Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.84
  • ALTIN
    2512.6
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64261.49$

AKŞEMSEDDİN Hz.(2)

16 Şubat 2016, Salı 08:41

 Devlet onlarca kutsal ve her türlü menfaatin,  ihtirasın,  çıka­rın,  mevki ve makamın fevkinde (üs­tünde) idi. Onlar Os­manlı Dev­letini “Dev­let-i Ebet Müddet” yani; kıya­mete kadar de­vam edecek bir devlet diye kurmuşlardı.

Fetihten sonra Çandarlı Halil Paşa azledilince Fâ­tih,  ho­cası Molla Gürânî’ye sadrazamlık teklif etmiş,  O,  teklifi reddetmiş ve şöyle demiş­tir:

“Ben ilmiyye sınıfından biriyim. Bu teklifi kabul eder­sem,  asker ocakla­rından yetişen kullarının huku­kuna teca­vüz olur (bu makam onların hakkı).”([1])

Hz. Peygamber: “Allah sevdiği idarecilere iyi ve dü­rüst müste­şarlar ih­san eder”  buyurur.([2])

Allah ve Resûlü Fâtih’i seviyorlar ki,  O’na böyle dürüst,  liyâ­katli,  müstağni yani mevki,  makam ve dün­yalık hastalığı olmayan müsteşarlar ih­san etmiş,  Hz. Peygamber de mübâ­rek lisanı ile O büyük Sultanı öv­müş,  taltif ve takdir etmiştir.

O’ndaki hoca sevgisine şu olay da güzel bir delil­dir: Fe­tih es­nasında,  İstanbul’a Topkapı’dan maiyeti ile girerken Akşemseddin’i yanı ba­şında yü­rütmüştür. O büyük âlim,  Bizans halkının kendisine ver­dikleri çiçekleri al­mayıp;

 “Fâtih şu delikanlı,  O’na verin”  deyince,  Fâtih;“Al Ho­cam al. Bu şeh­rin ben maddi,  sen de mânevi  fâtihi­sin,  sen benim ho­camsın” dediği rivayet edilmekte­dir. ([3])

Fâtih Akşemseddin’den söz ederken bir defa­sında: “Be­nim bu pîr’e say­gım,  irademin üstündedir. Yanında heye­canlanır ve elle­rim titrer. Hal­buki diğer şeyhler yanıma ge­lince onlar heyecanla­nır,  onların eli titrer. Araların­daki fark budur”  demiştir. ([4])

Yine onun için Fâtih; “Yaşadığım za­manda şöyle bir ilim er­babının bu­lunmasına mı,  yoksa şu şeh­rin (İstanbul’un) alınma­sına mı daha çok sevine­yim bilemiyo­rum”  demiş­tir. ([5])

Manevi iklimde belli bir seviye ve kıvama gelen  Fâ­tih’in pasifize ol­ma­ması,  devlet işle­rini ihmal etme­mesi,  Haçlı ittifakları karşısında zafi­yete düşülmemesi,  kendisi ile daha fazla meşgul olmaması,  devlet işle­rine daha fazla za­man ayırabilmesi için Akşemseddin; Sultanın bütün ısrarla­rına rağ­men,  İstanbul’u terk edip Göynük belde­sine gidip yerleşmiş ve 16 Şu­bat 1459 da orada vefat etmiştir.

 

Akşemseddin’in Türbe kitabe­sinde şunlar yazılıdır:

“Kara gün dostu imiş Fâtih’in Akşemseddin.

Ki; yüzünden lemeân etti Feth-i Mübîn

Nusratı çeşm-i hakikisiyle görüp verdi haber.

Böyle her şeyi uzaktan görür erbab-ı yakîn. ” 

 

Yani: “Akşemseddin Fâtih’in kara gün dostu imiş. Pey­gamber tara­fın­dan müjdelenen İstanbul’un Fethi O’nun sa­yesinde ger­çek­leşmiş. Al­lah’ın evliyaullaha verdiği ileriyi görme gücü sayesinde,  Fethin müyesser olaca­ğını haber verip,  askeri cesaretlendirmiştir. ” 

 

Kabri nur,  makamı cennet olsun. Allah bizleri şefaatine nail eylesin. Neslimizden Fatih’leri, Akşemseddin’leri eksik etmesin.

 

Dipnotlar:

1- Ahmet Şimşirgil,  “İstanbul Fethinin Manevi Mimarları”,  Tarih ve Medeniyet Dergisi,  yıl 1996, sayı: 27, s. 23.

2- Ebû Dâvûd,  Sünen,  Humus,  1969,  Harac ve’l-İmare,  4 (2932).

3- Banarlı, a. g. e. s. 27; Beynun Akyavaş,  a. g. e. s. 111.

4- Nezihe Araz,  a. g. e. s. 178.

5- Mustafa Runyun-Osman Keskioğlu,  “Fâtih Devrinde İlim ve O devirde Yetişen İlim

      Adamları”,  DİB yay. Ankara,  1953,  s. 223.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.