Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2325.3
  • BIST
    9093.72
  • BTC
    70160.99$

ADI ÜSTÜNDE KİTAP

07 Ağustos 2019, Çarşamba 09:08

Rahmetli  çok kıymetli ve değerli bir insandı.

2005 yılının son aylarında vefat ettiğinde 80 yaşına yeni girmişti.

1925 yılında İçeri Çumra’da  çiftçi bir ailenin  çocuğu olarak dünyaya geldiğinde ona dedesinin adı olan,  Haydar adını  verirler.

Haydar yaşıtlarına göre çok farklı bir çocuktu. Çalışmayı ve okumayı seviyordu. Dedesi  ve babası Demokrat Partiliydi ve yörede adı-sanı  bilinen  insanlardı. Babası  Hasan Koyuncu oğlunun her bakımdan iyi yetişmesi için hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyordu.  Oğlunu çocuk yaşta ticarete yönlendirmeye çalıştı ve ona İçeri Çumra’da “ticareti bellesin” diye, küçük bir bakkal dükkanı açtı. Ama genç  Haydar okumak istiyordu  ayrıca  aklında ileride siyaset yapma düşüncesi vardı.Çünkü dedesi ve babası siyasetin içindeydi . Kendisi de daha  o yaşlarda siyasete ilgi duymaya başlamıştı..

İçeri Çumra’da ilkokulu bitirdikten sonra, Konya’da Karma Ortaokulu’nda ve Gazi Lisesi’nde okudu. Arada bir muhtemelen hafta sonlarında ailesinin yanına İçeri Çumra’ya gidiyordu. Bu yoluculukları sırasında  vasıta bulma sıkıntısı çektiğini ve bazen kilometrelerce yürüdüğünü kendisinden bir kaç kere  dinlediğimi her zaman hatırlarım. 1930’lu yılların Türkiyesi’nde her türlü  yokluk ve imkansızlığa rağmen bir köy  delikanlısının okuma azmi ve bunu başarması sayfalarca yazılması gereken bir başarı hikayesi.   Lise’de okurken  aynı yıllarda Konya’da  okuyan eski başbakan ve Cumhurbaşkanları’ndan Turgut Özal başta olmak üzere bir çok ünlü  isimle yakın arkadaş ve dost oldu. Onlardan bazılarıyla özellikle siyasette kader birliği yaptı.  Lise’den sonra Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrencilik yılları. Ankara Hukuk’ta yine   bir hayat boyu sürecek arkadaş ve dost kazandı. Sonra da  memleketi Konya’da başarılarla dolu bir avukatlık hayatı oldu.

Rahmetli Haydar Koyuncu’nun mesleği  avukatlıktı.

Fakat kendisi  siyaseti  çok seviyordu.   

Dedesinin ve babasının siyasi  mirası olan Demokrat Parti  saflarında genç bir siyasetçi olarak görev aldı. Menderes hayranıydı. Demokrat Parti’de dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, başbakanı Adnan Menderes başta olmak üzere çok sayıda parti ileri geleni ile samimi ve karşılıklı güvene  dayanan ilişkiler kurdu. Yakın zamanın köy  delikanlısı çekinmiyor, korkmuyor, yılmıyor ve karşısına  kim çıkarsa oturup onunla  konuşuyor ve fikirlerini kabul ettiriyordu.

27 Mayıs 1960 darbesinde Demokrat Parti tarihten silinmiş ve Başbakan Adnan Menderes idam edilmişti. Koyuncu bunun derin hüznünü yaşarken bir taraftan da Demokrat Parti’nin  siyasi mirasına  sahip çıkacak partide yer almayı  düşünmeye başlamıştı.  O parti Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’ydi. Konya’da Adalet Partisi  kurucuları arasında yer aldı ve  bu partinin  il 2. Başkanlığını yaptı. Menderes’le olduğu gibi, Süleyman Demirel’le de aynı siyasi kaderi  paylaşan iki yakın dost olmuşlardı. Demirel Konya’da, Haydar Koyuncu faktörünü ve onun ülke siyasetindeki etkisini çok iyi biliyordu. Onun bir parmak işereti ile Adalet Partisi  grubunda bir takım hareketlerin olacağını çok iyi bilen Demirel, Koyuncu’yu  her zaman önemsedi.

Sonra Adalet Partisi’nde 41’ler olayı yaşandı.

AP’li  41 milletvekili partilerinden istifade ederek, geçenlerde vefat eden Ferruh Bozbeyli liderliğinde Demokratik Partiyi kurdular. Haydar Koyuncu yine başrollerdeydi. AP’nin önemli bakan ve milletvekilleri sırf ona güvenerek partilerinden istifa etti ve Demokratik Parti’nin kurucuları arasında yer aldı. Koyuncu, 1973’de yapılan genel seçimlerde  Demokratik Parti’nin Konya’da 6 milletvekili çıkardığı  seçimlerin lokomotif ismiydi.   Önceki gün de  yazdık. Daha sonraki yıllarda  1983’de Milliyetçi Demokrasi  Partisi’nden ve  bir dönem sonra da  ANAP’tan milletvekilliği seçildi.

Siyasetin yanısıra  çok  sayıda vakıf ve dernekte yöneticilik yaptı. Pancar Ekicileri Kooperatifi’nde başkanlık. Pankobirlik’te başkan vekilliği. Üniversitelerin açılmasında fisebilillah hizmet.  Bu çalışmaları yaparken  bu şehirde   siyasi açıdan  zıt  gruplarla yakın teması hiç  eksik etmedi. Şehirde birlik ve beraberliğin tesisinde inanılmaz  beceri ve başarılar gösterdi.  Adeta  şehrin liderliğini yaptı.

Bir önceki yazımızdaki bazı bölümlerin   kısa bir hatırlatma niteliğinde olan bu yazıyı  neden yazdık?

Böyle bir insanın hayatı, mücadeleleri ve geldiği  nokta hakkında en az 3-4 cilt kitap yazılması gerektiğini hep düşündük. Yazılmalıydı. Yazılmalı  ve en azından üniversitelerin bazı bölümlerinde öğrencilerin istifadesine sunulmalıydı. Yazılan kitaplar  yurdun her köşesinde bulunan kütüphanelere ve üniversitelere gönderilmeliydi. Meslek Odaları’na  gönderilmeliydi. Hayatının önemli kesitlerinden gerekirse kısa metraj filmler  çekilmeliydi. Bu sadece Haydar Koyuncu için değil, bu topraklarda  yetişen nadir  insanlar için de yapılmalı.. Yapılsın ki 50-100 yıl sonra böyle değerlerimiz hatırlansın.

Sonuç..

Bu şehirde sıradışı kıymetlerden birisi olan Haydar Koyuncu adına 2007 yılında yazılan, 70-80 sayfalık  bir kitap  oğlu tarafından bize getirildi. Bizim böyle bir kitaptan aileyi tanımamıza rağmen hiç  haberimiz yoktu. Kitabın üzerinden 12 yıl geçmiş. Kitabı açtık, baktık.. Önceki gün söylemediğimizi şimdi söyleyelim.. Sözü edilen kitap rahmetliyi anlatmaktan bir hayli uzak. Kolaycılık tercih edilmiş ve  maliyetten kaçılmış. Teknik, kural, kronoloji,kaynakça, dipnot falan yok. Yerel ölçüler içinde kalan bir röportaj. Özelliğini kaybetmiş  renkli  resimler. Resimlerde de kim, kimdir  hiç  belirtilmemiş.

Biz  ilk yazımızda kitapla ilgili etkili bir isimden  söz etmiş  ve   şöyle  demiştik :  “ Keşke  kitap (AKB)’a havale edilmemiş olsaydı. Kitap AKB  aklıyla değil, geniş katılımlı ortak bir akılla çıkabilseydi”

Meğer öyle değilmiş. Haydar Koyuncu ile   ilgili kitapta, ailenin damatlarından birisi olan Ali Kemal Başaran’ın   hiç dahli ve müdahalesi olmamış.   Oğlu bizi  arayınca bunu öğrendik. Peki biz bu  kanaate nasıl varmıştık.. Kemal  beyin   damat olarak bu aileyle çok yakından ilgilendiğini  herkes gibi bizde yakından biliyorduk da  ondan. Bir de kitabın yazarı gazeteci  İK  ile  yakınlığı olduğunu yıllardır biliyorduk.  Fakat  kitabın yazılmasında demek ki  kendisinin  görüşü alınmamış.  Bir de  ayrıca  Ali Kemal Başaran’ın kendi hayatını anlattığı ve bizimde  bir kısmını okuduğumuz  bir kitap var. Bak, o kitaba diyecek bir söz yok işte.

Ali Kamal Başaran’ı en kısa zamanda arayıp konuşacağım.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.