Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2435.9
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64547.38$

AHİRET

24 Kasım 2017, Cuma 07:46

Ahiret öyle yakın seyredilen manzarada

O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada

Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi,

Müşkül budur ki, ölmeden evvel ölür kişi

Artık güneş görünmez olur, gök bulutludur

Rahatça dal, ölüm sonu gelmez bir uykudur

                                        Yahya Kemal

Mevlânâ Hazretleri şöyle diyor: “Görmek bilmekten üstün­dür. Bu yüzden halk nazarında dünya hoştur, se­vimlidir. Çünkü halkın avamı dünyayı peşin ve mevcut, ahireti ise ve­resiye ve namevcut gibi telakki eder.” (11512-11513).

Ba’s-ü ba’del mevt: Öldükten sonra dirilmeye inan­mak malum bizim iman esaslarımızdan biridir. Bahar ve Ba’s ara­sında çok büyük bir ben­zer­lik vardır. Tabiatın öldükten sonra dirilişine bahar, can­lıların ölümün­den sonra dirilişine de ba's denir. İkisi arasındaki ilgi ve alâ­kaya bizlerin dikkatini çe­ken Resûl-i Ek­rem: "baharı gör­düğünüz za­man dirilişi hatırla­yın" mealinde sözler söyle­miştir. Öldü zannedilen tabi­atı, za­manı gelince dirilt­meye, yeşert­meye, canlandır­maya kadir olan Allah, insa­noğlunu da öldükten sonra dirilt­meye ve huzu­runda topla­maya kadirdir.

Modern ilimin araştırma ve deneyler neticesinde keş­fe­dip söylediği şu hususlar göz önüne alınırsa, öldükten sonra diril­menin (Ba’s) daha iyi anlaşı­lacağı kanaatinde­yiz:

Yerden 20 bin metre yükseklikte, yerin 3500 metre de­rinli­ğinde ve de­nizlerin 8000 metre tabanında bile can­lı­lara, bakte­rilere rastlanmaktadır.([1])

ABD’de ilim adamları; Antarktika buzullarından al­dık­ları 8 milyon yıllık buz örneklerini laboratuar orta­mında ısı­tıp bes­leyerek, içlerinde sıkışıp kalan mikropla­rın yeni­den faal hale gelmesini sağ­lamışlardır.([2])

Karbon testi ile 720 milyon yıl önce yaşadığı tespit edi­len, tuz kat­man­ları içinde kalan ve bu uzun müddet içinde donmuş vaziyette duran kamçılı bakte­riler, labo­ratuar orta­mına getirilip gerekli ısı, nem ve havayı bu­lunca hemen diril­ip, hareketlen­mişler ve üreyip çoğal­maya başlamışlardır.([3])

Japonya’da bir fare laboratuarda dondurulmuş ve 16 yıl sonra ısıtılıp tek­rar çö­zülünce dirilmiştir.([4])  Konya’nın Çumra İlçesi Çatalhüyük bölgesinde, dünyanın ilk yerle­şim bölgesi kabul edilen yerde yapılan antik kazılarda, 9000 yıl öncesinden kalma buğday taneleri bulunmuş, ekilmiş ve bire yüz yetmiş verim, yani bir tane­den 170 tane alınmıştır.([5])

“Hiçbir şey yoktan var edilemez, var olan bir şey de yok edilemez” diyen Avrupalı ilim adamına kayıtsız şart­sız ina­nıp da, kendini var eden bir Allah’a inanmayan veya ölümü yok olma telâkki eden eblehlere Hz. Mevlânâ şöyle sorar:

"Toprağa düşen hangi tane toprakta kalmış ve kay­bol­muş ki, ben kalaca­ğım ve kaybolacağım?"

Cenâb-ı Hak insanların tekrar diriltilmesi hususunda şöyle buyu­rur: “Kıyâmet gününe yemin ederim ki, ken­dini kınayan (haddini bilen, nedâmet çeken) nefse yemin ede­rim ki, İnsan kendisinin ke­miklerini bir araya topla­maya gü­cümüzün yetmeyeceğini sanır öyle mi? Evet bi­zim, onun parmak uçlarını bile aynen eski hâline getir­meye gücü­müz yeter.”([6])

Burada parmak uçlarına bir işaret, bir gönderme ya­pılı­yor. Onların bir özelliğine dikkat çekiliyor ve sanki Hz. Allah şöyle buyurur: “Biz insanoğlu­nun kanını, ca­nını, kemiğini velhasıl her şeyini yeniden yaratmaya kudretimiz yettiği gibi, o çok özel durumu olan parmak uçlarını bile,   eski hâliyle aynen yarat­maya yine gücü­müz yeter.”

Acaba bu dikkat çekilen husus nedir? Parmak uçları­nın hassasiyeti nedir de, Allah özellikle orayı işaret edi­yor? 50 yıl öncesine kadar tabi ki bu ayetten bir şey anla­şılmıyordu. Ama Batılı, bu ve benzeri işaretleri göz önüne alarak çalıştı, araştırdı, belki senelerce tetkik ve dene­meler yaptı ve neti­ceye vardı. Allah'ın işaret ettiği özelliği buldu.

Yeryüzünde 7 milyar insan varsa bunların hiçbirinin par­mak izi bir birine benzemiyor. Allah kulun DNA’larına bu özel­liği öyle kotlamış ki, kişinin par­mağının derisini yüzsen, etini sıyırsan, yerine gelen yine aynı ka­rakteri ve özelliği ta­şıyor. Bugün bu hususiyet adli mer­cilerde, emniyet birimle­rinde ve daha birçok sahada son derece faydalı ve kesin bil­giler elde edilmesine yar­dımcı oluyor. Ayrıca her insan bir köpeğin kok­layıp bulabileceği tabiî, fakat tamamen ayrı ayrı kokuya sahip­tir ([7])

Dolayısıyla Hak Dinlerin hepsinde küçük nüans farkla­rıyla mevcut olan diriliş, aklen muhal yani tama­men mantığa ters bir olay değildir, mümkündür. O halde akıllı adamlara düşen “kış hazırlıklarını unutmadıkları gibi, ahiret hazırlıkla­rını da unut­mamaktır.” Hemşerimiz Veysel Öksüz’ün tavsi­yesi ne kadar veciz:

Hayır nedir şer nedir bilmekle mükellefiz

Dünyanın lezzetleri başını döndürmesin

Kaç yıl yaşayacaksın şu hayal âleminde

Ebedî yurda şeytan eli boş göndermesin

Sultan 4. Murat döneminin çok muzip ve nüktedan bir Bekri Mustafa’sı vardır. Bunu mahalleye muhtar seç­mişler. O gün­lerde de bir adam ölmüş, Bekri tabutun üstüne eğilmiş bir şeyler söylüyor, kulak vermişler şöyle diyor­muş: “Hem­şerim! Şimdi biz seni kabre koyunca bir taraftan Münker Nekir, bir taraftan daha önce gidenler, dünyanın hal ve ah­vali ile ilgili birçok soru sora­caklar. Fazla yorulmak istemi­yorsan, canından bezmek istemi­yorsan, kısaca de ki; Bekri mahalleye muhtar oldu, geri­sini onlar anlarlar.”

Zalimin birisi iyi ve suçsuz bir zatı idam ettireceğinde; “bi­razdan terk-i dünya edeceksin, babama selam söyle” de­yince mazlum; “cehenneme uğra­mayacağım” demiş.

Dipnotlar:

1- ABD de 3,5 km.  derinde canlı mikrop ve basillere rastlandı.  Z, 10.10.1994.

2- Milliyet Gazetesi, 08. 08. 2007.

3- Mercek Dergisi, Temmuz 2002, sayı 13, s. 19.   

4- Yeni Şafak Gazetesi, 05. 11. 2008.

5- Milliyet Gazetesi, 14. 07. 1994; Yeni Konya Gazetesi, 19. 06. 2008.

6- Kıyâmet Sûresi, 1-4.

7- Hekimoğlu İsmail, H.Hüseyin Korkmaz, İlimler ve Yorumları, Türdav Yay.İst.1980, s.209

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.