AĞUSTOS AYI VE ZAFERLERİMİZ (1)
10 Ağustos 2017, Perşembe 07:29Her Milletin tarihinde önemli günler, haftalar ve aylar vardır. Tarihi şeref ve şanla, kahramanlık ve zaferlerle dolu olan necip milletimizin anılmaya ve kullanmaya değer sayısız gün ve aylarının yanında bir ayı vardır ki, bu ay kahramanlıkların destanlaştığı, bizi biz yapan, bizi tarih yapan zaferlerimizin ayı Ağustos’tur.
Tarihte kazandığımız zaferlerin tekerrür ettiği Ağustos ayı, iki büyük zaferin hatırasıyla, zamanın sonsuz akışında yer almıştır. Ne büyük hikmettir ki, Türk-İslam ruhunun, Türk-İslâm heyecanının şan ve şerefi, bu ayda iki kere şahlanmıştır. Bu iki zafer, ötekilerden daha derin mânâlar ifâde eder. Bunlardan birincisi 26 Ağustos 1071 'de Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın kazandığı Malazgirt Zaferi, diğeri de 30 Ağustos 1922'de Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk Ordusunun, Yunan ordusuna karşı kazandığı Başkomutanlık (Dumlupınar) Zaferidir.
Sultan Alparslan'ın 1071'de kazandığı Malazgirt Zaferi, Türk-İslâm tarihinde yeni bir devrin başlangıcı olmuştur. Bu zaferle Anadolu kapıları Türklere açılmıştır.
Anadolu, Dünya çapındaki jeopolitik önemini tarihin hiçbir devresinde kaybetmemiştir. Mısır ve Mezopotamya ile birlikle en eski medeniyetler Anadolu’da kurulmuştur.
Anadolu-Trakya; Asya ile Avrupa, Yakın Doğu ile Balkanlar, Akdeniz ile Karadeniz arasında geçittir. Marmara bölgesine doğru gidildikçe jeopolitik önemi artar. Boğazlar cihan hâkimiyetine erişmek ve Dünya imparatorluğunu elinde tutmak arzusunda bulunan devletler için kilit noktasıdır. Ayrıca Anadolu, coğrafi konumundan başka, yer altı ve yerüstü zenginlik ve servetleri bakımından da ayrı bir değer ve önem taşımakladır.
Bu yapıda olan ve XI. yüzyıldan beri "Türkiye" adı verilen Anadolu ve onun tamamlayıcı parçası Trakya, tarih boyunca, hayrete değer değişikliklere sahne olup dünya tarihinin en önemli toprak parçalarından biridir.
Bir şarimiz, bakınız bu güzel toprak parçasını, mısralarında nasıl tasvir eder:
O kadar dolu ki toprağın şanla.
Bir değil, sanki bin vatan gibisin.
Yüce dağlarına çöken dumanla,
Göklerde yazılı destan gibisin.
Ey bütün cihâna bedel Türk eli,
Açtığın cenklerin yoktur evveli.
Tarih bir nehir ki coşkundur seli,
Sen ona nisbetle umman gibisin.
Ey ana toprağı, ey Anadolu!
Açıldı önünde terakkî yolu.
Hamdolsun her yanın bereket dolu,
Cennette bir yeşil meydan
İşte dokuzyüz yıldır üzerinde yaşadığımız bu güzel yurdu, Türk Milletine kazandıran ve Türk varlığının ebediyen yaşamasına başlıca sebep olan Malazgirt Zaferinin sonucunda, Anadolu adım adım Türkleşmiş ve Müslümanlaşmıştır. Bu itibarla bu zafer, Türk-İslâm tarihinde yeni bir devrin başlangıcı olmuştur.
Tarih boyunca, Türkler tarafından kazanılan yüzlerce meydan muharebesinden bugün elde ne kaldığı düşünülürse, Malazgirt Zaferi'nin değeri iyice anlaşılacaktır.
Bu Zaferden sonra, Türkmenlerin Anadolu'ya baştan başa yerleşmeleri mümkün olmuş, Anadolu'da bağımsız bir devlet kurup, bu kıtanın yerlileri ile kaynaştıktan ve Anadolu'yu, Türkleştirip İslâmlaştırdıktan sonra büyük ve teşkilatlı bir millet haline gelerek daha sonra bu kıtanın sınırlarını aşıp bütün Balkan yarımadasını, Macaristan, Suriye, Mısır, Irak, bütün Kuzey Afrika ve Karadeniz havzasını alıp, Roma’dan sonra dünyanın en büyük ve en devamlı imparatorluğunun kurulması hadiselerin başı olarak kabul edilen Malazgirt Zaferi'nin önemini artırmıştır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.