Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2507.2
  • BIST
    9422.62
  • BTC
    64341.34$

AÇ OLAN GÖZ İSE…

28 Eylül 2019, Cumartesi 10:28

Çok uzun yıllar önce bizim topraklarımızda zengin bir adam yaşarmış. Ne parasının hesabını ne de malının mülkünün hesabını bilirmiş öylesine zenginmiş. Günlerden bir gün adamın öldüğünü öğrenmiş ahali Nerede ölmüş nasıl ölmüş nereye gömülmüş kimsenin bilgisi yokmuş Aradan uzun yıllar geçmiş unutulup gitmiş…

Bir gün padişahın tüccarlarından biri güzel bir kemik parçası bulmuş, padişaha hediye olarak getirmiş. Padişah hediyeye karşılık vermek amacıyla kemiğin tartılmasını ve ağırlığı kadar altın verilmesini buyurmuş vezirine. Tartının bir gözüne kemik konulmuş diğer kefesine altın ama kefe bir türlü dengeye gelemiyormuş. Ne kadar altın konulursa konulsun bir kemik parçası kilolarca altından daha ağır gelmekteymiş. Bu akıl almaz olay padişah ve ileri gelenlerin tuhafına gitmiş. Padişah hemen alimlere bildirmiş ve ermişleri saraya çağırmış. Ama bir türlü cevap alamıyormuş… Sarayda yaşananlarla ilgili söylenti giderek halk arasında da yayılmış. Olayı duyan nur yüzlü bir ihtiyar acı acı tebessüm eder hemen saraya başvurur ve saraya başvurup Kemiği inceledikten sonra” ben bunu çözerim “der . Herkes şaşkın bir ifade ile bakarken. Evet evet ben bu sorunu hallederim ama önce şu altınları indirin bu kemiğin ağırlığını dünyadaki hiçbir altınla ölçemezsiniz!. Hemen koşup kefedeki altınları boşaltırlar. Yaşlı adam yere eğilip bir avuç toprak alır tartının boşaltılan kefesine döker işte ne olduysa o anda olur ve tartının iki ucu dengelenir.

Kalabalık sus pus hayretler içerisinde bakarken yaşlı adam şöyle der “Bu kemik bir insanın göz çanağının kemiğidir! Bu insan zamanında çok varlıklı imiş ama gözü bir türlü doymamış İşte insanoğlunun gözünü topraktan başka hiçbir şeyin doyurmayacağının bir kanıtıdır bu” der …

İnsanoğlu gerçekten zor bir süreçte. Varlıkla yokluk arasında gidip geliyor. Kötü tarafı ise yok olan yok derken var olanda yok demenin peşinde. Hiç kimse kalmadı şükür ki var, yetecek kadar oluyor diyen. Olanda da yok olamayanda da yok. Kimse memnun olmaz bir halde. Biri beş etme derdine düşmüşüz. Beşide bir pay edelimde olmayanda da olsun yokluk kalmasın diyenler nerede. Herkes hep banacı oldu. Ben kazandım benin hakkım, benimdi daha çok benim olsundu. Bir beş olsun beş on olsun on niye yüz olmadı…

Bilmiyorum ama gözler doymuyor gönülde ses etmiyor. Sonumuz hiç parlamıyor. İyi ile kötü fark etmiyor. İyi kim kötü kim bilinmiyor. Sevgi saygı rafta iken hırs para her yeri sarmış durumda. Kimse tolu raflarda olan asıl hazinenin peşine düşmüyor. Herkes hırsına yenik düşmüş aç gözlülükle meşgul.

En fazla yapabileceğimizin bir karış toprağın altına girebilmek olduğu insanoğlu tarafından unutulalı çok olmuş. Her sabah hiç parası yokmuş gibi kalkıyorlar yataktan hiç yorulmamış gibi bir hırsla sağa sola koşuyorlar ardından da hiç yetemeyecek gibi üzüntü ile dönüyorlar evlerine. Ne şükür, ne sabır nede dua kimsenin aklına gelmiyor. Bir gün sabah olmayacak yada bir gün ciğerime nefes dolmayacak diyeni duyamıyoruz artık. Herkes her gün yaşayacak her gün kazanacak ve her gün zenginlikle daha çok günlere daha çok zenginliklere ulaşacak…. Düşününce imkansız olduğu dank ediyor çünkü öleceğiz hepimiz biliyoruz. Fakat bu dank eden şey nasıl bir beceri ise on dakika sonra yine yok oluyor ve beden tüm hırs ve aç gözlülükle kaldığı yerden devam ediyor. Sonuç mu kefe hiç dengelenmeden ömür bitecek, bir avuç toprak üzerimize atılınca kefe dengede duracak ama o dengede kime ve neye yarayacak… İnşallah toprağı görmeden dengeyi görenlerden olabiliriz…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.