Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.92
  • ALTIN
    2434.4
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66711.1$

AĞAÇ VE ORMAN HAFTASI -1

25 Mart 2015, Çarşamba 08:30
Bütün araştırmalara rağmen,  uzaydaki sayısız cisim içinde in¬sanoğ¬lu¬nun yaşadığı ve ya-şamasına elverişli mekân sadece dünya tespit edile¬bil¬miştir. Cenâb-ı Allah Cennet’ten bahsederken devamlı “…altından nehir¬lerin ak¬tığı ağaçlardan”( ) haber verir. Kur’an’da 36 yerde direk,  264 yerde de endirek olarak ağaçtan bahsedilmektedir.  Yani hava,  su ve yeşil insanlar için hayat kay¬nağıdır. Yeşil gerçekten gözü,  gönlü ve ruhu dinlen¬diren,  yeryüzü¬nün elbisesi,  can¬lıların barınağı,  insanların aksine nefes alırken zehir soluyan ve dışarıya temizlenmiş oksijen veren,  yani gerçek¬ten in¬sanların hayat kay¬nağı olan Allah’ın bir lütfudur. Dünyaya, en çok ne zaman mutlu olduğunu sormuşlar: "Ye¬şerdiğim ve yeşil seccademin üzerine başlar secde ettiği za¬man" demiş. Bu sebeple İslâm yeşilin en büyük dostudur. Hz. Peygamber ağacın sa¬dece korunmasıyla yetinmemiş,  mevcutlara ilâve edilme¬sini,  ağaç di¬kilme¬sini,  yeryüzünün ihya edilmesini em-reden o kadar çok söz söylemiş ve bunu hayatında uygulamaya koymuş ki; Bu günün insanı bile İslâm’ı yeşille özdeş¬leştirmiş ve “Yeşil ser¬maye,  Yeşil sarıklılar,  Yeşil kubbe…” dendi¬ğinde Müslümanlar kastedilmektedir. "Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir ağaç dalı bu¬lunur da buna kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse,  muhak¬kak onu diksin,  bırakmasın. ”( ) “Ağaç diken bir kimse için,  o ağaçtan insanların,  hayvanla¬rın,  kuş¬ların,  vahşi haşa-ratın… yediği (sadakadır. Hatta o ağaçtan çalınan mey¬veler bile diken için sadakadır. Çi-çeğinden,  kokusundan,  tohu¬mun¬dan,  odunundan,  kerestesinden,  gölgesin¬den her ne şe¬kilde olursa ol¬sun canlı¬ların faydalanması sadaka¬dır. ( )İslâm yeşille iştigali sadaka-i cariye kabul etmiştir. Yani kı¬yamete ka¬dar insana sevap ge-tiren,  defterine hayır hasenat yazdı¬ran bir faaliyet. Çünkü kendi ektiği-diktiği kurusa bile onun filizle¬rinden,  fidelerinden,  tohumların¬dan başka ağaçlar yetiştiğini ve bunun ilânihaye devam edece¬ğini kabul ede¬rek, ilk dikenlere kıyamete kadar sevap ve mükâfat verile¬ceğini müjdelemiş-tir.( )Hz. Peygamber savaşa gönderdiği ordularına: “Teslim olanlara,  ka¬dın¬lara,  yaşlılara,  ço-cuklara ve ağaçlara dokunmayın”( ) diyerek her hâl ü kârda konunun ehemmiyetini dile getirmiş¬tir. Ecdadımız Osmanlı’da yeşilin kıymetini en iyi şekilde anla¬mış,  “Yaş ke¬sen baş keser” sözü darb-ı mesel olmuştur. Fatih: “Ormanlarımdan izin¬siz bir ağaç kesenin başını keserim” demek suretiyle konuya hassasi¬yetini dile ge¬tirmiştir. Ayrıca ağaç dikme,  yetiştirme,  koruma,  arzı (dün¬yayı) ihya etme hususunda çok güzel örnekler vermişler ve sayısız vakıf¬lar kur¬muş¬lardır.( ) Ecdadımızdaki ağaç sevgisine binaen,  uzun ömürlü olan Os¬manlı Dev¬leti de, takriben 1000 sene yaşayan Çınarla sembolize edilmiştir. Şair şöyle de¬miştir: Hey gidi koca çınar çözülse de dillerinDuysak hikayesini kaybolan nesillerin       Dünyanın en mutena ve müstesna yerlerinden olması sebe¬biyle “Cen¬net Vatan” diye ad-landırılan güzel Yurdumuzun gü¬nümüzdeki ha¬lini düşü¬nüp de ağlamamak mümkün değil. Tarihi eserlerde her tarafı yemye¬şil olan Ana¬dolu’nun bugün,  2050 yı¬lında maalesef çöl ola¬cağın¬dan bah¬sedilmek¬tedir. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde ve bazı eserlerde: “Konya’da bir sincap ağaca çıksa,  Van’a kadar atlayarak gidebilir,  Urfa ile Halep ara¬sında başı¬mıza güneş değmeden yani ağaçların gölge¬sinden giderek yol¬culuk yap¬tık…”( ) gibi cümleler geçmektedir. Buraların bugünkü hali ise herkesçe ma¬lum. Yenileri dikilip yetiştirilmediği gibi,  Sadece İstanbul’un bir günlük kâğıt ihtiyacının kar-şılanması için 16 bin ağacın kesilmesi gerektiği hesap edilir¬ken,( ) yine sadece İstanbul’un bir yılbaşında 5 bin çam fidanının kesi¬lip hazır¬landığını yetkililer bildirmektedir.( ) İki günde 83 yerde yangın¬lar çıkararak( ) kanunların boşlukla¬rından da faydalanıp kendilerine tarla açan hainler de ek¬sik değildir. Çanakkale Gökçeada da üç yerden ormanı ateşe veren Recep Acar yakalanınca sebebi soruldu “canım sıkıldı yaktım” de¬miştir.( ) Dünyanın en büyük ormanları Rusya’da olmasına rağmen, bir kamçı sapı yapmak için kesilen bir ağacın bile hesabının so-rulduğunu, ce¬zasının ne kadar ağır oldu¬ğunu savaş yıllarında cepheden cepheye koşan bir yedek subayımız hatırala¬rında dile getirmiştir.( ) Bu bilinçsiz tutum sadece bize mahsus da değil. Dipnotlar:1- Bakara Sûresi, 25. 2 - Zebîdî,  Tecrîd-i Sarih,  Terceme,  Kâmil Miras. a. g. e, c.7, s.124; Müslim,Müsâkât 10.   3 - Zebîdî, a. g. e. 7/122.4 - Zebîdî, a. g. e.  7/125. 5 - Buhârî, Menâkıb-ı ashab 9; Müsned 1/300; Ebû Dâvûd, Cihad 82. 6 - İ. Hami Dânişmend,  “Eski Türk Seciye ve Ahlâkı”,  İst. Kitabevi İst. 1983,  s. 185. 7 - Tarih ve Medeniyet Dergisi,  İhlas A. Ş. Yay. sayı: 1,  s. 28.8- Milliyet Gazetesi, 12. 12. 1999. 9 - 1992 yılındaki Orman Genel Müdürünün beyanatı,  Milliyet Gazetesi,  12. 12. 1992.10 - Milliyet Gazetesi,  07. 04. 2000. 11 - Milliyet Gazetesi, 28. 08. 2001.12 - Faik Tonguç “Bir Yedek Subayın Anıları”, İş Bankası Yay. İst. 2006, s. 306. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.