabbim milletimize İslam âlemine ümmet şuuru versin, kardeşlik ve birlik beraberlik dokumuzu kuvvetlendirsin inşallah. Türkiye’de 24 Haziran’da yapılan seçimler sadece bizleri değil tüm cümle âlemi ilgilendirir mahiyette idi. Ve tüm gözlerin üzerimize çevrildiği 24 Haziranı da çok şükür kazasız belasız geride bıraktık. Türk halkı hakikaten kendine yakışır düşman çatlatır bir sınav daha vermenin haklı gururu içerisinde gerekeni yaptı ve sağduyulu olduğunu bir kez daha ispatladı.

24 Haziran çok önemli bir sınav idi. Bir tarafta yapmak istediklerini bir bir sıralayan ve dünya konjonktüründe Türkiye’yi önemli bir konuma ulaştıran Ak parti Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Adayı diğer tarafta ise muhalefet kanadında yapılan mevcut uygulamaları eleştirerek haksız bir şekilde olanı yıkmakla tehdit eden ve bundan mutlu olan bir muhalefet adayları. Yıkmak mı kolay? Yapmak mı kolay diye sorsak kendimize herhalde yıkmanın daha kolay olduğunu söylersiniz. Hal böyle iken mevcut kazanımların kaybedilme riskinin olduğu ve tüm yıkıcı şer kuvvetlerinde muhalefete akıl veren olduğu düşünülürse çok şükür Allah’ın dediği oldu ve halkımız bilinçle gereğini yerine getirdi.

Seçimler yabancı basının da ilgi odağı idi. Hele söz konusu olan Türkiye ve seçimler ise nasıl ilgi odağı olmasın ki? Sonuçlar üzerinde spekülasyonlar oluşturmak daha sonuçlar ortada iken başlamıştı izlediğimiz kadarıyla TV yayınlarından. İleri sürülen görüşler ittifak çatısı altında değişik partilerden adayların sonuçta kendi partilerine döneceği ya da olursa kendi gruplarını kuracağı şeklindeydi. Bütün faraziyeleri düşünmek gerek lakin aslında olması gereken sonuçlarında ortaya koyduğu gibi ittifak çatısının hiç bozulmadan devamı şeklinde olmasıydı. Halkımız böyle bir karara varmıştı ve buna saygı göstermek gerekliydi.

Hakikaten hem Ak parti seçmeni hem Mhp seçmeni, Bbp seçmeni üzerlerine düşeni yaptılar ve haklı olarak ta Cumhur ittifakını iktidara ve Sayın Cumhurbaşkanımızı da BAŞKANLIĞA layık gördüler. Biliyorum bazı dış basın ve medya kuruluşlarının ihanetle mükellef devletler i başta ABD- Batı Avrupa-Körfezdeki kukla emirlik ve şeyhler ve İsrail Siyonist medyası olmak üzere rahatsız olsalar da halkımızın tercihi tarihi misyonunun kendine yüklediği değerleri taşıma mecburiyeti olarak görüldüğünden, bunu da büyük bir özveri ile yerine getirmiş olması onun ne kadar bilinçle hareket ettiğini gösterir. Halkımızın bu tercihi gayet anlamlıdır, özeldir ve gelecek kuşaklara da taşınması gereken önemli bir misyondur. Şöyleki Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi yeni bir başlangıcın en heyecanlı vasıtasıdır. Artık bu sisteme başta yeni siyasiler adapte olacaklardır. Bana göre bu adaptasyonda halkımız gerçekten daha öndedir.       Asıl uyması gerekenler bence siyasiler olmalıdır. Bu süreçte çabucak aşılır. Sayın Cumhurbaşkanımızın engin ufku ve siyasi tecrübesi güç karşısında kararlı tutumluluğu ve azmi ve sağlam iradesi ile pratik çözüm yolu keşfi kısa zamanda bu sistemin hakikate vehmeden yüzünü gösterecektir.

Bu seçimlerde yaklaşık 150 yıldır kaybedilen bir sılai rahim özlemi vardır. İşte Ak parti iktidarı bu mevcut değerlerin yeniden inşası için iş başında ve yeniden bu değerleri keşfetmenin inkişafın milletimize tanıtımında ve kabulünde bireylerin mesuliyet duygusunu tanıma ve bu hakkı hak bilme önceliğinde insan haklarını kullanma sorumluluğunu vicdana yükleme işini titizlikle yerine getirme sorumluluğundadır. Açık söylemek gerekirse yüzlerce hatta binlerce yıldır islamla tanış olan bir toplumun genleri ile oynandığı son yüz elli yıllık batıl hareket tarzı aslını yitirmek üzere ve hak karşısında yok olmak zorundadır. Millet inancına sadıkane kalırsa ve bunu da yaşantısına aktarırsa toplumun daha sağlıklı yapıya ulaşacağına kuşkum yoktur.

Biz sahip olduğumuz eskimeyen değerlerimizi evrensel değerlere dönüştürebiliriz. Ama önce biz kendimizi yaşayalım ve nefsimizi haramlardan söküp atalım. Biz islamın sonsuzluk fikri ile kendimizi bilen ve bulan bir ümmetin bireyiyiz. Hem dünyamız ve gerçek hayat olan ahretimizi ihya etmemiz varlığımızın gayesini bilme ve bu gaye peşinde Allah’a kul olabilme endişesi bizi daha mütedeyyin insanlara dönüştürmektedir.

Ne yapsalar göklerden gelen bir emir ve kaderin üstünde bir kader vardır, dünyadaki tüm şer güçler birleşseler de bunun önüne geçemeyeceklerdir. Yavuz kendisi için Mekke ve Medine’nin hizmetkârı diyorsa ve bizim başkanımız da “Rabbime hamd ediyorum bana bu millete hizmetkâr olmayı nasip ettiği için” şükrediyorsa, demek ki artık bu ülkede bazı şeyler değişiyor demektir ve kimse de bunu önleyemez. Dere yatağında su mecrasına doğru ilerlemektedir.

İnsan ne kadar iktidarda da olsa bir gün kendisinin Allah’a hesap vereceğini biliyorsa bu sorumluluğu kendisine birçok vicdani şeyleri de yükler. Her şeyden evvel biz bu dünya da faniyiz. Ve her gün baki olana doğru adım adım gitmekteyiz. Hal böyle olunca din ve dünyasını birlikte götüren insanların vicdani muhasebesi daha bir titizlikle kendini gösterir. Mesele bu vicdani müesseseyi tüm birimlere ve vicdanlara havale edebilmektir.

Bu seçimlerde kolay olmadı. Başta siyasiler olmak üzere zaman zaman kızgın bir dil kullanıldı. Artık bunlar geride kaldı. Aslolan devletimiz halkımız ve inancımız ise bunda gayri kardeşlik içerisinde olmak ve yaşamak için ortak payda da birleşmek gerekir. Bazıları için kolay olmasa da bu sonuçlar halkın tercihine ve teveccühüne saygı gösterilmesi en başta gelen durumdur.

Bu millet önce kendisiyle tanışmayı başardıysa ki başarmamak için hiçbir bahane ve nedeni olamaz bundan dünyadaki mazlumlar da nasiplenecektir. Türkiye sadece Müslümanlar için mazlum başka inançtan olanlar içinde bir şanstır.

Biz bu seçimin daha detaylı değerlendirmesini siyasilere bırakalım, bir vatandaşlık görevinin yüklediği sorumluluğu yerine getirmenin haklı gururu içerisinde kendi işimize bakalım çevremizi kollayıp garip gurebayı gözetelim. İşimizi yapalım diyorum kısaca. Varsınlar siyasi partiler kendi içlerinde hesaplaşmalarını yapsınlar. Kendilerine yeni yol haritaları çizsinler ne biliyim önümüzdeki iktidara gelebilmenin ve halkıyla bütünleşmenin, nerede, neyi yanlış yaptık diyebilmenin telaşını yaşasınlar bunu onlar yapsın ama bizler halk olarak toplum barışının korunmasında temel faktör ve belirleyici olalım. Tahriklere kapılmadan Türkiye için çalışalım, çabalayalım.

Rabbim ülkemiz için en hayırlısını versin, yar ve yardımcımız olsun inşallah.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.