Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2426.4
  • BIST
    9672.62
  • BTC
    63700.12$

ATAMALARDA EHLİYET VE TECRÜBE

17 Haziran 2020, Çarşamba 08:48

Bölge Müdürü 2-3 yılda bir değişen ve büyük yatırımlar yapan bir kurumun bölge müdür yardımcısıyla sohbet ediyorduk.        

Ona “Yeni bölge müdürünüz nasıl?” diye, sordum.

İyi..!” dedi.

Ne desin adam?

“Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık”

Sonuçta o da bir devlet memuru.

Fakat gene de çok önemli ve atamalarda dikkate alınması gereken bir hususun altını çizdi.

Şöyle dedi : “Yeni bir bölge müdürü geliyor. Ona ne yaptığımızı evraklar üzerinde ve proje dosyalarını açarak defalarca anlatıyoruz. Bölgelere gidiyoruz. Sahaya çıkıyoruz. Anlayacağınız masa üstünde anlattığımız bilgileri yerinde de gösteriyor ve anlatıyoruz. Sonra yeni  bölge müdürünün şube müdürlerini ve bizim sorumluluk alanımızda yer alan birimlerle tanışma faslı başlıyor. Böylece aradan bir yıl geçiyor. Bu arada en rutin işlerin aksadığı da oluyor. Mesela bir işi yapmak için bölge müdürünün onayının gerekmesi halinde bekleme süreci başlıyor. Çünkü müdür bey yapılacak işe onay verme ve imza atma noktasında bir hayli düşünüyor.”

Peki neden diye sorduğumda da şu cevabı alıyorum..

Neden olacak “Acemilikten” diyor, sohbet ettiğimiz müdür yardımcısı.

Daha sonra ne oluyor, diye sorduğumda da enterasan bir cevap daha alıyorum.           

“Ne olacak adam işi öğrendi. Hatta ezberledi. Ne yapacağını biliyor. Tecrübe kazandı” derken, bölge müdürü görevden alınıyor ve başka bir yere atanıyor.

Sohbet ettiğimiz müdür yardımcısı arkadaş “Vallahi bizler muallim gibi olduk. Geleni eğitiyoruz. İşi öğretiyoruz. Kurumun ve şehrin kendisinden  tam istifade edeceği ve tecrübelerinden faydalanacağı bir anda adamı görevden alıyorlar. Sonra yeni  bir bölge müdürü geliyor ve başa dönüyoruz. Tabi bu arada işler aksıyor. Ne yazık ki bazı gelenler de gideni mumla aratıyor.”

Maalesef kamuda  oluyor böyle atamalar.

Bunun gibi sayısız diyebileceğimiz örnekler var.            

İşlerin aksayacak olması sanki önemli değilmiş gibi.

Oysa  özel hayatta, ticarette bilgi birikimi ve tecrübe ne kadar önemliyse kamuda da o kadar önemli. Aynı şekilde  başarı  için bilgi, ehliyet  ve liyakat ne kadar önemliyse bir yöneticinin kurumun verimliliği bakımından sürekliliği de o kadar önemli.

Yerelde üst düzey atamalarda ve siyasi görevlendirmelerde en başta bilgi, liyakat ve tecrübenin belirleyici unsur olması gerektiğini düşünenlerdeniz. Bu noktada hisisi davranmamak gerekiyor. “Senin adamın. Benim adamım.Onun adamı” anlayışından uzaklaşmak gerekiyor. Bir yere atanacak kişinin ehliyet ve liyakat esasına göre göre Ankara’nın bilgilendirilmesi gerekiyor.

 Esasen atanmışlar ve seçilmişler için belli kriterlerin uygulanması lazım.

Başarılı ve faydalı bir yönetim için “Olmazsa, olmaz” kriterlerimiz olmalı.

Belirlenen kriterlere göre atananların ve seçilenlerin hiç değilse bir kaç dönem sürekliliği olmalı.     

Kriter ne?

Yineleyelim: Ehliyet, liyakat, eğitim ve tecrübe.

Sonra işe göre adam. Yani adama göre iş değil.

Bakınız bir helikopter pilotundan, F-16 pilotu olmaz.

C sınıfı ehliyete sahip olan bir insandan da helikoter  pilotu olmaz.

Kunduracıdan kuyumcu, kuyumcudan kunduracı olmaz.            

İnşaat mühendisindan doktor olmaz.

Bütün ömrü çalıştığı kurumlarda 2, 3. Adam olarak geçenlerden de kimse bize kızmasın ama 1. Adam olmaz. 1. Sınıf yönetici çıkmaz. Dolayısıyla tecrübeyle sabit olan örneklerin sayısını artırmaya çalışmanın ne gereği var?

Beceri ve yönetme insanın fıtratında  olan bir sanattır. Bu sanat her sanat dalında olduğu  gibi zekayı  gerektirir.

Demem o ki bir işini ehline vermek lazım.

Sonra her görev onu gereği şekilde kullanmasını bilen insanlara yakışır.           

Bir Hadis-i Şerife göre de “İş ehline verilmezse kıyamet yaklaşmış” demektir.

Ehliyet ve liyakat kadar önemli olan tecrübeye bakalım bir de.

Seçilmiş insanlar olarak milletvekilleri, belediye başkanları ve başbakanlar(Eski dönemde) genellikle  2. Dönemlerinde daha kıymetli işler yaptı  ve yüksek  performanslar  gösterdi.

Milletvekilleri yeniden seçilmeleri halinde 2. Dönemlerinde daha başarılı oldu.

Belediye Başkanları da seçilmeleri  halinde 2. Dönemlerinde daha başarılı oldu.

İyi ve son derece başarılı bir siyaset mühendisi olan sayın Recep Tayyip Erdoğan bu gerçekten hareket ederek, Ak Partiyi kurarken belediye başkanları ve milletvekilleri için üç dönem şartını getirdi.

Şimdi şöyle bir soru sorabilirsiniz: Siyasette başarılı ve verimli olmak için bir kaç dönem şart mı?        

Soru iyi de.. Her siyasetçi bunu yapamıyor yani başarı çıtasını zirveye koyamıyor.

Biraz  daha somutlaştıralım isterseniz bu konuyu.. Her siyasetçiden bir Recep Tayyip Erdoğan olmuyor, olamaz. Bir Adnan Menderes de olamaz. Bizim siyasi tarihimizde  bu konuda sıradışı örnek bir elin parmak sayısını geçmedi. Dolayısıyla bu insanları normal siyasetçilerle mukayese etmek bile abesle iştigal olur.

Atanmışlara gelince..

En başta da yazdık.

Atanmışlarda da ehliyet, liyakat ve tecrübe önemli.

Her kademedeki atananlar ve  atanacak olanlar için önemli.

Atanmışların ve atanacak olanların tecrübelerinden yararlanmak lazım.

Tecrübe bir kurumu yönetmede en büyük ve en önemli üniversitedir.

Yöneticiler ve normal insanlar tecrübeleri kadar bilgi sahibidir.

Bilmenin ve doğru karar vermenin tek yolu tecrübeden geçer.

Tecrübe, düşünenler için eğitimle elde edilemeyecek kadar büyük bir kaynaktır.                                                                                                                                     

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.