Konya
16 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.64
  • ALTIN
    2476.5
  • BIST
    9577.09
  • BTC
    62721.66$

Aman Doktor

30 Mart 2022, Çarşamba 08:35

“Aman Doktor, canım gülüm doktor, derdime bir çare”

“Hekimden sorma, çekenden sor demişler, acısını dertlerin çare gösteren değil çeken bilir demişler”

Hekimlik en özel mesleklerden. Mensubu olmama karşın kutsal meslek tanımı bende farklı. Lâyıkıyla yapılan her meslek kutsaldır. Siz meslek ilkelerine uymaz, hastalarınıza empati uygulamaz, “ben ne oldum be abi” modunda çalışırsanız bir gün kendinize ancak her gün mesleğinize zarar verir, işini can-ı gönülden yapan vefakar ve cefakar meslek mensuplarınızın emeklerine de yazık etmiş olursunuz. Sadece hekimlere de olmaz zararınız, tüm sağlık çalışanlarına da  zarar verirsiniz.

Bir asker ve bir hekim olayı oldu Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ve bir kez daha bölündük, sanal alemde bu olayı sağlıkçılara saldırı vesilesi yapanlar oldu, maalesef sağlık camiasından da asla kabul edilmez tuhaf paylaşımlara tanık olduk üzülerek. Sağlık çalışanları pandemi yokken de çok ciddi sorunlarla, hastane içi çalışmalarda dahi sayısız adaletsizlikle, ciddi iş yüküyle sıfır hata ile yapılması gereken bir mesleği yapmaya çalışıyorlar. Bunların hiç biri karşısındaki dert sahibi hasta veya yakınları ile tartışmaya girmeyi haklı kılmaz kuşkusuz. Maalesef şiddet sarmalındaki toplumumuzda sağlık sorunu bahanesiyle sağlıkçılara saldırıyı hak gören, marifet sayan ciddi bir popülasyon olduğu da açık. Yıllardır sağlıkçıya taciz hattı olarak hizmet veren  ALO Sabim ve hastane “Hasta hakları birimi” bu konuda vatandaşa cesaret veren birimler gibi çalışıyor.

Hekimlik uzun ve zorlu bir eğitim. Bu meslek  sadece kitaplardan öğrenilerek yapılacak bir meslek değil. Bir sanat ve usta-çırak ilişkisi ile gelişir. Maalesef eğitim sistemimizde usta görmeden hekim olunur hale geldi. Artan kontenjanlar nedeniyle en çok bilgi birikimi sağlayan hasta başı eğitimi çoğu üniversite hastanesinde zaten kantin stajı haline gelmişti, pandemi bunu da ev stajı şekline döndürdü. Profesörlük hakkı kazanan ancak ünvanı almak için yıllarca bekleyen hocalarımızın aksine bugün hiç hasta muayene etmeden, hiç ders anlatmadan profesör olmak mümkün eğer yolunu yordamını bulursanız. Hastanelerde uzun vizit dönemleri istisnalar hariç çok gerilerde kaldı. Hasta hikayesi yani tıp dilinde anamnez artık alınmıyor. Eğitim hastanelerinde dahi on dakikada bir verilen randevuların da sebep olduğu sıkışıklıkla hastaların tansiyonlarına bakılmıyor. Asistanlar birden fazla görev yapan ve kağıt üzerinde o birimin şefliği görevini yürüten hocalar sayesinde şefsiz ve tezsiz uzman oluyorlar. Bugünler hekim kalitesi açısından toplumumuzun belki de iyi günleri ileriyi düşünürsek. Artık çok yoğun çalışma gerektiren, hasta ile daha sık karşılaşılan ve malpraktis yasası nedeniyle daha fazla dava konusu olabilecek bölümler tercih edilmiyor. Sağlık çalışanlarının talepleri sadece maddiyat değil kamuoyuna böyle yansıtılsa da. İşini zevkle yapmak her sağlıkçının arzusu zira bu meslek de sevilmeden yapılmaz.

Hekimlik mesleğinin onurunu elbet hekimler koruyacak. Hekim eğitim düzeyi ve kalitesini artırmak zorundayız. Belki hekimlik mesleğine başlangıçta da mesleki yeterlilik barajı getirilmeli. En önemlisi hastayla diyaloğun temellerinin atıldığı hasta başı eğitim, o meşhur semiyoloji dersleri aktifleştirilmeli. Hekimlere iletişime yönelik dersler de verilmeli.

Toplumu asker-hekim bölünmüşlüğüne götüren son olayı elbette tasvip etmiyorum. Sağlıkçılara saldırı cezalarının ağırlaştırılmasının gündemde olduğu bu olayı yasa engelleme çabalarına çevirmeyi de doğru bulmuyorum. Ortada görüntüler varken bunları izlemek yerine pek de alışkın olmadığımız şekilde olay nedeni doktora destek verilmesi de operasyon sonrası alkışlarla taburcu olan vatandaşımızı protesto etme faaliyetlerini de yakışıksız bulurum hatta tüm bunların gelişmesinde görevini yerine getirmediğini düşündüğüm başhekim meslektaşımın göreve devamını da yanlış bulduğum gibi. Son sözüm meslektaşıma; eskiden de sağlık çalışanlarına uygun olmayan haksız davranışlarda bulunanlar olurdu ancak hepimiz olayı önleme çabasına düşer, kendimizde kusur arardık. Öfke kontrolü olmayan, empati uygulamayan, diyaloğu bağırmak zanneden biri hekimlik yapamaz.. Genç meslektaşımız önce kendisine bir çekidüzen vermeli önündeki uzun yıllarda bu mesleği yapacaksa. Hekim önce iyi insan olmalı. Bu olayı Bakanlıklarımız da değerlendirmeli ve sağlıkçıların niteliğini  de öfkeye yol açan nedenleri de  hasta-hekim ilişkisine yönelik eğitimleri de hızla geliştirmeli. Bir meslektaşın yanlışı sağlıkçıya yönelik geciken iyileştirmeleri de aksatmamalı, görevini canla başla yerine getirme çabasındaki sağlıkçıların emeği görmezden gelinmemeli. Sağlıklı günler dilerim.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.