AŞ SABAHIN, İŞ SABAHIN VE BEREKET

Bugün köşe yazıma hiç yapmadığım ama beğeneceğinize inandığım bir gönül insanının yazısını aktarmak istedim. Uzun yıllarını Konya’da geçirmiş, Kayseri’li olan Prof.Dr. Ali Büyükaslan hocamın bu güzel paylaşımını “dün nasıldık, bugün nasılız?” bunu görmek için sizin de okumanızı istedim ve köşeme taşıma ihtiyacı hissettim. Kalemine, gönlüne sağlık hocam.

Acı ama gerçek, nereden nereye geldiğimizi anlatan güzel bir tespitti hocamın yaptığı. Sanki Kapı Camii esnafını tasvir etmiş. Çocukluğumda yaşadıklarım gözümün önüne geldi. Kimse saat onlara kadar uyumaz, kimse “bana ne, çöpçü süpürür” diye kapısının önünü çöplük gibi bırakmazdı.

Ekleme yapmayı bırakıp dünümüzü, bugünümüzü terazinin kefelerine koyup, o günlerden bugüne nelerin değiştiğini görmek için hocamın yazdıklarına bir göz gezdirelim isterseniz.)

Artık kalmadı sabah namazından önce herkesin kendi kapısının önünü süpürdüğü sokaklar. Kahrolası kentsel dönüşüm uygulamasıyla şehrin ruhunu öldürdüler. Rızık kapısı Hak kapısı. Hak kapısı da seherde açılır, dualara icabet olunur ve “rızıklar sabah erkenden dağılır” diye erkenden açılan dükkânlar.

 “Aş sabahın iş sabahın” derdi rahmetli annem.

09.00’da bile açılmayan dükkânları görünce,

“sabah gökten rızık yağarken, kapalı kapılardan girmez tabii ki!..“ diye düşünür oldum daim.

Hani çok kazanır yetiştiremezsiniz;

Çok koşar bitiremezsiniz;

Çok söyler anlatamazsınız;

Çok bağırır duyuramazsınız ya!..

Hah işte bu, bereket dediğimiz şeyle çok yakından ilgilidir.

Ve her şeyin bereketi vardır:

Sözün, sesin, kazancın, çalışmanın, koşmanın, yaşamanın, ağlamanın, gülmenin.

Sözün bereketi, söylediğinin tam olarak anlaşılması ve karşılık bulmasındadır.

Sesin bereketi, onun taşıdığı mesajın güzelliği ve etkisindedir.

Kazancın bereketi, kimseye muhtaç olmadan yaşamandadır ve bu sayede başkalarına el uzatmandadır.

Çalışmanın bereketi, erken işe koyulup, işin hakkını vererek yaptığında işinin ehli olma sıfatını hak etmendedir.

Koşmanın bereketi koşuşturmakta değil hedefe ulaşmayı gaye edinip o yolda emin adımlarla yürümendedir.

Yaşamanın bereketi, iyiliği yayma kötülüğü savma amacıyla hayatı kuşanmanda ve bu uğurda ömrünü tüketmendedir.

Ağlamanın bereketi, kalbindeki merhametin artmasında ve sevginin yüreğinde yer etmesindedir.

Gülmenin bereketi, gülebilmendedir. Kalbini öldürmeden gülmeyi, gülebilmeyi ve gülebilecek işler yapabilmeyi başarmandadır. (Gülmek kahkaha atmak değildir.)

Rızka Allah kefildir, amma velakin, kanaat ve bereketi kaybetmek de kendi elimizle gerçekleşiyor.

Unutmayın, bereket; kötülükten uzakta, iyilik ve güzellik yolunda çalışmada ve kanaatle beslenen rızıktadır.

Gününüz ve ömrünüz bereketli olsun!