Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.72
  • ALTIN
    2526.9
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    60567.89$

AHİ TEŞKİLATI VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞME

29 Aralık 2018, Cumartesi 09:20

Anadolu’da, Balkanlar’da ve Kırım! da Türkler tarafından kurulan esnaf, sanatkar ve üretici birliklerin uyguladıkları ahlaki, siyasi, iktisadi, felsefi duygu ve prensipler anlamına gelen ahilik teşkilatı; Lügat-it Türk’te eli açık cömert anlamına gelen “akı” kelimesinden türemiştir.

Günümüzde ki yaygın diliyle sivil toplum kuruluşlarının(STK) o zamanda ki temsilcileri olan ahilik teşkilatı, bir toplumun refah ve düzenini organize eden, halkın maddi- manevi ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda örgütlenmiş güçlü bir toplumsal biçimlenmedir.

Ahiliğin içimize toplumsal bir güçlü bağa dönüşmesine vesile olan temellerine yani batini-ezoterik ekollerinin nasıl bir inanç biçimi olduğunun temellerine inmeden şu anki bizde ki halinin nasıl bir uygulama olduğunu ve Anadolu Halkının insanı kamil olma yolundaki bakış açısını değerlendirmek istediğimizde; pek çok badirelerin atlatılmasında ve ahlaki kenetlenmenin devamında; Selahattin Eyyubi döneminde Sünni Müslümanlarca benimsenen ve uygulanan bu örgütün bize bakan yönüne bakmak istiyorum.

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde aşağı yukarı 600 küsür yıldan fazla Anadolu’da yaşayan biz Türklere yön veren sanat ticaret ve ekonomi üzerinde bir çığır açan ve kenetlenmeye vesile olan ahilik örgütü kurallarıyla ve kurullarıyla Osmanlı Padişahı 3.Ahmet dönemine kadar etkisini sürdürmüştü.

Tezgâhın başında sanat ve zaviyelerde edep öğreten bu teşkilatın Müslümanlara özgü olarak sürüp gelmesi her ne kadar 17.yy’a kadar gelse de bilahare, yayılan topraklarda gayri Müslim alanlarında genişlemesi ile bu sefer Osmanlı içerisindeki esnaf teşkilatı uygulama anlayışında Müslim gayri Müslim ayrımına gitmeden ortak bir organizasyon sanatkârların aralarındaki teşkilat ve davranma biçimlerine; ahiliğin uygulamalarından ödün vermeden gedik sözcüğü ile anlamlandırılmış ortak tebaa hakları yine bu örgütün anlamlandırdığı tarzda işleyişini ortak bir hat üzerine sürdürmüştür.

Esnaf ve Sanatkârlık başta çıraklık kalfalık ustalık yani gedik sahibi olma gibi basamaklara ulaşmadan önce kendi içinde işlevsel basamakları vardır. Biz burada bunu detaylı inmeden sadece başta Anadolu olmak üzere nasıl bir ahlaki yapıyı anlamlı kıldığı üstünde durmaya çalışacağız.

Mesela İttihat ve Terakki teşkilatı(Fırkası) kendi döneminde Ahiliği yeniden ihya etmeye çalıştı ve çok yakın siyasi ilişkilere geçildi. Esnaf birliklerinin kurtuluş savaşı sırasında şehir ve kasabalarda yaşayan halkın direnmesinde bağımsızlık için savaştığını ve mücadele sergilediğini görmek mümkündür. Yani yapı itibariyle uygulamada doğruluk sözünde durma ve güvenilir olma hali eli açıklık cömertlik mütevazı ilkeleri benimseme, olgun bir kişilik ve karakter sahibi olma gibi yetenekleri kapsayan ve fütüvvet name denilen sistem köken itibariyle tasavvufi bir marka içerir.

Bizde ki fütüvvet namelerde Alev-Bektaşi etkisi görülür ve Mısır Fütüvvet örgütü Türkler arasında ve Orta Asya’da yaygın diliyle ahilik adını almıştır ve bilhassa Anadolu’ya gelen Yesevi dervişleri meslek örgütleri olduğundan kırsal ve şehirlerde güçlü bir Anadolu ahilik teşkilatını oluşturmuşlardır. Anadolu Ahilerinin örgütlü bir güç haline gelmesinde Horasan Erenlerinden bir Yesevi olan Ahi Evren Veli sağlamıştır. Moğollar Türk Harzemşahlarını yıkınca Anadolu’ya gelen Ahi Evren Konya’ya gelmiş Şemsi Tebrizi’den tasavvuf almış ve ardından çok güçlü bir teşkilat bırakmıştır. Ahi Evren Kayseri’ye dönünce onun yerini alan ve Mevlana’nın en yakın dostu durumuna geçen Sadrettin Konevi’dir. Böylece Anadolu’da Mevlevilik ve Ahilik gibi iki ekol Anadolu’ya damgasını vurdu.

Ahi Evren’in çalışması yüzlerce yıldır savaşçılık ve dini ahlaki bilgiler vermekte büyük gayret gösteren fütüvvet teşkilatından ve yazılan fütüvvet namelerden bahisle yaygın olan Ahilik teşkilatını kurmasıyla ahlakla sanatın birleşmesini ahengini sağlamasını ve ahiliğin itibarlı bir durumuna gelmesine vesile olmasını sağlaması aslında yüreklere de bir damga vurmasını sağlamıştır.

Esnaf ve sanatkârlara yön verme işleyiş biçimleriyle yeniçeriliğin kuruluşuna öncülük ve etkin olma hali ve önemli rol üstlenme ahlaki öğretiler, yardımlaşma, cömertlik gibi İslami kavramların kök bulması kısaca iyiliksever ve yardımseverlik tutkusu çok sayıda ve yüksek derecede birçok devlet görevlisinin de bu teşkilat mensubu olmasını sağlamıştır.

Ahi Evren şeyh olunca bu teşkilat tüm Selçuklu şehirlerine yayılmıştı. Yalnız doğuş biçimi itibariyle Mısırdaki ekolden gelen bu kuruluş Anadolu’da çıkan mesela Babailer isyanı sırasında Bâtınilere yardımda bulundular. Bu bakış açısının sağlanmasından sonra Osmanlı Ordu içerisinde de mesela yeniçeriler arasında Alevi Bektaşi ve Mevlevi ekolüne mensup olanların sayıca belli bir rakama çoğunluğa ulaşmasında etkili olmuştur. Hatta şöyle de söyleyebiliriz. Mesela Sultan Murat Hüdavendigar ahilik üyesi idiler ve kitleleri yönetme ve yönlendirmede bu teşkilattan yararlanıp Sünni Ekolden gelen tarikatlara yöneldiler.

Ahilikte temel ilke; üye olanların kardeşliğidir. Aralarında sonsuz bir saygı vardır. Hatta bu teşkilata girmede mesela küçültücü bir suç işlememe hükmü vardır. Nedir ne olabilir diye soracak olursa çevresinde iyi tanınmayanlar küçültücü işlerle uğraşanlar bu örgüte kabul edilmezdi. Örnek mi istiyorsunuz verelim isterseniz. Hani Acun denilen adam var ya işte onun kanalında birçok kez görünüme çıkan reyting için deli sapık denilmeden kabul edilen hatta son marifetinde evindeki papağanına işkence yapıp sadistçe duygularını hoşnut eden M.Ö. adlı şahıs kesinlikle bu örgüte kabul edilmezdi. Çünkü o bir hayvan katilidir.

İnsan öldürenler, kasaplar(hayvan öldürenler) hırsız ve zaniler(zina ettiği ispatlananlar) kesinlikle bu örgüte alınmazdı. Mesela kasapların neden bu kategoriye alındığı sorgulandığında tamamen batini inançtan kaynaklandığı görülür. Yani köken itibariyle bu teşkilatta batini-ezoterik görüş yaygındır.

Yalnız Anadolu köylerine varıncaya dek oluşturulan “yaran odaları” ile halen bugün dahi Anadolu’muzun pek çok yerinde yaygın olan imece usulü yardımlaşma ile oturup sohbet etme ve şenlikler düzenleme dostluk ve kardeşliğin pekiştirilmesi büyük küçük sevgi saygı gibi durumlar etkin bu yapı kültürünün yaşayan devamı niteliğindeki kültür birikintileridir.

Eline/beline/diline sahip ol. Sofranı/kapını açık tut. Gönlünü bağlı tut ahiliğin altı ilkesidir. Bundan hareketle İslam ahlakının temel prensiplerinin pekiştirilip yaygınlaştığı ve günümüzde batılı laik ahlaki öğretilerin dokulara kadar işletildiği bu çağda; yeniden ahiliğin kardeşlik ve güveni esas alan “İslam endeksli dokusuna”  ihtiyacımız yok mu?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.