Konya
19 Mart, 2024, Salı
logo altı
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    35.12
  • ALTIN
    2238.7
  • BIST
    8771.87
  • BTC
    63797.05$

Anadolu-Patrikhane ve Avrupalılar (3)

18 Haziran 2021, Cuma 08:51

Sayın Başbakanımız Re­cep Tayyip Erdoğan Olimpiyat açı­lışı sebebiyle 07.05.2004 tarihinde Atina’ya yaptığı bir ziyaret esnasında Cuma namazı kılmak için cami aramış, açık ve faal bir tek cami bulunamadığı için Cuma namazını kılamamıştır.(1) Hâlbuki orası 400 sene bizim idaremiz altında kalmış ve yüz­lerce cami var idi. Son zamanlarda bu durumdan utanmış ola­caklar ki; Hürriyet Gazetesinin bildirdiğine göre Atina’da bir askerî hangarı cami yapıyorlar.(2)

Osmanlı döneminde, Balkanlarda takriben 11 bin cami vardı.(3) Bir zamanlar sadece Belgrat’ta 217 cami vardı. Bu­gün bunlardan göstermelik sadece Bayraklı Ca­mii ayak­ta­dır.(4) Sofya’da 110 caminin olduğu bilinmekte­dir.(5) Os­manlı çekil­dikten sonra göstermelik birkaç tanesi hariç, ya yıkmışlar, ya kiliseye çevirmişler, ya da çok süfli işlerde kul­lanmaktadırlar.

İstiklâl savaşımız esnasındaki hainlikleri yüzünden bir müddet zor dönemler geçiren Fener Rum Patrikha­nesi, 1950 li yıllardan sonra Avrupa devletleri ve misyo­nerler sa­ye­sinde yine takip ve tarassuttan kurtulmuş, tarihen tevarüs ettikleri hainane fikirleri filizlendirme faaliyetlerine var güçleri ile devam etmeye başlamışlar, 1990’lı yıllardan sonra, Türkiye’nin AB üyesi ola­bilme husu­sundaki mülayim ve müsa­mahakâr tutumunu da is­tismar ederek, bu günlerde şu dört konu üzerine yoğunlaşmışlar ve başarmak üzeredir­ler:

1-Ekümeniklik unvanını alarak, 3000 kişinin pat­rikli­ğin­den, 300 milyon kişinin patriği olmak, Vatikan benzeri İstan­bul’un ortasında çıbanbaşı bir dini devlet kurmak ve za­manla bunu büyüte büyüte Elenizm’in ezeli ve ebedi idealini (“Megalo-idea”yı -Anadolu’yu tekrar Bizans diyarı yapmak)  gerçekleştirmek.

2-1971 yılında, kanunlara muhalefet edip, kuruluş amacı dışında faa­liyet ve tedrisat yaptığı için kapatılan Hey­beliada Ruhban Okulunu yeniden açtırmak.

3-Ayasofya’nın camilikten çıkarılıp müze olarak kul­la­nıl­masıyla iktifa etmeyip, Onu mutlaka yine eski şa­şaa ve debde­besiyle kilise haline getirmek ve Hıristiyanların ibade­tine açtır­mak.

4-Fener Patriği seçiminde “Türk vatandaşı olma” zo­run­lu­luğunu kaldırtmak.

Lozan Anlaşmasına göre, Trakya’da Müslümanların Müf­tüsü ile aynı sta­tüde olması, eşit haklara sahip olması gerekir­ken, Fener Patriğini dünya Ortodoksları seçip Türk Hükümetine lanse ediyorlar. Ama Trakya’da Müslüman Halkın seçtiği müftü Yunan Hükümeti tarafından tanınma­makta, bilâkis birçok baskı ve işkenceye maruz kalmakta­dır. Nitekim halkın seçtiği müftü Meh­met Emin Aga,  ka­fası yarılıp kolu kırılıncaya kadar dövül­müş, gelip İstan­bul’da tedavi olup gitmiştir.(6) Yunanistan Os­manlıdan ka­lan cami­leri sinema, tiyatro, müze, pop sa­lonu, sex filmleri­nin oyna­tıldığı yerler olarak kullanırken,(7) 2000’li yıl­larda tamir edi­len Patrikhane açılışı için Yunanistan’dan ba­kanlar, mil­letvekilleri, askeri erkân ve değişik kesimden iki bin kişi katılmıştır. Patrik Bartalemeus bir devlet başkanı gibi dün­yayı gezip dolaşırken, Yunan vizesi alarak Rama­zan’da Trakya’ya gi­den Din İşleri Yüksek Kurulu Üyelerini içeri al­mamışlar ve geri çevirmişlerdir. 

Lozan Konferansının ilk dönem görüşmelerinin yapıl­dığı sırada 25 Aralık 1922 de Le Journal gazetesi muha­biri Paul Herriot’ya Çankaya’da verdiği demeçte Mustafa Kemal Ata­türk Patrikhane için son derece isabetli bir teşhis koymuş ve şöyle demiştir:

 “Azınlıklara gelince: bu konuda değiş tokuş ileri sür­müş­tük. Öbür devletlerin temsilcileri de bu konuda bizim fikrimizi izlemişler ve onaylamışlardı. Ama bir fesat ve hıya­net ocağı olan, ülkede ayrılık ve uyuşmazlık tohumları sa­çan, Hıristiyan hemşerilerimizin huzur ve refahı için de uğur­suzluk ve felâket simgesi olan Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımızda barın­dırmayız. Bu tehlikeli örgütü ülkemizde tutmamız için ne gibi vesile ve nedenler  ileri sürülebilir? Türkiye’nin Rum Patrikha­nesi için toprakla­rında bir sığınak göstermeye ne zorunluluğu vardır? Bu fesat yuvasının ger­çek yeri Yunanistan değil mi­dir?”(8)

Ama her hususta Atatürkçülüklerini öne çıkaran sözde ay­dınlar ve devlet adamları maalesef Mustafa Kemal’in bu görüş­lerine hiç itibar etmemişler ve uygulamaları ile Kahpe Yunanı azdırdıkça azdırıp tepemize çıkarmışlardır.

 

Dipnotlar:

1- Milliyet Gazetesi, 08. 05. 2004.

2- Hürriyet Gazetesi, 08 Eylül 2011, Yorgo Kırbaki, Atina. 

3- Y. Öztuna, Tarih Sohbetleri, Ötüken Yay. İst 1988, s. 337.    

4- Altan Araslı, a. g. e. c.1, s.45;  19. 03. 2004 günlerinde çıkan Arnavut Sırp çatışmasında Belgrat’daki son Osmanlı camisi olan Bayraklı camiyi yakmışlar ve başka  yerlerdeki camileri de hem  yağmalamışlar

        hemde yakmışlardır. Bkz: Aynı tarihteki Milliyet gazetesi.

5- Yılmaz Öztuna,  Tarih  Sohbetleri,  s. 337. 

6- 05.04.1996 tarihli Tv yayınları ve 06.04.1996 tarihli İstanbul Gazeteleri.

7- Tarih ve Düşünce Dergisi, Mart 2004, s. 38.

8- Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.3 (1918-1937), İstanbul 1954, s. 57.

Yorumlar

  • yorum avatar
    yanar
    22-06-2021 21:56

    Ne yani Atinada cami yok diye kiliseleri yok mu edelim... Ne farkınız kalır Rumdan? Konyada 1900 de kaç kilise vardı? Şimdi sembolik bir tane... Hiç kilise yıkmamışız ne üstün islami medeniyetiz!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.