Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2325.3
  • BIST
    9093.72
  • BTC
    70160.99$

ABD ve BOB

24 Ağustos 2020, Pazartesi 08:22

Yahudiler 2500 sene civa­rında sürgün ve esaret hayatı yaşamışlardır. Bu durum on­ların psikolojilerinde önemli etkiler yapmıştır. Başka mil­letlerin içinde az miktarda guruplar halinde yaşayan bu insanlar, bir birlerine son derece bağlı, muti, tutkun, her yönden birbirlerini seven, destekleyen, koruyan, icap ettiği zaman maddi manevi yardımlar edip kalkındıran insanlar olmuşlardır.

Onun için: “Bir Yahudi dilenci, iki Yahudi tefeci, üç Yahudi bankadır” sözü darbı mesel olmuştur.

İçinde yaşadıkları cemiyetlere entegre olmuşlar, dışta yani sosyal hayatta onlardan farklı bir tutum ve davranış­ları olmayıp, her şeyleriyle onlara benzemişler, hatta fark edilmeyelim, sosyal baskı görmeyelim, dışlanmayalım diye daha samimi, daha sevecen, daha riyakâr ve yardım sever görünmüşler, ama kendi aile ve evlerinde tamamen Yahudi din, inanç ve geleneklerine bağlı, tavizsiz katıksız bir Musevî hayatı yaşamışlardır.

Tarihin birçok döneminde toplu kıyımlara, baskılara, sürgünlere maruz kaldıkları için korku ve kaçma düşüncesi ile yaşamışlardır. Bu sebeple ev, bağ, dükkân, tezgâh, tarla, tapan gibi gayri menkullere fazlaca itibar etmemişler, zora ve dara geldikleri zaman hemen toparlanıp kaçarken yanlarında götürebilecekleri nakit para, altın ve mücevher gibi yükte hafif, pahada ağır maddelerle uğraşmışlar, onla­rın alım ve satımlarını yani ticaretini yapmışlar, bankacı­lık, borsacılık, tefecilik gibi kısa zamanda çok kâr getiren faaliyetlerle meşgul olmuşlar ve vardıkları yerde kısa za­manda zengin olup, o memleketin ekonomisine hâkim ol­muşlardır.

Adolf Hitlerin Yahudi düşmanı oluşunun baş sebebi de bu durum olmuştur. Siyasi hayata atılıp millet ve mem­leket işleriyle uğraşmaya başlayınca görmüş ki, perde geri­sinde iktisadi ve ekonomik hayatın patronu Yahudiler. Gizli, sinsi ama büyük bir güç. Siyasi ve iktisadi hayat ile, kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyorlar. Her şey onların bilgi ve kontrolü altında. Onlara râm olmayanların siyasi ve iktisadi hayatta başaralı olmaları mümkün değil. Alman milleti için de art niyetlerine vakıf olmuştur.

1934 yılı Ocak ayında Siyonist yönetici Wladimir Jabotinsky Yahudi gazetesi Natscha Retsch’de şunları yazmıştır: “Yahudi menfaatlerimiz Almanya’nın kesin ola­rak yok edilmesini gerektiriyor. Alman halkının hepsi bi­zim için tehlike teşkil etmektedir.”(1)

Hitler, bu ve benzeri gerçeklere vakıf olduktan sonra onlar­dan kurtulma, dolayı­sıyla onları yok etme cihetine gitmiş­tir. Çünkü; ekonomiye hâkim olanın siyasete de hâ­kim olacağı bilinen bir gerçek­tir. Bütün devletlerde en zengin­ler ya Yahudi’dir veya Ya­hudi’nin işbirlikçisidir.

Bu ve aşağıda sıralayacağım diğer sebeplerden dolayı, Siyonist ve mason olmayan, veya onların dümen suyunda gitmeyen insanların, bir çok devlette üst düzey görevlere gelmesi, yükselmesi yücelmesi hayal gibidir.

Başta ABD olmak üzere dünya silah sanayinin pat­ronları Yahudilerdir. İsrail de kendisi küçücük (6 milyon­luk) bir devlettir ama, dünyada en çok silah satan ve bu ölüm makinelerinden para kazanan dördüncü devlettir.  Çünkü en çok getirisi ve kazancı olan sektör silah sektörü­dür.

ABD her yıl bütçesinin yaklaşık p den fazlasını, İngiltere ise W den fazlasını savunsa sanayine yani in­sanları öldür­meye ayırmaktadırlar.(2) Fransız düşünür Sartre şöyle demiş­tir: “Paris’in ihtişamına çarpılan bir doğulu, o ihtişamın altında kendi atalarının çalınmış veya gasp edilmiş zen­ginliklerinin yattığının farkında değil.”(3) Batı medeniyeti mazlum milletlerin kanı, canı ve kemikleri üzerine bina edilmiştir.”(4) ABD de devamlı şu tez işlenir. “Savaş bir Amerikan geleneğidir.”(5)

Batı yani Haçlılar o kadar riyakâr ve ikiyüzlüdür ki; Nobel Barış Ödüllerinin temelinde bile silah, kan ve kıtal paraları olduğu bugün ortaya çıkmaktadır.(6) Silahları hem yapıyorlar, hem de onları yüksek fiyata satabilmek için, dünya milletlerini bir birine takıyorlar. Savaşları finanse ediyorlar. Böylece birkaç cihetten Yahudi’nin ideali ger­çekleşiyor. Yani önce topları satıyorlar, ondan sonra da diplomatları gönderiyor veya önce yangını çıkarıyorlar, sonra da güya onu söndürmek için itfaiyecileri gönderi­yorlar. Tabi söndürme parasını ve pirimini de alıyorlar. Her yönden kârlılar! 

 

Dipnotlar:

1- Roger Garaudy, a. g. e. s.94.

2-S. Dergisi, Mayıs 1989, s.132; İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-2”, Albatros Yay. 7. Bas.İst. 2001, s.122.

3- Tarih ve Düşünce Dergisi, Ağustos 2000, sayı10, s.7.

4- Tarih ve Düşünce Dergisi, sayı 10, s.7.

5- “Savaşlarda Kamuoyu Oluşumu”, Dr. Mustafa Mutlu, Okumuş Adam Yay. İst. 2003, s.212.

6- Milliyet Gazetesi, 17.12.1998

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.